Selaaam! Uzun bi aradan sonra buraya da dönüş yaptım (Kısa süre önce Where We Land'e dönmüştüm de bilmiyosanız bi ona da bakın deriim dkdjdkd) Bir de koyduğum şarkıyı dinlemenizi öneririm bölümü yazarken çok yardımcı oldu bana kendisii ve yeni kapak hakkında ne düşüyosunuz? Her neyse bu bölümü bolcana severek yazdım, umarım sizler de beğenirsiniz iyi okumalaar xx
-
Telefonumdan açtığım Timeflies'nın Raincoat şarkısına eşlik ederken arabadan geliyor olabilecek seslere dikkat etmiyordum bile. Fakat araba gaz almamaya başladığında bir terslik olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Yavaşça sola doğru yanaştım ve dörtlüleri yaktıktan sonra arabadan indim. Kapıyı sakince kapatırken etraftaki sessizlik rahatsız hissetmeme sebep olmuştu, bu yüzden de kaputu açmak için attığım her adımda etrafıma bakma ihtiyacı duyuyordum. O kadar ıssız bir yoldaydım ki eğer bir sıkıntı varsa yardım isteyeceğim kimse yoktu, zaten... Olsa da pek güvenemezdim.
Kaputu açtığımda gözümün önündeki karmaşaya sadece bakmakla yetinmiştim çünkü arabaların iç sistemi hakkında hiçbir şey bilmiyordum ama sorun yok gibi görünüyordu, en azından havaya uçmayacak gibiydi. Kaputu kapattıktan sonra arabaya binip anahtarı çevirdiğimde o çalışmamakla kalmamış bir de nereden çıktığını anlayamadığım dumanları görüş açıma girmişti. Tanrı aşkına tek bir muayenesini kaçırmadığım arabam bozulacak başka zaman bulamamış mıydı?! Evin önünde yatarken parçalara bile ayrılabilirdi ama burada olmamalıydı. Ne halt yiyecektim ben şimdi?
"Ah sikeyim!" Avuç içlerimi direksiyona vurdum ve derin bir nefes verdim. Yumurtalıklarımdan vuran ağrı keskin bir hal aldığında parmaklarımla direksiyonu iyice sıkmıştım. Daha en az kırk dakikalık yolum vardı emindim, ayrıca burası berbat derecede korkunçtu. Kapı kilidine bastıktan sonra telefonu elime alıp son aramalardan Edward'ın numarasını buldum. Aklıma gelen ilk ismin o olmasının sebebini sorgulamayı bir kenara atıp arama tuşuna bastım. Bakışlarım etrafı taramayı sürdürürken bir yandan parmaklarımla sürekli direksiyona vuruyor, telefonunu açmasını bekliyordum.
"Hey güzelim, döndün mü?" Sorusuna cevap olarak hayır anlamına gelecek şekilde ses çıkardım.
"Kahrolası arabam bozuldu, bilmediğim bir yerde kaldım. Beni almaya gelebilir misin?" İlk kez ona gerçekten ihtiyaç duyuyordum ve başka birini düşünmeden onu aramıştım, bu benim için büyük bir olaydı.
"İyisin değil mi? Düzgünce kenara çekebildin mi?" Sesinde hissettiğim ufak endişe içten içe hoşuma gitmişti. Benim sessizliğim üzerine "Skylar, iyi misin?" diye sözlerini yinelediğinde "İyiyim, sadece... Lütfen çabuk gelmeye çalış burası benim kaldırabileceğimden daha da fazla korkutucu." Demiştim.
"Sen bana konum at. En kısa sürede orada olacağım, tamam mı?" Sakinleşebilmek için aldığım nefesi geri verdikten sonra dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Tamam, teşekkür ederim." Telefonu kapatmamızdan sonraki ilk saniye içinde ona konumumu atmış ve evden yaklaşık elli dakika uzaklıkta olduğumu görmüştüm ama umudum Edward'ın en fazla yarım saat içerisinde burada olmasından yanaydı.
Etraftan gelen ses olursa duyabilmek için müzik açmadan geçirdiğim on dakika sonunda pes edip telefonumu tekrardan arabaya bağladım, karıştır tuşuna basarak karşıma çıkan şarkıyı mırıldanmaya başladım. Bir yandan da aklımdan düşüncelerin dönmesine engel olamıyordum. Kendim ile uzun aradan sonra ilk kez dikkatimi dağıtacak bir şey olmayacak şekilde baş başa kalmıştım.
Hem çevresel hem de duygusal anlamda çok fazla değişim geçiriyordum. Çevresel olana alışabilirdim çünkü bu zaten hayatın getirdiği bir şeydi fakat duygusal olan farklı bir boyuttu benim için. Biri ile ilk kez bağlılık içeren bir ilişki içerisine girmiştim ve bu o kadar ani bir şekilde olmuştu ki hala algılayabilme evresindeydim. Bunun üzerine o kişiyi ailem ile tanıştırmıştım. Ah tanrım! Olanlar gerçekten çok fazlaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lose It All (Ed Sheeran)
Fanfiction"Beni kolayca etkileyebileceğin kızlardan zannediyorsan-" "Ah hayır. Değilsin, farklısın. Bunu anlayabiliyorum." Nefesinde birbirine karışmış viski ve sigara kokusu dudaklarından dökülen her kelime sonrası burnuma çarpıyordu. "Zekisin." Ufak bir gü...