Kurtar Beni

47 8 11
                                    

(Telefon konuşması)

...

-Sude'cim bak anlamak istemiyorsun . Karşı apartmana taşındılar. Annem de nezaketen onları yemeğe davet etti. 

-Senin kadar nankör birini daha tanımadım Ayça ! Benim hoşlandığım çocuğa göz koymuştun değil mi? Bir de bana dersin maymun iştahlı diye , sen ki benim sevgilim olacak oğlanı ayarttın ve bir de üzerine yemeğe davet etmişsin.Gelmişken seni de isteselerdi .

-Sude sana açıklamasını yaptım , gerçekten gel bak istersen bugün karşı apartmana.Bu kadar abartılacak bir şey yok. Ben kimsenin sevgilisine falan göz koymadım.

-Bana bunu kanıtla o zaman Ayça.

-İyice Amerikan filmlerine bağladın Sude . Ne yapayım çocuğun parmak izini mi alayım ? İnanmazsan inanma !

-...

-Sude , Sude . Orada mısın?

Kapatmış.Bir yerde ona da hak veriyorum .Ama bana bu kadar sert çıkışması hiç hoş değildi. Zaten hayatımda da öyle çok bir yeri yok. O olmadan da devam edebilirim. Her zamanki klasik ve bir o kadar da sıkıcı bir günün başlangıcının ardından hem biraz gezmek hem de yeni açılan kitap evini incelemek için dışarı çıktım.Hava dünün aksine bugün biraz daha kapalı ve serindi. Belli ki yağmur yağacaktı ,  ve ben yağmurdan sonraki ıslak toprak havasını çok severim. Yeni kitap evi iki sokak aşağıda olmasına rağmen yürürken bir o kadar da canım sıkıldı. Hayret edeceksiniz ki bir an Sude yanımda olsa da saçma sapan konulardan bahsedip beni eğlendirse diye düşündüm. Galiba onun eksikliğini hissediyorum. Kitap evine vardığımda buranın gerçekten çok iyi dekore edildiğini fark ettim. Özellikle kitapların boyutlarına göre dizilmesi güzel bir görüntü oluşturmuştu.Orhan Pamuk'un bir kitabını seçtim ve masanın birine oturup okumaya başladım. Kitabın başlarında sıkılmıştım halbuki Orhan Pamuk en sevdiğim yazardır. Ama sorun yazarda değil , ben yalnızım . Etrafımdan maalesef ki Sude 'den başka kimse yok. Ona haksızlık ettiğimi fark ettim. Ne kadar küçümsesem de onun bana kattığı eğlenceli bir aynı vardı. Karar verdim , kendimi ona affettirmeliydim.Ve bu konuda bana yardım edebilecek tek kişi Emre'ydi.

...

Kitap evinden çıktığım gibi koşarak Kemal Bey'in evine geldim .Kapıyı çalınca Emre çıkar diye bekliyordum ama Kemal  Amca çıktı:

-Aaa , merhaba Ayça'cım.

-Merhaba Kemal Amca , nasılsınız?

-Teşekkürler kızım , gel gir içeri.

-Yok ben gelmeyeyim. Emre Bey'e bakmıştım aslında.

-O şuan işte kızım . Ne oldu ki?

-Onun bir konuda yardımına ihtiyacım vardı da.İş yerinin adresini verebilir misiniz?

-Tabii , dur kızım yazıyorum.

-Teşekkürler...

Kemal Amca'dan da adresi aldıktan sonra otobüse binip direk şirkete vardım.Bir ithalat şirketiydi burası , vardığım gibi danışmadan rica edip ismini anons ettirdim. Beş dakika beklememe rağmen gelmedi. Ben de bekleme salonundaki koltuklardan birine oturdum.On dakika sonra beyimiz teşrif edebildi. 

-Hey  , Emre buradayım.

-Merhaba Ayça , biraz sessiz lütfen.

-Pardon , şey rahatsız ediyorum ama senden bir şey isteyecektim.

-Tabii .

-Sorun tamamiyle senden kaynaklanıyor .İnternete akşam çekildiğimiz fotoğrafları attığın ve Sude de bu fotoğrafları gördüğü için beni sevdiği oğlanı -yani seni- ayartmakla suçluyor.

-Kabak yine benim başıma patladı.Eee ,ne yapacağım peki ben?

-Benimle geleceksin , tabii yolda pasta alırız. Ve Sude'ye her şeyi güzelce anlatacağız.

-Tamam da pasta ne alaka?

-Sude biraz boğazına düşkündür. Onu ikna edebilmek için bazı oyunlar oynamamız şart.

-Peki madem on beş dakika bekle , öğle aram bir saat o sırada hallederiz.

-Tamam , bekliyorum.

O gittikten sonra ofisin içini biraz dolaştım .Aslında çalışmak istediğim yerde böyle bir yerdi. Ama kamuda çalışmak her zaman daha garantilidir öyle değil mi?

On beş dakika sonunda ceketini aldı ve çıktık yola. Otobüse binip bizim mahallenin üst sokağında indik , buradan bir pasta aldık ve Sude'nin evinin yolunu tuttuk. Yol boyunca derslerimden ,sınavlardan bahsetmiş olmam onu sıkmış olacak ki bir ara otobüste başını cama yaslayıp uyudu. Aman hepsi böyle zaten.Sude'nin evine geldiğimizde kapıyı Aysel Abla açtı.

-Ayça !

Bu kadın da aynı kızı gibidir. Alıngan ve bir o kadar da ilginç.

-Aysel Abla biz Sude'yle görüşecektik.

-Geçin içeride.

İçeriğe girdiğimizde evin her yeri mendillerle doluydu. Sude gerçekten depresyona girmişti. Yanına yaklaştım , arkasını döndüğünde burnu ağlamaktan kıpkırmızı olmuş ve sinirli gözlerle bize baktı.

-Evlilik davetiyesi vermeye mi geldiniz yoksa!

Emre söze girdi:

-Sude şimdi lütfen beni sakince dinle!

Tüm olanları uzun uzadıya Sude 'ye anlattık.Zaten Emre'ye her bakışında içi gidiyordu besbelli. Konuşma sona erince Emre saatine baktı ve on beş dakikası olduğu için izin isteyerek kalkmak istedi. Ben de eve gideceğim için elimdeki poşeti aldım ve kapıya yöneldim. Tam kapıdan çıkınca aldığım pastayı vermeyi unuttuğumu fark edip arkama hızlıca döndüm fakat elimdeki poşet arkamda ayakkabılarını giymekte olan Emre'nin üzerine fırladı. Pasta kabın içerisinde olmasına rağmen dağılmış ve Emre'nin kıyafetlerinin üzerine bulaşmıştı.

-Aferin Ayça!

-Ne bağırıyorsun be ? Yanlışlıkla oldu?

-On dakika ka...

Tam o sırada dolu yağmaya başladı. Gerçekten harika , müthiş. Kafama sert sert düşen damlalardan dolayı gözümü açamıyordum.

-Şimdi de ıslanacağım , çok güzel oldu Ayça Hanım.

-Tabi çünkü ben yağdırıyorum ya yağmuru , benim için bir şey yaptın amma da nazlandın ha!

-Hadi koş ya koş.

Normalde böyle yağmurlu havalarda kız ve erkek delicesine ıslanır ve o yağmurda birbirlerine aşık olurlar ama biz annemin ıslanan çamaşırları toplamak için balkona hücum ettiği gibi saçma bir şekilde koşuyorduk. Farklıydık biz , şimdiye kadar yazılmış tüm hikayelerden...

Hayatımı Değiştiren AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin