Sehun, bağ evinin kapısını kilitledi ve eve gitmek için yola çıktı. Güneş neredeyse batmak üzereydi ve işin aslı birazcık gerilmişti. Kitap ve mektupla ilgilenirken zamanı tamamen aklından çıkarmıştı ve karanlıkta ormanın içinde kalmak pekte akıllıca bir şey değildi.
Çantasını iki omzuna da astı ve hızlıca geldiği yoldan eve gitmeye başladı. Buraya 45 dakikalık bir yürüyüşün ardından gelmişti ve geri dönüşü de en az o kadar sürecekti. Bu da tahmini olarak güneş battıktan 30 dakika sonrasına denk geliyordu.
Karanlıktan korktuğundan değildi, ama ormanın büyülü olduğu söylentileri onu geriyordu. Cadı olmasına rağmen geriliyordu, çünkü güçlerini tam anlamıyla kullanamıyordu. Önüne çıkacak olan herhangi bir varlık onun için sorun yaratabilirdi.
Hızlıca geldiği yolu takip ediyordu. Bulduğu kitabı incelemek istiyordu ve babasının ona ne demeye çalıştığını düşünüyordu. Eski cadı efsanesinde, 200 yıl aralarla dünyaya gelen seçilmiş çok güçlü cadılardan söz ediliyordu ve bunların bir nevi reenkarnasyon yaşadıklarını söylüyorlardı. Sehun bunun ne kadar gerçekçi olduğunu bilmiyordu, ama hep merak ediyordu. Çünkü cadıların soyundan geliyor olmak böyle şeyler ile ilgilenmesini gerektiriyormuş gibi geliyordu.
Sehun, aniden sağından gelen hışırtı ile durduğunda aklındaki tüm düşünce dağılmıştı. Dönüp, o yöne baktı. Çalılar kıpırdıyordu ve güneş gittiği için hava her ne kadar biraz aydınlık olsa da kararmıştı.
Sehun, kıpırdamaya devam eden çalıya bakmaya devam etti. ''Tamam, sakin ol Sehun.'' Derin bir nefes aldı ve sağ elini o yöne doğru uzattı. Tehlikeli bir hayvan olma ihtimaline karşı Sehun, ona büyü yapabilirdi. Bildiği birkaç büyüden biriydi. Sinirli olan bir hayvanı yatıştırmak... Bunu nereden mi biliyordu. Sehun'un eski komşuları evinin bahçesinde bir ordu tavuk besliyordu ve içlerinde öyle bir horoz vardı ve her okula gittiğinde önüne çıkıp Sehun'u kovalıyordu. Bir yerden sonra Sehun'un canına tak edince -ki bu güçleri olduğunu öğrendiği zamanlardı- Baekhyun'dan ona öğretmesini istemişti.
Sehun, gerilimin en uç sınırına gelmişti ve bekliyordu. Çalıların hışırtısı kesilip ortaya beyaz tüyleri olan iki uzun kulağa sahip minik bir tavşan çıkınca; Sehun, düz bir ifade ile burnunu sağa sola hızlı hızlı oynatan tüy yumağına baktı. ''Aferin, çok sağ ol beni korkuttuğun için'' tavşana kızıyordu. ''Ama dua et sevimli bir şeymişsin.'' Sehun, ona doğru yaklaştı ve yere çömeldi. ''Gel bakayım buraya''
Tavşan, Sehun'un tutuşundan minik bir hamlede kaçarken üzerine doğru zıpladığı için onun poposunun üstüne düşmesine neden olmuştu. ''Of yaa!'' zıplayarak giden tavşanın arkasından bakarken eline bulaşan toprak zerrelerini çırptı.
''Cidden ama!'' Yerinden kalkmak için hareket etti. Ayağa kalktığında üzerini de çırpmaya başlamıştı ve kıkırdayan birini duyar gibi olmuştu. Sehun, kaşlarını çattı ve etrafa baktı. Dinledi. Evet, yanlış duymuyordu birisi gülüyordu.
Arkasında duyduğu ses ile hemen döndü.
''Minik bir tavşandan korkan, minik bir cadı.'' Bilin bakalım Sehun'un karşısında olan sinir bozucu adam kimdi? Kai mi? Doğru tahmin ...
''Ne işin var senin burada?'' Sehun, kaşlarını çatıp ona gülmeye devam eden vampirin yüzüne baktı.
''Avlanmaya çıkmıştım, ama seni görünce bir halini hatrını sorayım dedim. Sonra ufak bir tavşan benden önce davrandı.'' Kai, alayla söylediğinde yüzündeki o sinir bozucu ifade hala oradaydı.
''Ne o geyik avına falan mı çıktın?''
''Hayır ama seni korkutan tavşanı yemeyi düşünüyordum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOVICE WITCH'S LOVE ✔
FanfictionSehun, güçlerini yeni keşfetmiş bir cadıdır. Temel şeyleri yapabilmektedir, ancak bulduğu kitap ile daha çok şey yapmayı ister. Bunun içinde ustayı bulması gerekir. Kai, 188 yıldır bir vampirdir ve konsey tarafından ona bir görev verilir. Acemi cadı...