Pijama Partisi!

62 11 2
                                    

Akşam daha eve gelmemiş Cengiz amca ve Ceyda teyze Bulut abiyi arayıp, şehre gelen ünlü bir doktor için verilen yemeğe gideceklerini ve bu gece eve gelmeyeceklerini söylemişlerdi. Bulut abi de onlara eve birkaç arkadaş çağırarak beraber bir şeyler yapıp yapamayacağımızı sormuştu ve olumlu bir cevap almıştık.

Bulut abi salonda birilerini telefonla arayıp davet ederken, Yağmur ve ben de mutfakta atıştırmalık bir şeyler hazırlayacaktık.

"Neşe git şu aşağıdaki bakkala ve malzeme al gel bakayım sen." diyen Yağmur'a kendimi acındırma bakışları attım ama hiçbiri ise yaramadı. Daha sonra aklıma sinsice bir olan geldi ve vestiyerde olduğunu bildiğim paralardan biraz alarak Bulut abinin yanına gittim.

"Bulut abi, Yağmur bakkala gitmeni ve biraz malzeme almanı istedi." O ise hala telefonla konuşuyordu.

"Tamam. Tamam ya sorun olmaz... İki kişi daha mı... Hmm... Ya zaten çok gelen yok en fazla bir on kişi oluruz... Tamam sağol... Görüşürüz." Bu dediğim üzerine baygınca bana baktı ve zoraki bir şekilde elimdeki parayı aldı. Daha sonra arkasına baktığımda mutfaktan kafasını dışarı çıkarmış ve gözlerini kısarak bana bakan bir Yağmur ile karşılaşmayı tabiki de bekliyordum. Biri bana öyle yapsa ben de ona öyle bakarım yani. Yalnız bir saniye o şimdi sinsice mi sırıtıyordu? Neyse canım herhalde bana acır.

Büyük bir özgüvenle mutfağa gittim ve Yağmur'a şirin olduğunu düşündüğüm bir gülümseme yolladım. O da bana gülümsedi ancak bu gülümsemenin altında bir şeyler yatıyordu.

"Gel bakayım sen şuraya." dediğinde ona doğru bir adım attım."Al şu bezi de ocağı sil."demişti bana o sarı bezi uzatarak. Sakince elinden aldım ve ocağın yanına gittim. Ne var yani? Üzerime montumu giyip, onca katı asansörle inip, binadan çıkıp, karşıya geçip, bakkala girmekten daha iyidir. Hem de daha bunun dönüş yolu var, elimde poşetler falan. Ay aman Allah korusun.

Bu yaptığıma biraz şaşırmıştı. Üşengeç adımlarla ocağın yanına anca gelmiştim ancak geldiğim gibi gözlerim kısıldı ve Yağmur'a çok büyük olan ölümcül bakışlarımdan attığımda o ise kahkahalarla gülüyordu çünkü ocağın üstü tertemizdi ve benden bunu bir daha silmemi istemişti.

"Ben bulu silmem. Görmüyor musun? Tertemiz üstü. Bence gel daha misafirler gelmeden bir göz doktoruna gidelim senle birlikte. Hem kırk yılda bir sana bir iyilik yapmış olurum." dediğim de kahkahaları daha da çok arttı.

"Tamam. Tamam. Gel sen. Şaka yapmıştım zaten. Sadece arkadaşlar için on kişilik tabak çanak bir şeyler çıkarmanı isteyecektim."

Dudağımı büzdüm."Aşk olsun. Öyle şaka mı olur?"elimi kalbimin üzerine koydum."Az daha kalpten gidecektim."dedim yukarıdaki dolaplara doğru adımlarken.

****

Keki fırına koymuş Bulut abinin gelmesini bekliyorduk. Kekten önce daha biraz kurabiye ve börek de yapmıştık ve Bulut abi neredeyse iki saattir ortalarda yoktu. Ya bakkala tam adım attığında bakkal amca bir uzaylıya dönüşüp onu yedi. Ya da bakkaldaki abur cuburlar aslında birer uzaylıydılar ve uzay gemilerine alıp onu kaçırdılar. Belki de Bulur abinin kendisi bir uzaylıydı ve gezegenindeki ailesini çok özleyip buradan kaçt...

Kalır zilinin sesiyle yerimden zıplayıp saçma düşüncelerime bir son verdim ve kapıyı açmaya gittim. Bulut abi elinde üç poşet ve bir de kar spreyiyle kapıda duruyordu. Bir saniye ya o bizim bakkalda kar spreyini nereden bulmuştu?

"Selam kızlar." dedi ölü gibi çıkan sesiyle ve elindeki poşetleri daha fazla taşıyamayıp olduğu yere bıraktı. İçeri girdiğinde kar spreyi elinde ve divana uzanmış bir şekilde bize bakıyordu. Ağır olan poşetleri zar zor mutfağa taşıdıktan sonra onun yanına gittik ve oturduk biz de. Çok zekiymiş gibi çıkan sesiyle bize anlatmaya başladı.

Sonsuz NefretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin