3.Bölüm ~ Sakla Beni

1K 48 4
                                    

Hala şaşkınlığım ve korkum devam ederken zar zor konuşabilmiştim.

" Sen de kimsin? Ayrıca kapatıyoruz. "

Dışarı çıkmasını beklerken gözlerimin önünde birden yere yığılınca ne yapacağımı şaşırdım. Koşarak yanına gittim eğilip nefes alıyor mu diye baktığımda bayıldığını anladım.

"Şiştt uyansana. Heeyy kime diyorum. Ne oldu birden bire böyle ."

Tam ayağa kalkacakken birşeyler fısıldadığını duydum. Yavaşça eğildim ve dinlemeye başladım. Birşey de anlamıyorum ki.

" Bana yardım et..peşimdeler sakla beni. "

Erkeksi bir ses kulağıma dolduğunda kafamı ona çevirdim. Ne yani benden yardım mı istiyordu. Bu çelimsiz halimle ona nasıl yardım edebilirdim ki. Yüzüne baktığımda bu şekilde onu burada zaten bırakamazdım. İnsanlık ölmemişti sonuçta. Ama neden yardım istiyordu bu çocuk.

Birden dışardan ayak sesleri yaklaşmaya başlayınca hemen ışıkları kapattım ve kapalı yazısını çevirdim. Eğilerek hızla yerde yatan çocuğa yöneldiğimde ayaklarından çekiştirerek depoya doğru sürükledim. Ne tabiki sürükleyecektim. O kadar ağırdı ki sanırım yarısı kaslarından dolayı kaynaklanıyordu. Cidden ağırdı.

Deponun kapısını hemen açıp onu içeri sokunca kapıyı kapattım. Allahım resmen başıma iş almıştım. Ne yani saklanacak başka cafe mi yok.

Başının altına depodaki yedek minderlerden birini koyup , başını sabitledim. Tekrar nefes alıyor mu diye kontrol ettiğimde derin bir ohh çektim. Ölüp de başıma kalırdı sonra.

Üstelik daha kim olduğunu bilmediğim bir erkeğe yardım ediyordum. Hırlı mıdır hırsız mıdır belli değil. Kurumuş dudaklarına baktığımda suya ihtiyacı olabileceğini düşündüm. Sessizce yürüyerek su almaya gittim. Geri geldiğimde kıpırdandığını gördüm.

" Ahhh başım! "

Yine o erkeksi sesini duyduğumda acı çektiğini anladım. Hemen kaldırdığı başını tekrar sabitleyip yatırdım. Suyu uzattığımda eline alıp içecek hali olmadığını görünce başını tutup suyu dudaklarına getirdim. Suyu yavaş yavaş yudumlarken onu izlemeye başladım.

Kurumuş dudakları adeta suya aç bir durumdaydı. Boncuk boncuk terlemiş , saçları alnına yapışmıştı. Kaşında hafif çizik ve morluklar vardı. Bu işin sonu iyi bir yere gitmiyordu. Apaçık belliydi.

Suyu içtiğinde tekrar onu geri yatırdım. Ecza dolabına gidip yara bandı , pamuk , tentürtiyot alıp soğuk su ve bez de aldım. Ateşi vardı sonuçta yardım istemişti.

Belalı bir tipe benziyordu. Uyandığı zaman neden bana yardım etmedin diye üstüme atlarsa hiç şaşırmazdım. Depoya doğru giderken birden dışardaki adamlar aklıma geldi. Parmak uçlarımda yavaş yavaş yürüyerek camdan baktığımda kimsenin olmadığını görünce rahatladım. Aferin kız Masal iyi iş çıkardın diyen iç sesime gözlerimi devirmekle yetindim.


Depoya yavaşca girdim. Hala uyuyordu bu çocuk. O acılara rağmen. Elimdeki malzemeleri kenara koydum. Kaşındaki kanı temizleyip yara bandını yapıştırdım. Sanırım fazla baskı uyguladım ki yüzünü buruşturdu. Dudaklarının kenarındaki kurumuş kanları da temizleyince çokta acınası bir durumun olmadığını anladım. Bezi soğuk suya bastırıp sıktım. Görünürde bişi yoktu ama hala boncuk boncuk terliyordu. Ateşi geçene kadar tekrarlayıp durdum.

Sonunda birazda olsa ateşi düşmüştü. Artık kendimi düşünmenin vakti gelmişti. Şimdi ne yapacaktım ben. Eve gitsem onu burda bıraksam patron eğer bir görürse beni mahveder. Zaten yarın sabah da erkenden burda olacaktım. En iyisi burda bir köşede uyumaktı. Yarın sabah erkenden şu yerde yatan kimliği belli olmayan , masum görünümlü gizemli serseriyi uyandırmak en mantıklısıydı.

Minderlerden bir tanesini alıp bir köşeye kıvrılmıştım. Ahh gerçekten çok rahatsızdı. Ona baktığımda rahat uyuyor gibi görünüyordu.

Hem gizemli hem de tuhaf...







VANİLYA KOKULU AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin