O anki reflekslerimle elimi uzatıp bir şeyleri tutmaya çalıştım. Ve şaşırtıcı kı bunu başardım yumuşacık ve tüylüydü. Kafamı kaldırdım. Yetişkin anka upuzun geniş kanadının tekini açmış tutunmamız için sarkıtmıştı. Derin bir iç çektim ve sırtımdaki ani tutunuşla kaymış olan ankanın tekrar omzuma çıkmasını bekledim. Ardından ankanın kanadını biraz daha sıktırarak bizi yukarı çekmesini istedim.
Anka kanadını çekip bizi geriye fırlatmıştı.
Of be amma ucuz kurtulmuştuk. Tutunmaktan yara olmuş ve kanayan ellerimi üstüme sildim. Kafamı kaldırdığımda yavru ve yetişkin anka kanatlarını birbirlerine sarmıştı. İkiside birden bana dönüp bir süre öylece baktılar sonra ikiside önümde eğildi. Şaşırmıştım.
"Sizin onurlu olmanız ve başkalarına boyun eğmemeniz gerekmiyor mu?"diye mırıldandım
"Evet. Ancak asıl onur çocuğumu kurtaran birinin önünde eğilmek değil midir"
Bu sonderece güzel bir sesti ne bir erkeğe ne bir kadına aitti tınısı bile eşsizdi.
"Oha, sen konuşabiliyor musun."diye bağırdım.
"Kikikikikki evet aslında konuşabiliyorum. Ama konuşabilen türlerimiz azıcık kalmış sayımızda bile nadirdir. Hatta neredeyse 2-3 kişi dışında konuştuğumuzu gören olmadı. Kendini şanslı say"
"Pe-peki başta neden konuşmadın."
Tekrar güldü.
"Bizim gibi konuşabilen ankaların gözyaşları o kadar nadir ve etkilidir ki. Bazıları yeteri kadar toplandığında ölüyü bile diriltebildiğini söyler ama bu imkansız. öyle bir şeyi biz bile başaramayız. Aslında seninde gözyaşının iyileştirici özelliğine yarıkta bizzat tanık olduğunu düşünüyorum."
"Sen bunu nerden biliyorsun?"
"Kikikkiiikiki Ankaların gözyaşları gözlerinden çıkar bu durumda gözleride son derece iyi olmalı değil mi?"
Bir süre durakladıktan sonra yavru ankayı işaret edip "Bide o söyledi tabi. Neyse istersen artık gidebilirsin seni tutmayacağım şartımı yerine getirdin sonuçta."
"Peki söyleyeceklerini yayacağımdan korkmuyor musun?"
Kafasını iki yana şiddetle salladı.
"Hayır. Senin böyle birşey yapmayacağına güveniyorum son derece temiz kalpli birine benziyorsun."
Bir süre durakladıktan sonra ekledi.
"Ama yaparsanda seni öldürürüm ve bana karşılık verebileceğini hiç sanmıyorum haksız mıyım evlat?"
Kafamı öne eğdim.
"Evet"dedim ve buradan çıkmak için çıkışa doğru yöneldim. Birden"Dur"dedi
Arkamı tekrar döndüm. Kocaman kanatlarıyla bana bir şişe fırlattı. Simsiyahtı bu yüzden içinde ne olduğu gözükmüyordu.
Ben sormadan kendi söyledi.
"İçinde gözyaşlarım var acil bir durum için saklamıştım. İyiliğinin karşılığında sana veriyorum."
"M-mmm peki şişeyi nerden buldun."
"Benimde arkadaşlarım var. Sana daha önce konuştuğumuzu bilen 2-3 kişi olduğunu söylediğimi hatırlıyorum. Neyse evlat artık gidebilirsin."
Kafamı salladım ve ankanın önünde eğilip çıkışa doğru yürümeye başladım. Ama birden aklıma bir soru geldi.
"Son bir soru sorabilir miyim?"diye sordum.
"Şeyy evet, elbette"
"Bir cinsiyetin var mı? Sesinin tonundan ayırt edemedimde."
Güldü
"Hayır evlat biz ankalar bir cinsiyete sahip değiliz. Ne de olsa ateşten oluşuruz ateşin bir cinsiyeti olmadığına göre bizimde bir cinsiyetimiz yok"
Kafa salladım.
"Peki bir soru daha?"
"İki soru olacak."
Mahcuplukla omuz silktim.
İçini çekti" Pekala sor ama bu son olsun."
Ve sorumu sordum.
"Eeee madem bir cinsiyetin yok"
Yavru ankaları gösterdim.
"Onlar nasıl oldu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gardiyan
FantasySadece bir çocuktum. Çok bir şey istemiyordum sıradan bir element kontrol edebilsem bana yeterde artardı bile. Bana bunun bile neredeyse imkansız olduğunu söylediler. İnanmadım iyi ki de inanmamışım çünkü şimdi yanlış düşündüklerini görebiliyorum...