Annelerin Planı

61 7 10
                                    

Vücudum büyük bir şok geçirmiş banyoda kendi yansımama bakıp sırıtıyordum. Vaybe! Rüzgar Şimşek abi olduğunu kabul etti em sonunda demek ha. Kendi dışında hiçbir erkek bana zarar veremezmiş artık. Bu demek oluyor ki kendisi bana zarar verecek, biraz kızmıştım aslında bunu dediği zaman ama olsun yeter ki o bana zarar versin.

En sonunda kendimi toparlayıp banyodan çıkabilmiştim. Odaya geçtiğimde herkesin gözü bendeydi. Herhalde kapı açılıp girince refleks olarak bakıyorlardı. Yani ben de bakardım birisi odaya girdiği zaman.

"Ne oldu kız cin çarpmış gibi bir halin var?" diyen Yağmur'a öylece baktım. Ağzımdan "Hı?" tarzı bir kelime çıktı daha sonra ve gözüm abime kayınca yarım ağız sırıttığını gördüm. E benim de bünye alışık olmadığından etrafa salak salak bakıyordum.

"Neşe iyi misin?" deyip yanıma geldi Çiçek ve elini anlıma koydu. "Ateşi falan yok. Gayet normal." dedi kızlara bakarken.

Abiler tarafı kendi aleminde sohbet ederken Bulut abinin yüksek sesi duyuldu. "Ya Rüzgar sen beni dinlemiyor musun?"

"Hı?" tabiki bunu abim demişti. E kimin abisi sonuçta 😝😝😝. Gözüm onları bulunca abimin bana bakıyor olduğunu fark ettim. Beni görünce gözleri kaçırdı hemen ve önüne döndü.

"Yoo dinliyorum."

"Şöyle bakalım en son ne dedim."

"Ya tamam ya öğretmen rollerine girme hemen. Birkaç dakika dalmış olabilirim." Abimin bu sözü üzerine Bulut abi sırıttı. Onun kulağına bir şeyler fısıldadığında abim direkt itiraz etme modundaydı. Diğerleri ise sanki ona bir konu hakkında öğüt veriyorlarmış gibi bir haldeydiler. Abim ise onları biraz merak birazsa istemsizce dinliyordu. Artık ne söylüyorlarsa hiçbir fikrim yoktu.

Biz kızlarla sohbete daldığımızda Deniz ve Pelin ise kendi hallerinde büyük ihtimalle dedikodu olduğunu tahmin ettiğim bir konuşma içerisindeydiler. Yaman ve Ege de bizimle beraber konuşurlarken bir şey farkettim. Çiçek çaktırmadan abime mi bakıyor yine?

Herkes kendi arasında bir muhabbet içerisindeyken ben de boş boş etrafı seyrediyordum. Zaten abimin dediklerine de biraz kafayı takınca da kafam karışmıştı iyice.

Biraz sonra abim doymuş olacak ki bitmemiş tabağını sehpanın üzerine koydu ve o kayar koymaz odaya Nilgün teyze girdi.

"Selam çocuklar!" Büyük ihtimalle abimin tabağını dolu görmüştü ve ona annelerin ünlü olan 'tabağındakiler bitmemiş' bakışı attıktan sonra yanına gitti. Bulut abiyi ittirip yanına oturdu ve tabağını da eline aldı.

"Aaa, yemeklerin bitmemiş ama Rüzgar." deyip abimin tabağında olan böreği ağzına soktu ve abimin büyük bir ısırık almasını sağladı.

"Omo Nolgon toyzo bon gorçokton tokom." Sesi boğuk çıkmıştı ve ağzındakini zar zor yutup Nilgün teyzeye acındırası bakışlar attı.

"Olmaz olmaz doymadın sen daha. Al bakalım şunu da." deyip böreğin diğer kısmını da abimin ağzına tıktı.

"Yo kornom şoş çok fozlo. Vollo doydom. Doho fozlo yor yok yomoklor oçon." dediğinde Nilgün teyzeye tabaktaki sarmalara bakıp sinsice gülümsedi. Bir dakika ya abim sarmalarını yememiş mi? Ben diyorum ama o insan olamaz. Allah aşkına hangi insan tabağındaki sarmaları yemez?

Nilgün teyze abimin ağzına iki üç sarma birden tıktığında abimin karnına dokundu. "Bak burada hala boş yerler var." deyip bir sarma daha verdi abim ağzındakileri bitiremeden. Sonra elini daha da gezdirdi.

"Karnın da sertmiş senin. Dur bakayım, baklavan mı var senin?" deyip abimin tişörtünü yukarıya doğru sıyırdı biraz. "Ooo, yakışıklı oğlumuzun baklavaları da varmış. Ah yıllar ne çabuk geçiyor ya. Rüzgar oğlumuz büyümüş de kaslı maslı yakışıklı bir genç olmuş. Kim bilir kaç kızın canını yakmışsındır sen şimdi."

Sonsuz NefretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin