Saçma bir surat ifadesiyle anneme bakarken, öksürüp tezgaha doğru ilerledim.
"Ben bir tabakları sudan geçireyim bari."
Normalde olsa annem diyene kadar yapmazdım böyle bir şeyi belki de ona yardım etmek gelirse içimden o zamanlar yapardım da şuan durum ikisi de değildi. Ege içeride oturuyordu ve annem bana neler söylemişti. Utanmıştım açıkçası yani. Hem de çok fazla.
Tabakaları sudan geçirince aklıma Ege'nin yere püskürttüğü içecek gelince elimde ıslak mutfak bezi ile salona geçtim. Önce sehpanın çevresinde gözünü gezdirdim ve kısa bir süre turuncu ve ıslak bir şekilde halının üzerinde bulunan meyve suyuna doğru ilerledim.
"Kusura bakma ya şey olunca işte biran ben de öyle."
Ege'nin dediklerinden pek bir şey çıkaramamıştım. Daha sonra o da yanıma geldi.
"Ver de ben sileyim sonuçta döken benim değil mi?" Şimdi ilk olarak annesi ile beraber misafir sayılırlardı ve normalde Güneş veya Yağmur olsa direkt verirdim ama Ege silebilir mi ondan şüpheliyim.
"Yok önemli değil. Zaten siz misafir sayılırsınız."
"Misafir mi, emin misin rapunşel? Biraz daha uğraşsak akraba çıkacağız." dedi şaka yollu. Bu dediğine güldüm. (Ben de menekşe😂😂😂)
Yere oturup elimdeki bezle kirlenmiş halıyı silmeye başladım. Annemle sargıyı çıkarmıştık dün. Daha iyiydi yaram ve tekrar kanayacağını da sanmıyordum.
Elimdeki bezi son kuvvet halıya bastırıp silerken Ege tabiki de beni dinlemedi ve yanıma oturdu o da.
"Böyle mi silinir ama rapunşel? Bak ben nasıl sileceğim şimdi." deyip bezi elimden almaya çalışınca geri çektim.
"Ya Ege hayır ya! Ben siliyorum işte." dedim sitem dolu bir sesle.
"İyi madem ben de böyle silerim." deyip yerde olan ve gücümü sonuna kadar kullandığım elimin üstüne koydu elini. Biran birbirimize bakacak gibi olsak da sonra eskiye döndük ancak dönmez olaydık çünkü Ege elimi bastırıp bir oraya bir buraya silmeye başladı. Hem elimi fazla sıkıyor hem de sağa sola oynattığında ben de sürükleniyordum.
"Ya Ege bırak! Ege bırakır mısın?!" Bir kez daha sağa.
"Ah Ege!" Bir kez sola.
"Ege elimi hissetmiyorum!" Birkez daha sağa ve kafalarımız tokuşur.
İkimiz de acıyla inledikten sonra elimi bırakıp anlının üstüne koydu.
"Kırdın kırdın." dedim Ege'ye sinirle bakıp sağ elimi gösterirken.
"Ya Nilgün teyze oğluna bir şey söyle bak söz dinlemiyor." dediğimde annemler güldü. Daha sonra Nilgün teyze;
"Bir kere daha tokuşturun da kel kalmayın." dediğinde alayla, sinirli bakışlarımızdan yollamıştık ama çok değil. Sonuçta Türk anneler olarak ne yapacakları belli olmaz. Ama bir dakika ya başımız sarsılmış beyin kanaması geçiriyoruz belki de. Onlar hala alay ediyor.
"İyi hadi gidin mutfağa da buz falan koyun. Yerleri de ben silerim."
Bunu diyen anneme memnuniyetle baktık. İyi kadındı benim annem ya sağolsun.
"Ne buzu ama Nilay teyze nerede sizin hipokratınız? Belki de beyin kanaması geçiriyoruz şuanda yani."
Bunu diyen Ege'nin koluna bir tane geçirdim."Sus annelere cevap verilmez."
Annemler bana çocuğu tıp fakültesi kazanmış anne bakışları atarken Ege gözlerini devirdi. "Sen bu yaşta bunu diyorsan. Anne olunca çocuklarının senden çekeceği var vallaha."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Nefret
Fiksi RemajaBir kız ve abisi arasındaki nefret dolu ilişki... Genç kız, abisine çok bağlıdır, onu kimseyle ve hiçbir şeyle değişmez ve hayatında ona güç veren birkaç insandan biridir ancak 1 Nisan günü yaptığı bir şaka ona pahalıya patlar ve abisinin ondan nefr...