''Nerede lan o?! Ne yaptın Aybike'ye?!'' Bahir hızlı ve sert adımlarla Bora'nın yanına geldiğinde Bora gözlerini sımsıkı yumdu. Böylesine bir şey olmasını beklemiyordu. Bahir'e söyleyecek bir bahanesi yoktu.
''Bahir... O... O, boyut değiştirdi.''
''Ne demek boyut değiştirdi lan?!''
''Bahir, bak gerçekten üzgünüm. Bilmiyordum böyle bir şey olabileceğini. Sadece... Sadece göz göze geldik yemin ederim. Bir şey yapmadım.'' Bahir derin bir nefes aldı.
''Bora. Böyle bir şey yapmayacağını biliyorum. Ama... Lanet olsun Bora! Olan oldu ve şuan o yok! Bana. Kadınımın. Ruhunu. Geri. Vereceksin!'' Bora sinirle gözlerini yumdu.
''Bana sesini yükseltme! Elimden geleni yapıyorum geri gelebilmesi için.''
''Elinden geleni istemiyorum. Elinden gelenin fazlasını istiyorum!'' Tanıdık gelen bu sözler karşısında güldü Bora.
''Sana da fazla tanıdık gelmiyor mu bu sözler?'' Kaşlarını çattı Bahir. Sonra anılar yavaşça süzüldü aklına.
''Elinden geleni istemiyorum. Elinden gelenin fazlasını istiyorum!''
''Yapacağım Bora. Onu kurtarmak için her şeyi yapacağım.'' Çaresizlikle gözlerini yumdu Bora. Hayatı ellerinden kayıyordu. Bir şey yapamıyordu. Üstelik buna sebep olan adama bağlıydı yine her şey.
''Eğer ona bir şey olursa Bahir... Eğer o ölürse yahut ölümden beter hale gelirse... Senin canını alırım. Yaparım bunu!'' Son kez Bahir'in gözlerine baktı ve omzuna çarparak geçti gitti yanından. Bahir giden adamın ardından baktı. Ona bir şey olmamasını kendi de istiyordu fakat elden ne gelir? Olacak olanın önüne nasıl geçilir? Hiçbir fikri yoktu. Üstelik olacak olanın önüne geçemediği taktirde kendi canının zarar görecek olması... Buna izin veremezdi Bahir.
''Senin hayatına karşılık benim canım ha?'' Bora kaşlarını çattı.
''Saçmalama.''
''Söylesene Bora. Bilerek mi boyut değiştirttin Aybike'ye?''
''Öyle bir şey yapmayacağımı biliyorsun Bahir. İntikamımı adil yollarla alırım ben. Böyle aşağılıkça bir şey yapmam.'' Olduğu yerde dizlerinin üstüne çöktü Bahir.
''Bora sen yapmadıysan kim yaptı? Geçmişe dair bir şey hatırlamayan bir kız nasıl boyut değiştirsin?''
''Bilmiyorum Bahir!''
''Bora... O boyutta fazla kalamaz. Yoksa... Yoksa ölür Bora! Üstelik o nasıl geri döneceğini bilmiyor! Yalvarırım Aybike'yi geri getir. Bana canımı geri ver Bora!''
''Belki kendisi gitmiştir,'' diye sessizce mırıldandı Bora. Fakat bu sessiz mırıldanışı Bahir duymuştu.
''Kendisi nasıl gitsin? Hiçbir şeyi bilmiyor, hatırlamıyor ki...''
''Farkında olmadan boyut kapılarını aralamıştır, şuan hatırlayamadığı bir anda olsa bile hatırlayacak ve bu boyuta dönecektir.''
''Ya öyle değilse?''
''Aksini düşünmek istemiyorum Bahir. Sende düşünme. Eğer boyut kapılarını kendisi aralamış ise dönüş için yine aralar.''
''Öyle olmasını umuyor Bora. Öyle olmasını umuyorum...'' Sakince tebessüm etti Bora. Bir zamanlar kendisinin döktüğü ecel terlerini şimdi Bahir döküyordu. Ve itiraf etmek gerekirse bundan haz duyuyordu. Küçük, tatlı Aybike... Farkında bile olmadan Bora'nın Bahir'den intikam almasına yardım etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arayış Ve Kayboluş | Paralel Evren
Fantasía◇ İnsan ait olduğu yerden kopunca anılarını da, hislerini de unutabiliyormuş. Böyle bir şeyin mümkün olmadığını düşünsemde, aslında tüm olayın bir şeyleri unutmaktan ibaret olduğunu yaşayarak öğrenmiştim. Ve yine hiçbir anın unutulmaması gerektiğin...