11. Bölüm ~ Kutlama

833 37 8
                                    

Multimedia - Masal :)

Zeynep deli gibi bağırıp çağırıyordu. Neden bağırdığını anlamıştım. Sonunda kazanabilmiştim. Babamın hayalini , annemin hayalini ve tabiki benim hayalimi sonunda başarabilmiştim. Dedemin bu hayattan gitmeden önceki son isteğini yerine getirebilmiştim.

Gözümden bir damla yaş süzülürken mutluluktan ağlıyordum.

" Ya Masal! " diyip bana sımsıkı sarılan arkadaşıma bende sımsıkı sarıldım. Demek isterdim. Bu kolla ona nasıl sarılayım ki.

" Sonunda başardın kızım. Artık hep beraberiz. "

Ben mutluluktan ağlarken kulağımın dibinde bağırıp duruyordu. Benden bile çok sevinmişti.

Yumruğumu havaya kaldırıp gösterdiğimde hiç vakit kaybetmeden o da yumruğunu kaldırıp sarışınların gücü adına diye bağırınca kahkahalara boğulduk.

" Hadi bakalım. İlk önce güzel bir kahvaltı yapıyoruz. Bu güzel habere de bir kutlama gerekir dimi. Dışarı çıkalım diyeceğim de kolun bu durumdayken... "

sözünü hemen kestim. " Canım acımıyor Zeynep. Ne olacak sargıya gerek yok hem. "

Diyip yavru köpek bakışları yolladım. Bu halime gülüp bana yastık fırlattı. Ahh savaş ilan ediyorsun ama bak kızım.

" Tamam ama sakin biryerlere gideriz. Okeeyy? "

Kafamı sallayıp okey işareti yaparken yavaşça yataktan kalktım. Aynada ki yansımama bakarken ne kadar mutlu ve huzurlu olduğumu birkez daha kendime hatırlattım. Bugün benim günümdü. Uzun zamandır Zeynep'le dışarı çıkmıyordum. Eskiden ne güzel kız kıza dışarı çıkardık. Hep gittiğimiz bir kulüp vardı. Bar tarzındaydı ama öyle pis bir yer değildi. Ortamı falan çok iyiydi.

Kahvaltı hazırlamak için mutfağa doğru ilerledik. Saate baktığımda nerdeyse öğlen olduğunu görünce içimden oha dedim. Yani bizde baya uyumuşuz.

Zeynep tezgahta bir şeylerle uğraşırken bende dolaptan kahvaltılıkları tek tek masaya taşıyordum. Aslında kolum acımıyordu sadece hafif ezildiği için dikkat etmem gerekiyordu. Sanırım ağrı kesiciler işe yaramıştı.

Kapı çaldığında ben bakarım diyip kapıya doğru yürüdüm. Kimdi şimdi bu saatte. Tekrar çalınca adımlarımı hızlandırıp kapıyı açtım. Barış'ı karşımda görünce bir an afallasamda Barış'ın sesiyle kendime geldim.

" Selam " diyip elini kaldırdı. " Selam " diyip karşılık verdim.

Elini cebine atıp çıkardığı telefonu görünce benim olduğunu farkettim. Onda ne işi vardı benim telefonumun? Bende sabahtan beri birşeyin eksikliğini hissediyordum ama farkedememişim demek ki.

" Dün bayıldığında çalmıştı da bende kalmış getiriyim dedim. " diyip telefonu bana uzattı. Gülümseyerek telefonumu elinden aldım.

" Teşekkür ederim Barış. Yaptıkların için. " minnettarlığımı belli etmek istedim. Gerçekten iyi biriydi. Kim tanımadığı birine bu kadar yardım ederdi ki. Ahh tabiki ben. Kuzey'e aptal gibi yardım etmiştim. Sanırım o yardım edenlerden biri de bendim.

" Önemli değil. " dedi ve sanırım gitmek için hareketleniyordu.

" Kahvaltı yaptın mı? Sana kahvaltı ısmarlayabilirim. Söz hesabı sana ödetmem. " diyip şakalaşırken o da güldü.

" Yok ya ben rahatsızlık vermiyim şimdi. " diyince tam notunu verdim. Bu çocuk tam ideal bir enişteydi. Ne kadar da nazik diye düşünürken

" Saçmalama ne rahatsızlığı. Asıl ben sana verdiğim rahatsızlıktan dolayı teşekkür olarak kabul et. " diyip içeriyi işaret ettim. Onaylayıp içeri girdi.

VANİLYA KOKULU AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin