26.Bölüm

17.7K 841 48
                                    

Bukre yaşanan olaylar ve hamileliği nedeniyle doktorluğa bir süreliğine ara vermeye karar vermişti. Egemen'in ona verdiği hisseler sebebiyle imza ya da toplantı durumları hariç evde duracaktı. Taburcu olup eve geldikten sonra Egemen ona hiç iş yaptırmamıştı. Genç kadın yaşadığı olayların acı ve dehşetini sindirmeye çalışırken hamileliğini de korumaya çalışıyordu.

Genç adam elinde patlamış mısırlarla salona girdiğinde Bukre battaniyenin altında uzaklara dalmış bir şekilde uzanıyordu. Karısının bu haline üzülüyordu. Kim bilir nasıl acılara göğüs germek zorunda kalmıştı şimdiye kadar? Onu bazen küçük bir kız çocuğu olarak görüyor ve bağrına basmak istiyordu. Şimdi ne düşündüğünü deli gibi merak ediyordu. Kafasının içinde muhtemel yaşanan o gürültülü düşüncelere bir son vermek adına karısına uzanmıştı. Bukre irkilerek Egemen'e dönüp derin bir nefes vermişti. Hastaneden çıktığı andan itibaren kendini güvende hissetmiyor ve sanki her an babası gelip onlara tekrar zarar verecekmiş gibi hissediyordu.

- Film izleyelim mi ?

Genç adam sorular ve tatlı nasihatler vererek karısını iyice bunaltmak istememişti. Elinden gelen ona konforlu alanlar sunmak ve yaşanılanlardan kafasını bir nebze de olsa uzaklaştırabilme düşüncesiydi.

- Olur.

Bukre koltukta biraz daha geriye giderek kocasına alan açmış ve patlamış mısırları sehpaya koymuştu.

-Biraz sarılabilir miyiz?

Egemen sıcak bir gülümsemeyle karısının göğsüne uzanmıştı. Onun için dünyanın en huzurlu yeri bu kadının kollarının arasıydı. Bukre kocasının gür saçlarının kokusunu derin derin içine çekip gözlerini huzurla kapatmıştı. Olabildiği kadar Yekta'yla aynı ortama girmeyecek ve düzenini koruyacaktı. Egemen'e yalan bir hayat kurmuştu ama ona asla ihanet etmeyecekti.

- İyi ki yol arkadaşım sensin Egemen. İyi ki sırtımı yasladığım dağ sensin.

Egemen gözleri kapalı bir şekilde tebessüm etmiş ve karısına iyice sokulmuştu.

-Seni çok seviyorum.

Bukre sessiz kalmıştı. İçinde fırtınalar esiyordu. Egemen çocuğun babasının o olmadığını öğrense yine onu sever miydi? Yaşadığı vicdan azabı onu gün gün öldürüyordu. Daha fazla hayat arkadaşını aptal yerine koymak istemiyordu.

- Egemen..

Genç kadın duraksamıştı. Böyle bir şey nasıl söylenirdi? Gözlerinin içine baka baka yalan söyledim ve sana sahte bir hayat sundum mu diyecekti? Bu adamın gururunu hiçe saydığını, gözünün önünde hiçbir şey olmamış gibi Yekta'yla el sıkıştığını nasıl anlatacaktı? Yekta'nın yüzüne hiçbir şey bilmeden, tüm samimiyetiyle yaklaştığı için kendinden nefret eder miydi? Belki de valizini toplayıp bir sabah habersiz gitmeliydi bu evden. Belki de kocası aptal yerine konmuş hissetmek yerine, terk edilmenin acısıyla daha rahat baş edebilirdi.

Genç adam gözlerini açarak karısına bakmıştı. Bukre gözlerini tavana dikmiş derin derin düşünüyordu. Ama en nihayetinde, onu senelerce karşılıksız seven bu adama bir kez olsun dürüst olmaya karar vermişti.

- Benim seninle bir şey konuşmam lazım.

Egemen yattığı yerden doğrulmuş ve karısına merakla bakmıştı. Yüz ifadesinden bile konuşmaya zorlandığı çok belliydi. Genç kadın dolan gözlerini umursamadan, bir anda "Başından beri sana yalan söyledim." demişti.

- Ben senin düşündüğün gibi tertemiz ve masum bir kadın değilim.

Egemen afallamıştı. Karısı ona şaka mı yapıyor diye düşünmüştü.

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin