O Neydi Gız

51 9 4
                                        

(Medya: Ege ve Neşe'nin uyuma şekli.)

Ege şaşkınlık içinde bana baktı. Görünüşe göre bunu beklemiyordu ve bir şey söylemek istermiş gibi ağzı aralanmıştı ancak sadece bana bakıyordu. Aslına bakılırsa ela gözleri biraz irileşmiş ve şuan çok tatl-. Kendine gel Neşe. Çocuğa beraber uyuyalım dedin şimdiki haline bak. Allahım affet.

"Be-ben mi?"

En sonunda Ege'nin ağzından iki kelime çıkabilmişti. İç sesim yok deden demek istese tabiki demedim. Zaten utanıyorum.

Evet diyemezdim ve bu yüzden başımı öne eğmekle yetindim. Sanırım anlamış olacak ki hemen ayaklandı.

"Pe-peki o zaman ben odandan battaniyeni getireyim." dedi. Gülüp ona baktım.

"Battaniye benim, Ege." dediğimde arkasını dönmeden cevap verdi.

"Biliyorum senin battaniyen olduğunu. Çalmayacağım merak etme." dediğinde kahkaha attım. Yanlış anlamıştı.

"Ege, diyorum ki ben hala battaniyeye sarılıyım. Ne kadar bakarsan bak bulamayacaksın çünkü battaniye burada. Ve hemen gel beni çöz lütfen hareket edemiyorum." dediğimde anca anlamış olacak ki ağzından 'haa' tarzı bir mırıltı çıkmıştı. Koşa koşa da gelince evde yankılandı.

"Yavaş binayı yıkacaksın şimdi." dediğimde sırıttı ve bir dahi edasıyla işaret parmağını kaldırıp konuşmaya başladı.

"En üst katta biz olduğumuza göre, en fazla Deniz ölür. Sonra Yamanlar da ölür. Kısacası onlar ölürler biz birkaç sıyrık veya kırıkla kurtuluruz."

Gözlerimi dehşetle açtım. "Ağzını hayrı aç." dediğimde düşündü.

"Haklısın."

En sonunda konuşmayı kesebilmiştik ki beni tekrar yere yatırdı. Sonra döndüre döndüre açtı. Ben de battaniyeden ayrılmanın verdiği sevinçle birkaç hareket yaptım dönerek zıplayarak falan. Benim de saçmalamam bittiğinde Ege ile birbirimize bakıyorduk. Allahım ben çocuğa ne dedim ya?!

"Hadi gel." deyip divanı gösterdi. Usulca yaklaşıp dip kısma uzandım. O da uç kısma doğru uzandı. Divan biraz dar olduğu için omzuna doğru başımı koymamı sağladı ve ellerini sırtımda birleştirdi. Ben de onun beline doladım. Tam ikimiz de gözlerimizi kapayacakken aynı anda açtık.

Ben "Battaniye?" dedikten sonra o da "Battaniye." dedi. Ayağa kalkıp onu yerden aldım ve tekrar uzanıp üzerimize serdim. Birkaç dakika sonra mayışmaya başlamıştım ve uykuluyken sarhoş gibi olduğumu söylemiştim.

Kesik kesik derin bir nefes aldım. Burnuma dolan lavanta kokusuyla istemsizce "Mmm...Lavanta..." gibi şeyler çıktı ağzımdan. Ege'nin burnundan nefes vererek güldüğünü duydum ve hissettim çünkü nefesi suratıma geliyordu aynı zamanda.

İki gündür ne kadar çok uyuduğumu bilsem de. Kendimi tutamadım ve lavanta kokulu adamın yanında da uykuya daldım... Tekrardan...

****

Birkaç tıkırtıdan sonra birinin anahtarla kapıyı açma sesi geldi. Kim olduğunu önemsemeden uykuya devam edecektim. Zaten yarı uyuyordum şuan.

Önce bir şeyler yere düştü ve sonra da o abimin meşhur (!) sesi duyuldu.

"Ne oluyor burada lan?" dediğinde adım sesleri yaklaştı.

"Bu adı pislik benim kız kardeşimle mi uyuyor? Hem de benim oturma odamda?"

Benim kız kardeşim...

Adım sesleri daha da yaklaştığında önce kafam boşluğa düştü ve yerden bir inleme sesi geldi.

"Ah! Abi ne yapıyorsun ya?"

Sonsuz NefretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin