XII.

111 14 5
                                    

🎈

Bu yüzden kendim olmama izin ver 
Senden istediğim sadece bu 

Lesley Gore_ You Don't Own Me 

      Odamın camından kapalı havaya sıkıntıyla baktım. Oysa bugün güneşli olacak diye ümit ediyorum. Televizyondaki çenesi düşük uzmanımsı adam güneşli olacak demişti. Politikacı, gazeteci ve bankacılardan sonra meteoroloji uzmanlarını da yalancılar sınıfına eklemem gerekecekti sanırım. Tüm bezginliğimle kapuşonlumu kafama geçirdim. Kulaklıklarımı kulağıma taktım. Annemi öptükten sonra evden çıktım. Neyse ki, durakta çok beklemeden otobüs geldi. Hızla boş koltuklar arasında ilerleyip en arka koltuğa oturdum ve kendimi otobüs camıyla bütünleştirdim. Kasvetli havalarda ben de kasvetli bir ruh haline bürünürdüm. Yanımda hissettiğim sürtünmeye bile tepki vermedim. Demir olduğunu biliyordum. Bakmama gerek bile yoktu. Kalbim elimde olmadan hızlı atmaya başlamıştı bile. şarkının sesini birkaç seviye daha yükselttim. Kalbimi duymak istemiyordum. Sadece Lesley Gore'un sesini duymak istiyordum. Yağmurlu havalarda hep eski şarkıları dinlerdim. Bu şarkı da benim favorimdi. Gözlerimi yummuş ve kendimi şarkıya kaptırmıştım. Ta ki kulaklığım kulağımdan insafsızca çekilene kadar... O zaman bile normalde yaptığım gibi ani bir şekilde yanıma dönmedim. Kasvetli havaların gerçekten üstümde kötü bir etkisi vardı ve ben bundan nefret ediyordum. Önce yavaşça gözlerimi açtım. Sonra yavaşça yanıma döndüm. Demir kulaklığı çoktan kulağına takmış, kafasını otobüs koltuğunun başlığına dayamış ve gözlerini yummuştu. Gözlerimi devirip iç çektim. Sonrasında başımı tekrar cama yasladım. Ama başımı cama yaslamamla birlikte sıcak bir el kafamı diğer tarafa, Demir'in omzuna, yasladı. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Kafamı hızla geri çekmeye çalıştım ama Demir'in eli buna engel oldu. 

"Cam fazlasıyla pis ve soğuk. Ayrıca sen soğuğu sevmezsin." dedi Demir düz bir sesle. Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. Bunu nereden biliyordu? Bunu nasıl bilebilirdi ki?

"Bunu da nereden biliyorsun?" dedim merakıma yenik düşerek. Cevap vermedi. Ona bakmak için kafamı kaldırmaya çalıştım ama yine eliyle buna engel oldu. Oysa yüz ifadesini çok merak ediyordum. Çünkü ses tonu hiçbir duyguyu ele vermiyordu. Pes ederek bir nefes üfledim. 

"Ben kışı çok severim yalnız. Yanlış biliyorsun." dedim ters bir sesle.

"Soğuğu sevmiyorsun, dedim Arya. Kışı sevmediğini söylemedim." dedi hafif alaycı bir sesle. Sesindeki alaycılığı duysam da bir şey demedim. Onu umursayamayacak kadar melankolik bir ruh halindeydim. Şarkı tekrardaydı. Çıkartmaya teşebbüs bile etmedim. Otobüsten inip de okula gidene kadar ne ben ne de Demir şarkı tekrarı ile ilgili bir yorumda bulunduk. Okul bahçesinden içeri girmemle kulaklığın tekini onun kulağından çekip tekrar kendi kulağıma yerleştirdim. Adımlarımı hızlandırıp binanın içine doğru yürüdüm. Yolda belime dolanıp ayaklarımı yerden kesen ellerle küçük bir çığlık attım. Ellerin sahibi ise neşeyle bir kahkaha attı.

"Korkutma görevi başarı ile tamamlandı." dedi Doruk beni yere indirirken. Ona doğru döndüm ve hırsla koluna bir yumruk geçirdim. Acıyla inledi. 

"Ya tamam vur bebeğim senin vurduğun yerde gül biter ama biraz insancıl olsan diyorum. Yani bu kolumu kullanıyorum ben günlük hayatta. Sınavlar yaklaşıyor hem, canımın içi." dedi hafif acılı bir sesle. Yumuşamak üzereydim yavru köpek bakışları karşısında ama kendimi tuttum.

"Öyleyse bir daha beni korkuturken iki kez düşünürsün." dedim kaşlarımı çatarak.

"Bugün öfkeliyiz bakıyorum." dedi gözlerini kısıp beni dikkatle inceleyerek. Sonra gözleri arkamda bir yere takıldı. Kısa bir an sonrasında gözleri yine bendeydi. 

Benim Muhteşem HatalarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin