Ali küçük yaşına rağmen büyüyünce ne olacaksın sorusuna hep hafız derdi. Çevresindekilerin alaycı ve küçümseyen bakışlarına rağmen içindeki o samimi pırıltının sönmesine izin vermezdi. Her yaz gittiği Kur'an kursunda,Kur'an-ı en iyi şekilde öğrenmeye çalışır ve her yaz hatim etmek için başladığı kursu hatim edemeden, hayal kırıklığıyla bitirirdi.
Büyüdükçe kirlenen insanlar furyasına Ali de katılmıştı .büyüdükçe sorunları,soruları da büyümüş eski masum pırıltısı eskimiş bir sokak lambası gibi cılız kalmıştı.
Hayat adına edindiği ilk tecrübe ağır bir imtihandan geçiyor olmasıydı. Ortaokul yıllarında yakalandığı psikolojik travmalar onu iyice yalnızlaştırmış, ailesinden uzaklaştırmıştı. Yapayalnız kalmıştı dünya denilen zindanda,kuyudaydı. Elinden tutan, yol gösteren, yardım eden de yoktu üstelik. Gittiği doktorlar teşhis koyamıyor,sadece depresyon ilaçlarıyla uyusturuyorlardı Ali'nin beynini. Karanlık gecelerde sabahı zor eden sessiz çığlıklarla hep kaçmak istiyordu hayattan, insanlardan,gecelerden. Neden hep sabah olmazdı ki! Ne zaman ki sabah ezanı okunuyor işte o zaman yüreği ferahlıyordu uykusuz gecelerinde. Ezan o vakitler kurtarıcısıydı karanlık gecelerden. Oysaki görebilseydi, anlayabilseydi gerçek karanlığını da yırtıp atacaktı. Geceleri uyumayan,gündüzleri ruh gibi gezen Ali sıyrılıyordu bazen hayattan. Sonra boğulmak üzere olan birinin son anda başını yukarı çıkarması gibi nefes alıyor tekrar dalıyordu karanlığa ama ölmüyordu hiçbir zaman, hep boğuluyordu. Bu zamanlarda öğrendiği tek şey Rabbinden başka kimsesi olmadığıydı. Tek sığındığı Yaradandı. Bazen şüpheye düşse de, "neden ben,neden bunlar,henüz çok küçüğüm" diye isyan etse de, inkara kadar sürüklense de o siyah çizgiden geri dönüyor Allah a sığınıyordu. Kendinden,insanlardan,yaşadıklarından Allah'a sığınıyordu. Ali insanlardan bir şey beklememeyi öğrenmişti. Ne kadar çok beklenti içine girerse o kadar hayal kırıklığına uğruyordu ve anlamıştı ki kimse mükemmel değil. Acılarla olgunlaşan yüreğiydi ama aklı hala çocuktu. bu kadar acının içinde bile Allah in huzuruna çıkmıyor,Sadece O'na sığındığı halde huzuruna gitmiyordu. Günaha bulaşmak için büyümek yetiyordu.
Geçici aşklar peşinde harcadığı yıllar ise lise zamanlarına denk geliyordu. hani gençliğin delice aktığı zamanlar. Sol yanına yazılmış günahlarından, çok sonraları pişman olmuştu. Bilinçli değildi Ali, araştırıyordu, okuyordu ama idrak edemiyordu. Namaz kılmıyordu. Okunan ezanları hiç üzerine alınmıyordu, hayat boş bir eğlenceden ibaretti . Bu boşlukta yaşadığı sıkıntılar imtihanlar ise ağır geliyordu nefsine. Üniversite sınavına hazırlanırken kaçıyordu dershaneden, derslerde genelde dinlemiyordu. Aklını toplayipta veremiyordu kendini derslere. Sınava girdiğinde beklentisi de yoktu üstelik. Bir mucize olmuş sınavda derece yapmıştı. Allah yanında olduğunu bir kez daha hatırlatmıştı ona. Ama bunu anlamak için kalp gözünün açık olması gerekirdi.
Psikolojik sorunları düzenlediğinde ise üniversitedeydi Ali. Epey büyümüştü, içindeki yaralı çocuğa rağmen ve hayatındaki sevgi arayışını başka ellerde,tenlerde arıyordu. Zina nedir bilmiyordu örneğin, namahreme ikinci bakış dahi göz zinasıyken haberdar değildi. Savruluyordu yaprak gibi,akıntıya kapılmış gidiyordu. Barlarda sabahladığı oluyordu bazen. İçinde insani bir şeyler pişmanlık duysa da susturuyordu vicdanını. Sorular üşüşüyordu beynine.
-Neden yaratıldım?
-bana sorulsaydı yaratılmak istemezdim,hiç varolmamak isterdim.
-Bana sorulmadığı halde neden hesaba çekiliyorum.
-ben diye biri olmamalıydı.
-bu hayatı ben istemedim, bu etrafımdaki insanlar benim takdirimle yanımda değiller.Sorularına cevap arıyor ama bulamıyordu. Kime gittiyse kime sorduysa tatmin olmadı. Yuvarlanmaya başlamıştı hiçliğe doğru.
Ta ki ölümün yakınlarında bir yerlerde soluduğunu anladığı ana kadar. Ölüm bir tokat atmıştı ona dünyalık yaşadığını haykırışmıştı. Silkelenmişti tüm günahlarından. Arkasına baktığında gördüğü yığınla rezil anıdan geriye elinde pişmanlıkları kalmıştı. Acımıştı kendine. Toparlanayım derken okuduğu bir kitapta tam da sorduğu sorunun cevabını bulmuştu. Yaradan bir kez daha yol göstermişti Ali'ye.
Kitapta direk okuyucuya ithafen:" Seçilmişsin,pekala var olmaya da bilirdin. Yerinde bir başkası da olabilirdi. O zaman kim farkederdi zaten hiç olmayan seni,kim dertlerinirdi yokluğunla. Sen dahi yok olmak isterken seni var eden, ille de sen diyen,sende ısrar eden Rabbin. Varlığı verene varlıkla isyan edilir mi? "
İlle de sen demişti Yaradan Ali'ye, bir başkası olabilecekken yerinde Ali'yi seçmişti. Varlığı verene varlıkla sitem edilir miydi? Değerliydi Yaradan için, bu yetmez miydi hayatta olması için.
Ali bu satırları okuduğunda beyninden vurulmuşa dönmüştü. Gözyaşlarını tutmamıştı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Allah herşeye rağmen,kulunun nankörlüğüne rağmen yol göstermişti yeniden, tutmuştu yüreğinden.
"Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da."(Duha Suresi,3.ayet)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
∞ SONSUZ ∞
Ficción GeneralOnsuz bir aşk Sonsuz olabilir miydi? ★Bir garip Esmayken Mecnun'a dönmek korkutuyor beni. Daha önce hiç çöl görmemiş ben şimdi çöle talibim. Çöldeki size talibim... ★Çölümü vahaya çeviren efsunlu güzel. Ben şimdi gelişinin şerefine hangi yıldızı ta...