Bölüm Şarkısı: My Love -Route 94 ft. Jess Glynne
*
Sevgisiz Günlük,
Hatırlamanı istiyorum. Sana bu satırları bir sene önce yazmış olan kız bugün on yedi yaşına giriyor. Ama o kızı hatırlamanı istiyorum. İzmir'e yeni gelmiş o yabancı kızı hatırlamanı ve belki de birazcık da bana hatırlatmanı istiyorum.
O kadar uzak bir geçmişmiş gibi geliyor ki sık sık geri dönüp neler hissettiğimi düşünmeye ihtiyaç duyuyorum. Tam üç yüz altmış beş gün sonra, tekrar başladığım yerde, sana bu satırları yazarken aslında aklımın ucunda oldukça etkileyici cümleler vardı. Hepsini çöpe savurduğum için belki de şu an omzumun üstünden göz ucuyla yazdıklarıma bakan Efe sıkılmaya başladı.
Sana şu ana kadar hep en içten sözcüklerimle yaşadığım her şeyi anlatmıştım ve bunu bir daha yapamayacak olmak beni derin kedere sürüklüyor. Ancak şunu da belirtmek isterim ki artık bu dünyanın sevgiden mahrum olduğuna inanmıyorum. Gayet net ve basit oldu biliyorum ama bunu çürütecek bir tezim yok artık. Ben tutuldum, sürüklendim ve belki de çarpıldım. Bu kötü bir şey mi emin olamıyorum. Efe bunun dünyanın en güzel şeyi olduğunu söylüyor şu anda ve kelimelerini birebir yazıya dökerken özel hayatımızı seninle paylaşmamam gerektiğini savunup duruyor.
Bu şizofreni başlangıcıymış, ona göre.
Ancak onu dinlemeyip yerimden kalktığımda seninle baş başa kaldığımızı ve şimdi daha rahat yazıyor olduğumu belirtmek isterim. Tekrardan 31 Ağustos'un gelmesi ile ilk yaptığım şey bu defteri elime alıp yazdıklarımı okumak olmuştu. Ben bir senede bir insanın bu kadar farklı bir yöne sürükleneceğini tahmin edemezdim. Belki de tahmin edememek en güzel yanıydı. Şayet hayat beni şaşırttıkça daha mutlu olduğumu hissediyorum.
Beni en çok şaşırtan şeylerden biri de doğum günümü Efe ile İzmir'de geçiriyor olmam. Okulların açılmasına az kalmış olmasına rağmen benimle beraber olmak istediğinden uçakta yanımda bulunmuştu ve şimdi de bizde kalıyordu. Annem Efe'yi sömestra kadar göremeyeceğim için buna izin vermiş ancak sık sık da odada kontrol için yanımıza uğramıştı.
On altıncı yaşımın son saatlerini Efe'nin yanında geçirmem gerekirken sana burada bu satırları yazıyor oluşum acele etmeme neden olmuyor değil. Sık sık bugün bana yaptığı sürpriz aklıma geliyor ve bir yandan da bu özel günü buraya kaydetmek için can atıyorum. Bunun için sabahtan beri olan şeyleri sana sırasıyla anlatmaya başlasam iyi olacak.
Uçaktan iner inmez annem bizi karşılamış ve sadece sabah kahvaltısı ile oturduğumuzdan bizi yemek yemeye götürmüştü. Kendimi uçaktan inmiş olduğum için yorgun hissetsem de doğumgünümü uyuyarak geçirmek istemediğimden annemin yapmış olduğu plana uyum sağlamıştım. Ara kahvaltımızı bitirdikten sonra annem bizi eve bırakmış ve kendisi ev için alışveriş yapmaya gitmişti. Efe ile bulduğum zamana rağmen büyük valizimden kirlileri ayıklamakla uğraşmış ve temiz olduklarına inandıklarımı tekrar rafıma yerleştirmiştim. Böylelikle tüm yaz boş duran raflarım ara sıra kıyafet yığınları ile dolmuş ancak bazıları ise tamamiyle boş kalmıştı.
"Çikolata tadındaki kızların mutlu olması gerekiyor." dediğinde yaptığım işten kafamı kaldırdığımı ve dikkatimin önümdeki görüntü ile tamamen dağıldığını çok net hatırlıyorum. Efe'nin elindeki kocaman kutuyu görünce bugünün doğum günüm olduğunu yeniden hatırlamış ve uğraştığım işi yarıda kesmiştim.
"Efe bu ne?" diye sorduğumu hatırlıyorum. Ancak elindekinin benim doğum günü hediyem olduğunu bilmeme rağmen böyle saçma bir cümleyi neden kurduğumu bilmiyorum.
Elindeki kocaman kırmızı kutuyu açtığımda içeride her markadan çikolatanın olduğunu görmüştüm. (Hatta şu anda birini yemeye başladım.) Çikolatarın üstüne yerleştirilmiş beyaz insta-x ise daha sonradan dikkatimi çeken bir detay olmuştu.
Sımsıkı ona sarıldığımı buraya kaydetmek istiyorum şayet bunu bu deftere son yazışım olabilir. Ama her şeye rağmen beni mutlu eden anıların giderek çoğaldığını hissediyorum ve bunu buraya karalamak beni eksilteceğine daha büyük bir umutla dolduruyor.
Ben dünyadaki en şanslı kızım, diyorum kendi kendime. Bu da beni güldürüyor sık sık. Bu satırların tam tersini bu deftere başlarken yazdığımı hatırlıyorum. Ve kendime soruyorum aslında, beni bu kadar değiştiren şey ne olmuştu bir yılda?
Bir cevabım var. Ancak buraya yazmasam da yanıtlanacakmış gibi. Artık tüm papatyalar solmuş ve ağustos böcekleri sıcak bir yuvada sessizliği söndürmüştü.
Efe'nin bana hediye olarak aldığı insta-x ile hemen akabinde fotoğraf çekilmiştik. Ve şimdi o fotoğrafı bu satırların üstüne kapatmak istiyorum. Belki de senin cevabı bulmanı istediğimden, belki de bir yılı resmetmek istediğimden.
Sevgisiz günlüğüm, her şey o kadar tatlı ki. Sana elveda derken bile bir şeylerin yeni başladığını hissediyorum. Kendime bir zamanlar acı çektirdiğim Burçin'in bir sözü vardı. Ece ve Efe mi, ne büyük aşk(?) diyerek dalga geçmişti bizimle.
O dalganın ikimize de çarpmasından o kadar memnunum ki. Ve beni daha da mutlu eden şey öyle sert vurmuştu ki bize, içeriden bana seslenen ve artık günlüğü yazmamı bırakmayı isteyen Efe'nin sesinden başka bir şey çıkarmam imkansız.
Elveda sevgili günlüğüm. Elveda İzmir'e yabancı İstanbul'lu yeni kız.
Yazan: Ece Baygın, 31 Ağustos 2016
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayvalık (İzmir #2)
Teen FictionHer yaz Ayvalık'a anneannesinin yanına kalmaya giden Ece, bu yaz beklemediği şeylerle karşılaşır. Ayvalık'a gelmeyi hep istemesine rağmen burada eksik olan bir şey vardır. Efe'den ayrı üç ay geçireceği için yazının mahvolduğunu düşünen Ece, adı gibi...