Kahramanım benden korkuyor. Her baba kızının kahramanıdır , ama benim ki düşmanım.
Sana sevgi ile bakması gereken gözler şuan korku ıle bakıyor.
"Ne ironi ama''.
Sana sevgi ile sarılması gereken kollar, sana güven vermesi geren kanat germesi gereken o kollar korku ile titriyor. Hemde kendisi yüzünden. Hemde kızını diğer kızından korumak için. Ama bunu yapan da o kolların sahibi ya.
Bak buda başka bir ironi.
Getirdiğim çiçekler yemek masasının tam ortasında yerini aldı.
Benim için ne büyük bir onur ama!
Çok duygulandım bak, şımdi ağlayacağım.
"-ne kadar değişik çiçek bunlar böyle." diye soran sevgili kardeşimin sesiyle ona dönüp baktım.
Bir saniye o adam babam değil ki onun kızı da kardeşim olsun degil mi ama?
Kendimden özür diliyorum.
"-evet öyledir! Adı ağlayan gelin çiçeği"
"-aaa neden öyle demişler başı aşagı baktığı için mi?"
Çok zekisin sen ya ! Maşallah sana.
Neyse!
"-kısmen öyle de denilebilir. Anlamı isyan ve istenmeyen bir evlilik demek . Rahmetli annem çok severdi bu çiçekleri."
Keskin ve öldürücü bakışlarımı karşımdaki iğrenç kadına çevirip ,
Yapmacık bir gülüşle
"- sizin ne sevdiğinizi bilemedim. Bende bunları aldım. " desem de inanma sen çiçeğin anlamına dikkat et yeter.
Zaten gerilmiş olan ikili sözlerimden sonra daha fazla gerilmelerini zevkle seyrettim.
Ellerindeki çatalları tabaklarının kenerına koyup başları önlerinde bir süre durdular.
Hıç birşey anlamayan saf kardeşimde bir onlara bir bana bakıp duruyordu.
Ee yemeklerinide zehir edip ağızlarından burunlarından getirdiğime göre artık kalkabilirim.
Benim yıllarca zehir olmuş olan bir tabak çorbama saysınlar. Onlar burda farkli yemekler yiyip gülerken bizim çektiğimiz acıların yanında hiç sayılır bence.
"-Neden sustunuz? Yanlış birşey mi dedim? " tabiki de yanlış hiç birşey söylemedim. Kardeşcağızım henüz birşey anlamasın diye sordum üstünüze alınmayın.
"-hayır kızım, başın sağolsun" ulan birde pişkin pişkin başın sağolsun diyor be. Birde kızım demez mi. Yumruklarımı sıkıp sakinleşmeye çalıştım.
Sadece başımla belli belirsiz onaylar şekilde salladım.
Anlaşılan daha zehirlenmemişsiniz siz. Sorun değil.
"-olacak en kısa sürede" diyerek göz ucuyla, keskin bir bakış ile kızlarını işaret ettim.
İkiside korku ile kızlarına bakınca hafif sırıtarak önümdeki etten bir parça daha attım ağzıma.
"-Neyse geç oldu. Ben kalksam iyi olacak. Size iyi akşamlar efendim"
Masadan yavaşça kalkıp hepsine teker teker göz gezdirdim. Sevgili kardeşime göz kırpım,
"-okulda görüşürüz" diyerek evden ayrıldım. Kapıdan çıkar çıkmaz derin bir nefes aldım.
İntikam hırsıyla üstlerine atlamamak için zor tuttum kendimi. Ama ilk o kadını yok edeceģim sonra da o adam acıların en büyüğünü vereceğim ki rahatlayabileyim.
Siz daha durun, size yaşarken nasıl ölünür onu öğreteceğim.
Sadece sabır.
**********************
Uzun süredir dans etmemenin verdiği hamlığı üstümden atmak için stüdyoya geldim.
Sanırım fazla hamlaşmışım çünkü bu ikinci düşüşüm.
Annem için bir kez daha ayağa kalkıp baştan aldım.
Parmak uçlarımda yavaşça yükselip, aynı zamanda kollarımı iki yana açtım. Başımın üstünde birleştirip kendi etrafımda bir tur döndüm.
Yavaşça sağıma doğru uzanıp bir bacağımıda havaya kaldırdım ve ileri doğru uzandım.Sanki uzanırsam anneme tutanabilirmişim gibi...
************
Beş saattir çalışmanın verdiği yorgunlukla kendimi en sonunda yere bıraktım. Terlemiş ve susamıştımda zaten. Havlu ile kurulanıp biraz nefesimin düzene girmesini bekledim. Daha iyi hissedince iki yudum su içtim.
Şimdi daha iyiyim.
Birden duyduğum alkış sesi ile irkilip sesin geldiği yöne döndüm.
"-oooo tebrik ederim hanımefendi harikaydınız."
Hatice ye gülümseyerek "-teşekkür ederim hanım efendi" Diyerek oyununa karşılık verdim.
"-aferim, aferim çalış" diyerek laf edince gözlerimi devirerek suyumdan biraz daha içtim.
"-iyi ki geldin" dedim ona bakmadan. Ama Hatice'nin bana dikkatli bir şekilde baktığını biliyorum.
Gözlerimi kapatım başımı yukarı kaldırıp arkamdaki aynaya yaslandım.
"-o eve gittim. Hiç birşeyden haberi olmayan bir kardeşim vardı. Ona sevgiyle bakan ama ben geldikten sonra o bakışlar endişeye dönüşen annesi vardı. Zamanında beni terk eden, hiç sevmeyen, bırak sarılmayı kızım bile demeyen ama ona gelince endişe korku sevgisi olan bir de babası vardı."
"-Benim neyim var Hatice?"
"-senin neyin mi var ?" Görmesemde sesindeki tondan kızgın olduğunu anlamıştım. Kızmıştı. Ama gerçekten bilmiyordum ki.
Benim gerçekten neyim vardı?
"- seni bir kardeş gibi seven ben varım. Annenin yerini alamaz ama yine onun gibi seven bir sultanın var. Bir de senin için canını bile verebilcek Mert'in var."
"- biliyorum ve bunlar için size çok minnetarım. Bende seni kardeşim gibi seviyorum. Sultanı annem gibi seviyorum. "
"- peki ya Mert?"
"-onu da, onun için canımı verecek kadar seviyorum"
"-ama ben canını istemiyorum" diyen sesle gözlerimi açıp başımı kaldırıp sesin geldiği yöne baktım.
Mert gözlerimin içine bakarak
"-ben, aşkını ve kalbini istiyorum desem?"
Bir süre gözlerinin içine baktım.
"-onlarda senin olsun" dedim.
"-ama?"
"-ama şimdi değil, herşey bitince"
Umarım beğenirsiniz. Oy ve yorumlarınız için şimdiden teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞLATAN DANS
SonstigesHem annesinin intikamı hem de annesinin dans tutkusunu devam ettirebilmek için kendi hayallerinden vazgeçen bir genç kızın hikayesi. -Annem sen rahat uyu, ben senin kaldığın yerden devam edeceğim. Ve senin canını alanlardan da intikamını alacağım. O...