🎈
Hüzünlerini de al yanına, ne olacak yanacaksan Benimle yan, benimle yan
Güntaç Özdemir _ Benimle Yan
Sızılı vücudum beni uyanmaya zorladı. Gözlerimi camımdan sızan ışık eşliğinde araladım. Normal bir şekilde yataktan doğruldum ama göğsümdeki acı beni zorladı. Hissettiğim yoğun acıyla birlikte dün yaşanılanların kabus dolu anısı zihnime doldu. Korkuyla titredim. Zorlukla ayağa kalkıp odamdaki boy aynamın önüne geçtim. Hızla pijama ve atletimi kaldırdım. Mor... En sevdiğim rengi bu şekilde görmek midemi bulandırmıştı. Hızla banyoya koşup duşumu aldım. Kendime sürekli aynı şeyi tekrar ediyordum.
"Olmadı dün yaşananlar... Olmadı dün yaşananlar..." diye fısıldadım aynadaki kendime bakarak. Okul gömleğinin üstüne mor süveterimi geçirdim. Okul eteğimi de giydikten sonra aynaya döndüm. Saçlarımı kendi hali olan hafif dalgalı halinde bırakıp aşağıya indiğimde sabahtan beri bir şey unuttum diye düşündüğüm şey karşımda görünür oldu.
"Günaydın." dedi annem ve babamla birlikte Doruk. Neler oluyor, diye düşünürken benim zeki beynim anında bir senaryo kurdu. Anlaşılan bilincimi kaybetmeden önce adımı söyleyen kişi Doruk'tu. Her zamanki gibi yetişmişti ve beni son anda da olsa kurtarmıştı.
"Günaydın." diyerek gülümsedim. Kahvaltı masasına oturdum. Annem şefkatle gülümseyerek,
"Daha iyisin ya, kızım? Başın acıyor mu? Doruk seni dün öyle baygın getirince endişelendik." dedi hafif endişeli bir sesle.
"İyiyim annecim. Bir yerim acımıyor." dedim temkinli bir şekilde. Doruk'a kaydı gözlerim. Yardım arar gibi baktım. Hemen anlayıp,
"Ben onlara endişelenmemelerini söyledim. Beden dersinde top geldi sadece bir şeyi yok dedim ama onlar yine de endişelendiler." dedi bana bakıp gülümseyerek. Evet, bildiğimiz Doruk! Özgür'ün pisliğini temizliyordu her zamanki gibi.
"Doruk bu sabah özür dilemek için seni okula bırakmak istediğini söyledi, sana topu atan kişi olarak." dedi annem gülümseyerek. Gülümsemesinde gizemli bir hava vardı. Ona kaşlarımı çatarak baksam da beni görmezden gelip kahvaltısına döndü.
"Gerek yoktu." diye mırıldandım Doruk'a dönerek. Bu da neydi şimdi? Doruk niye beni okula bırakıyordu ki? Bu sorularla boğuşarak kahvaltımı ettim. Sonrasında Doruk'la birlikte evden çıktık.
"Neler oluyor, Doruk?" dedim sokağın öbür başına bıraktığı motoruna doğru yürürken.
"Sadece iyi olduğundan emin olmak istedim. Dün geceden beri endişeden uyuyamadım." dedi gülümsemesinin arkasına gizlediği saf endişeyi serbest bırakarak.
"Ne?" dedim şaşkınlıkla.
"Dün seni bulduğumda nefes almıyordun Arya. Başında öyle put gibi duran Özgür'ü çekmek için yumruk atmak zorunda kaldım. Sana suni teneffüs yaptım ve sonunda nefes aldın." dedi endişeyle bana bakarak. Şaşkınlıkla gözlerimi açım. Nefes alamadığımı hatırlıyordum.
"Ben... Ben te...teşekkür ederim, Doruk." dedim kekeleyerek.
"Etme, Arya. Suçluyum. Özgür'e güvenmemem gerekirdi. Bana vazgeçtiğini yarın icabına bakacağını söyledi. Ben de aptal gibi ona inandım. Okula telefonumu unuttuğum için geri dönmüştüm. Sonra Özgür'ün sesini duydum ve seni buldum." dedi başını suçlulukla öne eğerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Muhteşem Hatalarım
Teen Fiction(Beklemede) *Wattys 2018 Long List* Bir lisede yaşanan hayat dersleri... 'Ruhunun acısını nasıl dindirmeyi düşünüyorsun?' 'Bilemiyorum... Belki bir gün cesaretimi toplamayı başarabilirsem, kendimi bir uçurumdan denize bırakabilirim. Huzurlu bir ölü...