12 - I Adore You

184 12 64
                                    

You're the best kind of bad something. -Hailee Steinfield

Yani bence multideki şarkıyla dinleyin çokzel oluyo, umarım beğenirsiniz, iyi okumalaar xx

-

Pişman olacaktı. Olmazsa da olduracaktım. Tek yaptığım gerçekten onu düşünmek olmuşken beni sinir küpüne çevirdikten sonra günümü mahvedip gidemezdi. Sadece o saatlerce şirketin önünde beni beklemek zorunda kalmasın diye zaten şirkete gidecek olan bir arabayla gitmeyi mantıklı bulmuştum ama o ne yapmıştı? Benim şirket bahanesiyle Keith ile düzüşeceğimi iddia etmişti. Hiçbir şekilde doğru olmadığı halde.

Zaman geçmek bilmezken ben inatla gözlerimi karşımdaki saatten ayırmıyor, parmaklarım arasına sıkıştırdığım kalemi sağa sola çeviriyor ve toplantının çabucak bitmesini umuyordum. Geçen yarım saat içinde -ki inanın bana yüzyıllar gibi hissettirmişti- babam, Keith ve Alison arasında konuşulanlara pek bir şey söylememiş, sadece kısa cümlelerle yanıt vermiştim. Ben tam ona aklımdaki şeyleri söyleyebilmeye, ters gitmemeye çalışmaya başlamışken Edward'ın bu yaptığını aklımdan atamıyordum ki.

"Orada gerçekten iyi bir iş çıkarmışsın, Skylar." Dedi babam dava sırasında benim aldığım ve Alison'ın aldığı notlara göz gezdirirken.

"Ah bunun için Layla Rochester'a teşekkür etmek lazım." Babam ufak bir kıkırtı çıkardığında ben de gözlerim parmaklarım arasında bir sağa bir sola yatırdığım kaleme odaklı olsa da gülümsemiştim. "Artık eve gidebilir miyim? Gerçekten çok yorgunum."

"Tamam, hatta birkaç gün dinlen. Sana ihtiyaç olduğunda haber veririm." Bunu babam söylemiş olamazdı değil mi? Eğer ben birkaç gün gelmeyip dinleneyim deseydim beni haşlayacak adam bunları söylüyor olamazdı. Ben olduğum yerde donakalmış, babamın yüzüne şaşırmış bir ifadeyle bakarken o "Ne o? Birkaç gün izin vereceğimi düşünmemiştin değil mi? Ama bunu hak ettin, o yüzden git ve dinlen." Diyerek beni daha da şaşırtmıştı. Bu davayı kazanmış olmama gerçekten çok sevinmiş olmalıydı, çünkü bu sözlerinin başka bir açıklaması olamazdı.

Onu onaylayıp kağıtları toparladıktan sonra çantama sıkıştırıp ayağa kalktım. "Siz de gidebilirsiniz. Bugünlük bu kadar yeter." Diye devam ettiğinde Keith ve Alison da ayağa fırlamıştı.

İçimden bir ses babamın bir şeyler karıştığını söylüyordu işte bu yüzden kendimi "Sen ne yapacaksın?" Diye sorarken bulmuştum. Sikeyim, kesin kızacaktı ve ben kaşınmaktan başka bir şey yapmamış olacaktım.

"Ne zamandan beri sana hesap verir oldum, Skylar?"

Adımlarımı kapıya doğru sürdürüp babamın duyabileceği bir yükseklikte mırıldanmaya başladım. "Ş-şey ben özür dilerim ve en iyisi gideyim. Hatta gittim bile."

Odadan çıkmamdan birkaç saniye sonra Keith de çıkmış ve bana yetişmişti. "İyi günündeydi sanırım ha?" Dediğinde ona yan bir bakış attıktan sonra tekrardan önüme döndüm.

"Eğer batırmasaydım, evet."

"Seni anlıyorum, bu şirkette bizden gizli bir şeyler dönüyor. Babanın odasının hemen karşısına yapılıyor olan yeri gördün mü?" Sonunda! Benim dışımda başka birileri de bir şeyler döndüğünün farkındaydı.

"Tanrım, sonunda! Kafayı yediğimi falan düşünmeye başlayacaktım." Ellerimi havada savurup bacaklarıma vurdum. "Babamınki kadar büyük bir oda yapılıyor ve neredeyse herkes hiçbir şey yokmuş gibi davranıyor. Yoksa..." Birkaç saniyeliğine olduğum yerde kalmış ve "...şirkete biri ortak mı oluyor?" Diyerek yarım bıraktığım sözü tamamlamıştım.

Lose It All (Ed Sheeran)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin