Sır Perdesi

30 2 3
                                    

 Partiden tam bir gün önce bu gün. Sanki ilk defa insanların içine çıkıyormuş gibiyim . Ödülü kim alacak çok merak ediyorum ve açıkça söylemek gerekirse o ödülü mutlaka ben kazanmalıyım .Yanımda Emre olacak ve her zaman olduğu gibi beni destekleyecek. Umarım ödülü o kazanıp ben onu destekleyecek hale gelmem.Bugün parti düzenlemesi yapılacağı için şirketteki ofis çalışanlarına izin verildi.Ben de bunu fırsata çevirip alışverişe çıkmaya karar verdim ; çünkü yarın üzerime bir kot ceket alıp çıkamam. Annemin baş ucuna bir not bırakıp  evden erken saatte ayrıldım .Hava çok yumuşaktı ve otobüste sıkış tepiş gitmektense yürümeyi tercih ettim .Yolda bayağı bir düşündüm acaba Ulaş'ın üzerine çok mu gidiyorum? Sanırım onların arasında bir şeyler olduğu hakkında biraz abarttım .Sonuçta her ikisi de yetişkin birer insan ve aralarında problem varsa bunu çözebilirler. Her neyse yoruldum ve belediyenin sanki saray yapmış gibi ballandıra ballandıra anlattığı çay bahçesinin oraya geldim .Oturdum ve bir çay söyleyip Emre'yi aradım .Uzun süre telefon çaldı tam kapanacakken telefonu açtı.

-Selam Emre , nasılsın?

-İyiyim Ayça sen nasılsın?

-Ben de iyi , bak ne diyeceğim ben yeni yapılan çay bahçesinin oradayım aslında yarın için kıyafet bakacağım.Sen de gelsene belki senin için de bir şeyler alırız.

-Çok isterdim Ayça ama şu an gerçekten çok meşgulüm.

-Neredesin sen?

-Şey... Postaneden göndermem gereken birkaç şey var da.

Sesi garipti. Daha fazla meşgul etmek istemedim , telefonu kapatacakken;

-"Emre hadi artık!" Ya Ayça ben seni sonra arasam olur mu?

-Tamam , sonra görüşelim.

Yanındaki kız yine bahsettiği arkadaşı sanırım ve çok meşgul. Peki ben de artık kıyafet seçmeye başlayabilirim.

(Emre'nin Ağzından)

-Selin af edersin bir arkadaşım .

-Sorun değil Ayça olduğunu biliyorum. Gelelim sana , aslında bunları söylemek istemiyorum ama kalp ritmin artık kapakçığı iyice zorlamaya başladı.Mutlaka Ankara'ya gitmen gerekiyor. 

-Yapma Selin , filmlerdeki doktorlar hiç böyle değil. Onlar son günlerini sevdiklerinle geçir diyorlar sen beni şehir şehir gezdiriyorsun.

-Emre son günlerin olmasın diye seni Ankara'ya sevk ediyorum. Durum ciddi . Hayatına kast edemezsin.

-Selin bu güne kadar çoğu kez aksatsam da her dediğini yaptım.Ama artık çabalamak istemiyorum .Biliyorum sen beni düşünüyorsun ama kaderin önüne geçemem ki.

-Sen nasıl bir arkadaşsın ! Eğer sana bir şey olursa kendimi ne kadar suçlu hissedeceğim senin haberin var mı?Emre lütfen , kendini düşünmüyorsun madem bunu Ayça için yap!

-Tamam , ben sana Ankara'ya giderken haber veririm.

Sonra odadan çıktım .Her şey çok saçma ilerliyordu . Ayça aklıma geldi ve telefona sarıldım hemen .

-N' yaptın Ayça?

-Hiç iyi değilim.

-Yine ne oldu?

-Onca yer gezdim bir tane adam akıllı kıyafet bulamadım . Ben gelmeyeceğim partiye falan  sen de asistana haber verirsin seninle gitsin . Üzerime olmuyor hiçbir şey.

-Sana dedim o kadar öğle arasında tost yeme diye işte böyle olursun.

-Aferin ya sana ! Ben eve gidiyorum . Yoruldum zaten.

-Tamam görüşürüz.

-Sen gelmiyor musun?

-Bir işim var benim sen git , haberleşiriz sonra.

-Kötü bir şey mi var kaçamak davranıyorsun , telefonda zar zor cevap vermeler , işim var demeler falan .

-Ayça Hanım hayırdır beni bir sorgulamalar , bir merak etmeler. Merak etme kızla falan buluşmayacağım. 

-Bana ne yahu kimle buluşursan buluş.

Telefonu kapattıktan sonra eve döndüm .Gerçekten kararlıyım , gitmeyeceğim partiye .Eve asık bir suratla girdim .Her şey yolunda görünüyordu evde. Birkaç muhasebe dosyasını temize geçirmem gerektiği için akşama kadar onun üzerinde çalıştım. Akşama doğru yemek sırasında kapı çaldı. Kız kardeşim koşarak kapıyı açtı. Sonra da büyük bir sevinçle içeri elinde beyaz bir kutuyla koştu .Hepimiz doğrulduk . Bu paket neyin nesiydi şimdi?

-Kim getirmiş ?

-Bilmiyorum kapının önünde duruyordu , kimse de yoktu.

-Aç bakalım.

Paketi açınca içerisinden bir not bir de kırmızı uzun ve bir o kadar da şık bir elbise çıktı.Benim bile bu elbise karşısında gözlerim kamaşmıştı. Hemen üzerindeki notu okudum.

"Birine bu kadar yakınken aynı zamanda bu kadar uzak olmak öyle zor ki! Sana dokunursam kül olup uçacakmışsın gibi , sarılsam kollarımın arasından kaybolacakmışsın gibi .En azından sana uzaktan da olsa bakma fırsatını bana tanı."

Notu da alıp hemen yukarı çıktım .Bunu gönderenin Emre olduğuna eminim. Hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım. O bana kalbini emanet etmişti, sanırım artık ben de kalbimi ona adamalıyım . Onun gözlerindeki parıltıyı ne gece karanlığı örtebilir, gülüşündeki masumiyeti, sesindeki o can yakan tınıyı ölüm bile koparamaz. İnsan kendi canından olmayan birini nasıl bu kadar çok sevebilir? Ben sevdim...

Hayatımı Değiştiren AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin