Arayış \ Bölüm 1

45 3 2
                                    

 Multimedia Aybike :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 Multimedia Aybike :)

Genç kız oturduğu koltuktan kalkıp pencerenin önüne geldi. Hayat sanki içinde fırtınalar esen sadece oymuş gibi devam ediyordu. Oysa herkesin bir fırtınası yok muydu? Herkesin bir     kaybedişi,arayışı,kayboluşu yok muydu? Vardı. Sadece onlar her şey yolundaymış gibi hayatlarına devam ederken kendisi hayatının ortasına bomba gibi düşen, içinde fırtınalar esmesini sağlayan kişiyi arıyordu. Hiçbir sonuca varamayacağını bile bile onu arıyordu ve bulduğunda onu nasıl tanıyacağını bile bilmiyordu. Tek bildiği mavi gözlerdi ve bu lanet şehirde çok fazla mavi gözlü vardı. Belki de onu bulmuştu ama tanıyamamış, kaybetmişti. Böyle olmamasını diledi genç kız. Eğer böyle olursa hayatının bundan sonrası ölümden beter olurdu. Kendini, arayıcısını bulacağına öyle bir inandırmıştı ki...  Hatta inandırmakla kalmamış kalbinin gizli kuytularında saklanmış olan umudu gün yüzüne çıkarmıştı. Aslı için onu bulmalıydı. Kendisi için o lanet herifi bulmalıydı! Bulmalıydı ama nasıl? 

''Aybike! Gerçekten biraz eğlenmelisin. Erken yaşta yaşlanıp çirkin bir şey olacaksın haberin olsun. Sadece bir adam tamam mı? Fazla önemsiyorsun ve bu hepimizi geriyor.'' Ne yani fazla mı önemsiyordum. Tanrı aşkına bu kız olayın ciddiyetinin farkında değil miydi? 

'' Ya ya evet. Ben onu bulmadan bir bakmışsın ölmekten beter olmuşsun. Yıllarca saklandık. Kendimize küçük, sıcacık bir hayat kurduk ama bu kadarı yeterli. Artık gerçeğe dönmeliyiz anladın mı? Yoksa keşke ile başlayan cümlelerle başlar keş olur çıkarsın. Hatta bence ne yapalım biliyor musun? Eskisi gibi olalım. Dövüşelim.''

''Delirmişsin sen! Onlardan bu kadar korkma. Şu saçma telaşın yüzünden yerimizi bulacaklar ve işte o zaman telaş yapmaya vakit bile bulamayacağız.'' Göz devirmekle yetindim. Sonuçta bir gün neden bu kadar fazla önemsediğimi anlayacaktı. 

''Son olacak bu. Son kez eğleniyoruz ve bitiyor anladın mı? Son kez Aslı.'' Sadece kafasını salladı ve odamdan çıktı. Ne kadar karşı çıksa da bir yerde benim de haklı olduğumu biliyordu. Bildiğini biliyordum. Üstüme siyah deri tayt ile siyah atlet giydim. Tabii ki yine ve yine bara gidecektik. Tabii ki yine benden beklenmeyecek şekilde içecek ve sarhoş olacaktım. Sabah katlanılmaz bir baş ağrısıyla uyanıyor olsam da içki rahatlatıyor ve gevşetiyordu. Bunu seviyordum. Son olarak siyah saçlarımı tarayıp gözüme kalın siyah göz kalemi çektim. Fazla makyaj yapmam diyemem ama öyle çok abartan bir insan da değilim. Telefonumu taytın arka cebine koyup odadan çıktım. Aslı ve Kerem yine beni şaşırtmamış aynı giyinmişlerdi. Tanrım! Gerçekten sevgili olduklarını bu kadar belli etmeseler olmaz mıydı? Sevgilisizlik sendromu var bende arkadaşlar bu kadar belli etmeyin sevgili olduğunuzu. 

''Sizi çifte kumrular! Bazen bana inat aynı giyiniyorsunuz diye düşünüyorum.''

''Saçma kıskançlıklarını bırakmalısın artık Aybike.'' Eğer gözlerinde o muzip parıltıları görmeseydim alınabilirdim. Ya da alınmazdım. Bilemiyorum. 

''Başlamayın yine. Sizin yüzünüzden hep geç kalıyoruz.'' Aslı'nın sesiyle Kerem'e ölümcül bakışlar atmayı bırakıp siyah konverslerimi giydim ve evden çıktım. Bu evi herkesten kaçtığımız zamanlarda Aslı'yla birlikte tutmuştuk ve sonra Kerem hayatımıza girmişti. Aslı'ya aşk, bana kardeş olmuştu. İkisi ilişkilerini gözüme sokmadıkları zamanda gayet sevimliydi benim için. Ki böyle zamanlar çok azdır. 

''Söyleyin hadi yine hangi bara gidiyoruz?''

''Ay Aybike yeni bir bar açılmış var ya görmen lazım. Ama tam bar gibi değil. Yani.. Daha masumane bir yer.''

''Desene sevişemiceksiniz.'' dedim alayla. Tabi bunu dememle Aslı'nın çirkefleşmesi bir oldu. Kerem çaktırmadan kıkır kıkır gülüyordu ve onunda Aslı'dan nasibini alacağı belliydi. 

''Biz bir kere sevişmiyoruz!''

''Her gece sizi dinlemekten bıktım.'' 

''Dinleme kızım sende. Gel Aslı'm buraya.'' Kerem bunu derken ne düşünüyordu bilmiyorum ama Aslı'nın ona tekme atması içimin yağlarını eritmişti.

''Ha sevişiyorsunuz yani.''

''Hayır.'' Aslı. 

''Evet.'' Tabii ki pişmiş kelle gibi sırıtan Kerem ikinci bir tekmeyi hak ediyordu ama Aslı ona ikinci kez kıyamazdı. Lanet olasıca aşıklar. 

''Ne uyumsuzsunuz siz öyle.'' Gözlerini devirerek gelen taksiye binerlerken gözüme sokağın başında olan karaltı takıldı. Karanlığın saklayamadığı mavi  gözler. Gözlerimi kapatıp başımı salladıktan sonra tekrar aynı yere baktım. Hiçbir şey yoktu. Zihnen yorulmuştum ve büyük ihtimalle halüsinasyondu. Kerem ve Aslı'nın arkasından bende taksiye bindim ve taksi hareket etmeye başladı. Yol boyunca konuşmadık. İçime birden sıkıntı düşmüştü ve Aslı'yla Kerem'i ikna edip geri dönmek istiyordum. Kötü bir şey olacaktı. Ne zaman böyle hissetsem bir şey oluyordu. Şuanda kötü bir şeyi bünyem kaldıramazdı. Onu ararken kötü bir şey olmamalıydı. 

***

''Sence de biraz hızlı gitmiyor musun Aybike?''

''Ben her zaman hızlı giderim Gökhan.'' Şuan da her yer iki taneydi ve bu çok komikti! Bu saçma şeyin komik olduğunu düşünmemde komikti ve her şeyi komik bulmamda komikti. Yine bir gülme krizine girerken Gökhan sabırla başımda bekliyordu. 

''Git ve eğlen Gökhaaan. Diğerlerinin yaptığı gibi.''

''Gidip eğlenmek güzel bir fikir ama senin gibi bir sarhoşu tek başına bırakmak aptalca.'' İstemsizce kıkırdadım. Gerçekten her şeye gülmek pek bana göre değil ama Gökhan'ın karşımda gözlerini kırpması bile komik geliyordu. O sırada sarhoş olmadan 1-2 saat önce gördüğüm karaltıyı yine gördüm. Bu sefer de sarhoşum o yüzden diyebilirdim ama karşımdaki adam mavi gözlerini kırpmadan bana bakarken gerçek olduğunu bu sarhoş halimle bile anlamıştım.

Arayış Ve Kayboluş | Paralel EvrenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin