Canavar büyük bir sesle kükreyip. Üzerime koşmaya başladı. Şaşkınlıkla saldırıdan kaçmak için yana atladım. Ancak canavar bana bir an bile bakmadan yanımdan geçip mağaranın derinliklerinde kayboldu. Bir an durduktan sonra ustam konuştu.
"Evlat hemen yanındaki oyuğa gir"
Bir an bile sorgulamadan oyuğa saklandım. Bir süre sonra konuşma sesleri duyulmaya başladı.
"Nereye gitti o lanet"'
"Mağaraya girdi."
Daha gür bir ses konuştu.
"Çıkarın o zaman ordan onu işe yaramaz herifler."
Ama çok tanıdık geliyordu bu ses. Duymam bile içimde bir sinir oluşmasına yetmişti.
Bir vısttttt sesi duydum. Büyük ihtimalle rüzgarın sesiydi. Ne yani uçuyor muydular. Eğer uçabiliyorlarsa son derce güçlü olduklarına şüphe yoktu.Adamlar mağaranın girişine gürültülü bir şekilde indi.
3 kişi olduklarını konuşmalarından anlayabilmiştim.
Birinin sesi çok tanıdık gelmişti. O sesi her konuştuğunda içimde sinirli bir kıpırtı oluşuyordu.
Tam kafamı uzatıp adama bakacakken.
Haraket edemez hale geldim.
Darksender konuştu.
"Aptal zaten seni zor gizliyorum. Ortaya çıkarsan kesin farkedileceksin."
"Onun kim olduğunu bilmeliyim." diye cevapladım.
"Onun kim olduğunu sana söyleyebilirm ama sakinliğini korumak zorundasın. Auran yayılırsa nerde olduğumuz anlaşılır."
Kafamı salladım.
Darksender bir off çekti ve sorumu cevapladı.
"O kişi o gün seni şehirde öldüren adam."
Gözlerim açıldı ve bir an kendimi kontrol edemedim. Bir karıncaymış gibi beni öldüren adam tam yanımdaydı.
Ama auram Darksender tarafından bastırıldı.
"Hey hey. O aura da neydi." Diye bağırdı adamlardan biri. Beni farketmişti. Avuçlarımı sıktım. Kendimi sakin olmaya zorladım.
Auramı farkeden adam hemen liderine haber verdi.
"Lider Ling,lider Ling içeri giren canavarın dışında başka bir kaynak enrjisi daha hissettim. Ancak birden kesildi."
Beni öldüren adam yani Ling bağırdı.
"Banane seni aptal, sana canavarı öldürüp getirmeni istedim. Bu sikik ormanda bulabildiğimiz tek kaynak canavarı bu. Bunuda kaybersek Klan lideri beni Öldürür."
Adam bunları duyunca hemen öbür adamıda alarak içeri girdi. Büyük ihtimalle bir teknik kullanıyorlardı çünkü çok hızlı bir şekilde ilerliyorlardı.
"Ölecekler" dedi Darksender
"Neden"
"Burası bir Kongudo yuvası. En güçsüzleri bile kök aleminin sonlarındadır."
"........"
"Deminden beridir bana meditasyon yaptırdığın mağarada böyle bir canavar mı vardı."
"Üzgünüm farketmemişim. Ama canavar galiba uyuduğu için bizi farketmedi. İyiki çok derine gitmedik. Neyse, sorun yok.hala hayattayız...."
"Sen gördüğüm en kötü Ustasın...."
Darksander Cevap vermedi.
Tekrar adamların girdiği mağaranın karanlığına baktım.
Ölüme koşmak diye buna denirdi galiba.
Bir süre sonra çıkan 3 çığlık gerçektende öldüklerinin kanıtıydı kanıtıydı. İlk içeriye koşan canavardan 2 side adamlardan geliyordu.
Canavar'ın yuvasına giren hiçbirşeyi affetmediği belliydi. Çığlıkları duyan Ling korkuyla adamlarını hiç umursamadan mağaranın girişinden depar atarak kaçtı.o kadar korkmuştu ki Koşarken topukları götüne değiyordu.
Ancak içeri giren iki adamdan onlarca kat hızlıydı. Buda ne kadar güçlü olduğunun tekrar kanıtıydı.
Bende bir anca mağaradan çıkmalıydım. Hemen gizlendiğim yerden çıkıp. Girişe koşmaya başladım.
Tam vardığımda Darksander konuştu.
"Geliyor."
"Kim"
"Kongudo"
"Auramı gizlediğini söylemiştin."
"Auranı zaten gizliyorum. Ama o kokuna geliyor.
Seni hissedemese bile kokunu alabiliyor"
Ne yapacağım hakkında Tereddüt ettim.
Beklediğimi gören Darksander tek bir şey söyledi.
"Koş"
Bir yandan koşarken bir yandanda ustama ve bir yandanda bu ormana küfür ediyordum. Daha geleli bir gün bile olmamıştı. Ancak başıma gelenler en şanssız insanın bile başına gelmiyecek kadar saçmaydı. Koşuyordum. Hemde durmadan.
"Hemen sola doğru git orada bir şelale var." Dedi
Darksander. Dediğini yaptım bu mağaray girmeden hemen önce gördüğüm şelaleydi.
Canavarın sesinden yaklaştığı anlaşılabiliyordu. Korkuyla hiç göle girmeden şelaleden atladım.
Ustam bağırdı."seni aptal neden atladın. Kongudo bir ateş tipi canavardır bu yüzden suya giremez. Göle girip gitmesini beklesende olurdu."
Düşerken Sesli bir şekilde bağırıyordum. Atladığım şelale bir insanı düştüğü anda öldürebilecek kadar yüksekti.
Darksander'a bağırdım.
"Baştan söyleyebilirdin."
"Bir anda atladın."
"Sen gerçektende çok kötü bir ustasın." Diyerek gözlerimi yumdum. Düşmeme 50 metre kadar kala
"Sen sanki dünyanın en iyi çırağısın" diye mırıldanan Ustamın yani Darksander'ın bedenimi ele geçirip son enerjisine kadar korumaya çalıştığını hissedebiliyordum.
Ve suya çakıldım. Ne kadar korunsamda darbenin şiddetiyle gözümlerim karardı ve bayıldım...Daha önce yazmışım yayınlamamışım okursunuz işte :D
Dediğim gibi 10-15 gün sonra asıl tekrar bölümleri düzenli olarak atmaya başlayacağım. Bunu sadece öylesine yayınladım. Ama bakarsınız yarın bida atarım. Sınavlarım var bu hafta bu yüzden kusura bakmayın. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gardiyan
FantasySadece bir çocuktum. Çok bir şey istemiyordum sıradan bir element kontrol edebilsem bana yeterde artardı bile. Bana bunun bile neredeyse imkansız olduğunu söylediler. İnanmadım iyi ki de inanmamışım çünkü şimdi yanlış düşündüklerini görebiliyorum...