Aileme ne kadar telaşlı desemde aslında şimdiden ellerim titremeye başlamıştı. İçimden Umarım seçmelerde bocalamam diye düşünüp sakinleşmek için biraz sokaklarda dolaşmaya başladım. Kardeşim Alev'den başka vakit geçirebileceğim hiç arkadaşım yoktu. Birazda asosyal bir çocuktum zaten.
Aklımda ileride ne kadar güçlü ve tanınmış olacağımla ilgili hayallerle yürüyordum.
Bir saat sonra kasabayı baştan sona turlamıştım bile.
Tam eve dönmek için yeltendiğim sırada aklım gerçeğe döndü. Bir küfür savurdum. Babamın dediği doğruysa seçmeler 5-10 dakikaya başlardı. Seçmelerin yapılacağı yere doğru koşmaya başladım.
Bir kaç dakika sonra varmıştım. Kasaba halkı çoktan toplanmış meydan hazırlanmıştı bile. Geriye sadece Seçmeleri yapacak kişilerin yani Soyluların gelmesini beklemek kalmıştı Biraz ileriye baktığımda yaşlı bir adamın elindeki bileklikleri havada sallayarak "başka katılacak varsa hemen gelse iyi olur... Yok mu? Peki, alımlar bitmiştir"diyip yürümeye başladığını gördüm. Hemen koşup yanına gittim. Kaşları kızgınlıkla çatıldı. Resmi bir şekilde.
"Genç adam neden geç kaldığını sorabilir miyim?"diye sordu.
Nefes nefese bir şekilde "özür dilerim efendim."diyerek kafamı öne eğdim.
"Elini uzat" dedi
Elimi uzattığımda bilekliklerden birini koluma taktı. Bileklik birden etimin içinde kaybolunca şaşkınlıkla koluma baktım en ufak bir iz yoktu.
adam şaşırdığımı görünce
"Bu bileklik içindeki gücü dengelemeni sağlar. Geçen senelerde bir çok şey gücünü fazla abartanlar yüzünden mahvolmuştuda. Neyse sen bana denk geldiğine şükret başkası olsa seni hayatta içeri almazdı"dedi
"Teşekkürler efendim"diyip hemen adamın eliyle işaret ettiği yere gittim çocuklar toplanmış kendi aralarında konuşuyorlardı. Kardeşimi gördüğümde yanına gittim. Anne ve babamız nerede diye sordum. İleride bir yeri gösterdi. Oraya doğru baktığımda anne ve babamın çoşkulu bir şekilde bana el salladığını gördüm. Bende onlara gülümsedim aniden gürültülü bir borazan öttü.
Etrafa bakıp sesin geldiği yeri aradım. Ancak kimseyi göremedim. Borazan bir kez daha öttü.
Ama bu sefer sesin yukarıdan geldiğini anlamıştım. Kafamı kaldırdım. İlk önce bir şey göremedim ancak sonra uçan bir şey bulutların arasından geçip alçalmaya başladı. İnsanların şaşkınlık nidalarını duyabiliyordum.
Uçan şey alçaldıkça sırtındakileri görebildim. üstünde bir kaç düzine insan ve bir taş vardı. Taş çok büyük olmasada buradan görülecek kadar büyüktü.
Ön kısımdada bir adam öne geçmiş yaratığı kontrol ediyordu. O an yaratığa bakmadığımı fark ettim. Ve incelemeye başladım. 2 siyah boynuz , pullu deri , kırmızı renk. Bravo doğru tahmin ettiniz bu bir Ejderhaydı.
Şu ana kadar sadece efsane olduğuna inandığım lanet bir Ejderha.
Ve tek yapabildiğim ağzım sonuna kadar açık bir şekilde bu efsanevi yaratığa bakmaktı.Biliyorum çok da iyi bir bölüm değildi. Ancak öbür bölüm baya iyi olacak. Neyse siz gene de oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. İyi günler .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gardiyan
FantasySadece bir çocuktum. Çok bir şey istemiyordum sıradan bir element kontrol edebilsem bana yeterde artardı bile. Bana bunun bile neredeyse imkansız olduğunu söylediler. İnanmadım iyi ki de inanmamışım çünkü şimdi yanlış düşündüklerini görebiliyorum...