Mixing business and feelings will only lead to complications.
-
"Edward." diyişinin bir seslenme olarak düşünüyordum. Sanki benim sorumu duymamış da Edward'ın dikkatini üzerine çekebilmek için ona seslenmiş gibi. İşte bu sebepten dolayı vakit kaybetmeden sorumu yinelemeyi tercih etmiştim.
"Kim?"
"Edward. Asistanın olmak için gayet yeterli duruyor. Sana da ilaçlar hakkında bilgi verebilecek biri gerekiyordu, bak bulduk işte." Kocaman bir kamera şakası içinde olmalıydım. Onun asistanım olmasını istemiyordum, bu bana çok fazlaydı. Kendimden yeterince ödün vermiştim zaten ki bu kadarını bile bünyem kaldıramıyordu, onun hayatımın her yerinde olmasına izin veremezdim.
"İş ve özel hayatı birbirine karıştırmamamız gerekiyor sanıyordum, baba." Edward'ın bir şey söylemesine izin vermemiştik bile. Konuşma sadece ikimiz arasında geçiyordu.
"Evet karıştırmamanız gerekiyor ama bu beraber çalışamayacağınız anlamına gelmez, sadece sınırlarınızı bilmeniz gerektiği anlamına gelir. Sen ne diyorsun Edward?"
"Bu... Benim için harika bir fırsat olur efendim." Harika bir fırsat değildi, olmamalıydı! Tanrım, birbirimize o kadar zıttık ki.
"Hayır, beraber çalışamayız." Bakışlarımı babam ile onun arasında götürüp getirerek dediğimi duyduklarına emin oldum. Edward'ın yüzündeki ifade şaşırmadığını, benden böyle bir tepki beklediğini gösteriyordu. Babam ise çıkışmamın sebebini anlamamış gibiydi.
"Bence harika bir fikir, Skylar. Neden karşı çıkıyorsun, tatlım?" Babamdan beklediğim soru annemden geldiğinde bu sefer ona odaklıydım.
"Çünkü etik değil." Dedim hızla.
"Sana asistan bulmamı isteyen sendin, Skylar. Ayrıca kimi işe alıp almayacağıma, neyin etik olup olmadığına ben karar veririm. Sen değil."
"Benim asistanım olacak kişiden bahsediyoruz!" Kalkmaya yeltenecekken bacağımda hissettiğim el beni durdurmuştu.
"Bay Arrington," bacağımın üzerindeki elini yukarı doğru kaydırıp kucağımdaki elimi kavradı. "Skylar istemiyorsa-"
"Benim şirketimde çalışacak kişiye ben karar veririm, Skylar değil. Yarın şirkete gel daha detaylı konuşalım." Tanrım, umursanmıyordum bile! Tamam, aslında Edward benim düşüncelerimi önemsemişti bunu görmezden gelemezdim ama babam fazla kararlı duruyordu.
"Tamam, mutlaka geleceğim."
*
"Gitmeyeceksin." İşaret parmağımı Edward'ın suratına doğru sallıyor, bu klasik hareketin onu ikna etmeme yardımcı olmasını umuyordum. Lavabonun nerede olduğunu sorması üzerine ona gösterebileceğim bahanesini kullanarak onunla beraber masadan kalkmış ve kendimi onu ikna etmeye çalışırken bulmuştum.
"Babanı reddetmem pek doğru bir hareket olmaz güzelim." Parmaklarını yanağımda gezdirirken dudaklarına geniş bir gülümseme yaydı.
"Babama işten nasıl ayrıldığına dair yalanlar söylemek de pek doğru bir hareket olmuyor, biliyorsun değil mi?!" Sesim ister istemez yükseldiğinde nerede olduğumuzu unutmuştum sanki. Hatırlatan ise beni lavabonun yanındaki dolap ile kendisi arasında sıkıştırıp eliyle ağzımı kapatan Edward olmuştu.
"İşten ayrılmama sebep olan sen olduğuna göre dediklerim pek yalan sayılmaz, ha?" Karnına hafifçe vurduğumda ellerini bu sefer beni daha fazla vurmamam için engellemekte kullanmış, ardından ise belime dolamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lose It All (Ed Sheeran)
Fanfiction"Beni kolayca etkileyebileceğin kızlardan zannediyorsan-" "Ah hayır. Değilsin, farklısın. Bunu anlayabiliyorum." Nefesinde birbirine karışmış viski ve sigara kokusu dudaklarından dökülen her kelime sonrası burnuma çarpıyordu. "Zekisin." Ufak bir gü...