Ertesi sabah yatağımdan adeta fırlarcasına kalktım. Herkes uyuyor ve daha şafak sökmemiş haldeydi. Giyindim yatağımda kitap okumaya başladım. Biri ranzamın altına vurdu. Aşşağı eğilip baktığımda Kerim de uyanmış "günaydın" diyordu. "Günaydın diyerek cevap verdim. "Hangi kitabı okuyorsun bende severim de " dedi ve "hiç öylesine pazardan aldığım bir roman sadece" dedim. Kerem "öyle deme her kitap bilinilmeyerek başlar sonradan öğrenilinir ve ünlü olur" dedi. Bu sözler sadece nasihatten öte hayat dersi gibi gelmişti bana. Ardından saatime baktım 6 yani şafak sökmek üzereydi. Botlarımızı giyip yatağımızın yanında sıramıza girdik. İçeri giren nöbetçi tam bağıracaktı ki bizi gördü ve susup kaldı. Nöbetçinin bağırmadığını fark eden komutan içeri girdi tam nöbetçiye bağıracakken oda bakıp 2 saniyeliğine duraksadı. Sonra gelip omzumuzu sıvazladı ve nöbetçiye buyur işareti yaptı. Nöbetçi alkışladı hemen ardından ise bağırmaya başladı "kalk kalk kalk". Kalkan askerler bir bize birde komutana bakıyorlardı. Herkes hazırlandı ve komutanın emriyle dışarı çıktık komutan "şınav pozisyonu.." derken içeriden telsizcinin sesi yükseldi. "Komutanım Ankaradan bildiri var". Bunun üzerine komutan " ayağa kalk,hazır ol" dedi ve içeri koştu biz beklemeye başladık. İçeriden çavuş çıktı ve "hazırlanın göreve çıkıyoruz" diye bağırdı. İçimden "bu nasıl olur daha silah kullanmayı bile iyice öğrenmedik." Diye geçiriyordum ama bir yandan da hemen hazırlanıp dışarıdaki sıraya katıldım. Kereme "nasıl silah kullanacağını biliyormusun"dedim. "Evet ya sen" dedi bende "hayır gösterirmisin" dedim. Kerem "bak bu göz bu da arpacık bunları iç içe getir şu da emniyeti burada tut ve adama doğrult sonra da tetiğe bas bu kadar kolay". Ben "söylemesi kolay ama yapacağız artık" dedim ve içeriden komutan çıktı. Komutan "ileriii marş" dediği an artık gidiyorduk mercedes kamyonun yanına geldiğimizde "araç bin" dedi . Araca binerken bana telsizi verdi ve "bildiğim kadarıyla telsiz hakkında tecrüben oldu zaten elektronik mühendisisin al bunu canın pahasına koru eğer ki düşman eline düşerse bu vay halimize" dedi. Olayın ciddiyetini kavrayarak "anlaşıldı komutanım" dedim herkes araca bindi ve araç hareket etmeye başladı. Askerler arasında konuşmaya başladık eskilerden bekir abi dedi ki "biz telsizciye kuş deriz neden bilirmisin?". Soran gözlerle bakarak "hayır neden ?"dedim. Dedi ki "kuş gibidir telsizci en kötü anında yardım getirir sakın biri kuş derse yanılma o sensindir". O anda arada başka muhabbetler döndü birileri arkadan "kuşlar benim bildiğim öter de hayırdır bu kuş ötmüyor" dedi herkes bana laf atıldığını düşünerek baktı. Komutan dahi aracın ara camından bana bakıyordu ben "sadece bülbüller öter ben ise kartalım saldırır pençemi geçiririm ha sen bülbülsen patlat bi şarkı da dinliyelim" dedim. O anda adam kıp kırmızı oldu ve önüne döndü komutan hafiften sırıtıyordu önüne döndü. Bende dışarıyı kolaçan etmeyi sürdürürken bir topluluk gördüm direkt üstümüze yürüyorlardı silahlı gibiydiler "araç sağ taraf düşman görüldü" dememle beraber araç sert bir frenle durdu hemen araçtan inerek siper aldık. Şimdi komutanın emrini bekliyorduk. Komutan "ateş serbest" diye bağırdığı anda ateş açtık ben hedef almaya çalışıyordum kayanın arkasında bizi izleyen ama çatışmaya katılmayan bir adam gördüm silahı da hemen yanında duruyordu ve tetiğe yavaşça bastım o andaki silahın geri tepmesiyle gözlerimi açık tutamadım tekrar açtığımda adamı kolundan vurmuştum ve kaçıyordu hemen bacağından vurmaya çalıştım ama saklanmıştı belkide çoktan kaçmıştı. Yinede ben ilk kez birini vurmuştum. Biraz kötü bir histi ama karşıdakinin bir terörist olduğunu bilmek içinizi rahatlatıyor hatta ve hatta gururla dolduruyordu. Hemen silahımı ikinci birine çevirdim tam tetiğe basacakken yanımda mevzilenmiş Kerim vurdu ve "kusura bakma çok yavaşsın dedi o anda yanımıza bir el bombasının düştüğünü gördüm. Hemen alıp geri attım ama havada patladı ve şarapnellerden biri Kerimin omzunu sıyırdı kanamayı gördüğüm an 9. Ekip yaralı var diye bağırdım ve o anki hışımla silahımı tekrar teröristlere doğrulttum ilk gördüğümü tam kafasından vurdum. İkincisini ise karnından yaraladım başkası ikinci atışı yaptı. Ardından derin bir sessizlik oldu komutan "ateş kes kontrol ediyoruz"dedi. Kontrol edilirken bende Kerimi araca götürdüm. Tam aramaya katılırken geri dönüyoruz diye emir geldi araca bindim kerimin yanına geçtim. Saha doktoru ilk müdahalesini yaptı şimdi karakola geri dönüyorduk. Kerim "biliyormusun seni ilk gün vurulmuş halde görünce merak etmiştim nası bir his diye çok acıtıyormuş"dedi. Bende "sen vurulmadın ki şarapnel sıyırdı o kadar dedim ve hafifçe güldük. Karakola vardığımızda silah boşaltımı yapıp eşyalarımızı yerleştirdik. Kerim doktordan dönünce "kaç dikiş" dedim "2"dedi azmış iyi iyi dedim ve hava kararmaya başladı. Akşam nöbetinde aslında Kerim ile ben vardık ama Kerim vurulduğu için bizim nöbetimiz yarına alınmıştı yataklarımıza geçtik biraz sohbet falan derken yemeği kaçırmışız neyse yatalım deyip erkenden yattık. O kadar yorulmuştum ki gözümü kapattığım anda kendimden geçtim. Ve uykunun o narin kollarına yeniden bırakmıştım kendimi .
![](https://img.wattpad.com/cover/63316277-288-k717674.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Vazife
General FictionHayatı zor sanan ve odtü den yeni mezun olan yavuzun askere çağrılarak hayatı tanıması