-Annecim günaydın!
-Günaydın kızım hadi sofraya.
-Herkes nerede?
-Gelirler şimdi. Anne , Zeynep , Ahmet hadi sofraya!
-Ne bağırıyorsun gelin evin içinde ? Hem bu yine bu tabakları koymuşsun .Bunlar misafir gelince sofraya konur kızım .
-Babaanne ne oldu size yine bir ara ateşkes ilan etmiştiniz.
-Yok kızım yok senin bu annen laftan anlamıyor.
-Aman anne sanki evimize her gün misafir geliyor . Hiç kullanamadan gidecek bu tabaklar bırak da kullanayım.
-Ben bir şey demiyorum .Ne desem boş , sen yine bildiğini oku!
Ve haftalardır sükuneti koruyan evimizde yine bir kıvılcım çakmıştı . Artık bunlar bile sevimli gelmeye başladı .Bugün hafta sonu. İlk haftamı tamamladım ve diğer hafta stajlarımız tamamlanacak. Ulaş da ben de müdürün gözüne girebilmiş gibiyiz ama bilemiyorum . Aslında bu sabah enerjim yerinde fakat aklımın bir köşesinde beni sürekli meşgul eden bir konu var ki : Emre'nin yanındaki o kadın kim? Belki bir arkadaşı ya da akrabasıdır diyorum ama böyle olsa neden benden gizli saklı , kaçak bir şekilde görüşsün ki! Belki de sevgilisidir. Nedendir bilmiyorum ama ne zaman aklımdan bu ihtimali geçirsem boğazım düğümleniyor , hala içimde kendime bile söylemekten korktuğum şeyler var . Sanki söylersem , dağılıp bir daha asla toplanamayacakmışım gibi hissediyorum . Anahtarı çevirirsem bir daha kilitleyemeyecek gibi ...
Odamı toplamak için çıktım . Ahmet ve Zeynep odamı berbat etmişlerdi .
-İki bücür , hemen odaya!
Bu bağırışımdan sonra ikisi de boyunlarını bükerek odaya girdiler . Bu taktikler artık bana sökmez:
-Evet , bu odanın hali ne?
Ahmet kısık bir sesle:
-Ayça abla , her şeyin sorumlusu Zeynep . O burada oynamamızı söyledi , ben girmeyelim demiştim .
-Yalancı , hiç de bile . Ben buradan eşyaları alırız dedim .Oyun oynarız demedim .
-Sensin yalancı!
-Asıl sensin . Hem senin daha kimin çocuğu olduğun bile belli değil.
Zeynep'in bu sözünden sonra şaşkınlığa uğramıştım .Hemen gözlerimi Ahmet'e çevirdim .Masmavi gözleri dolmuştu . Ağzını açsa duramayacak ağlayacaktı . Hemen araya girdim:
-Zeynep , bir daha ağzından asla ama asla böyle bir şey duymayacağım. Ahmet artık bizimle . Senin ve benim kardeşimiz . Ne senin ondan ne de onun senden bir farkı var .Şimdi özür diliyorsun.
Zeynep mızmızlansa da özür diledi . Ahmet çekingen bir çocuktu . Onun bize alışmasını yeni yeni sağlamışken sürekli onun başkasının çocuğunu hatırlatıyordu Zeynep. Bunun farkındaydım ve hep uyarıyordum onu .Her ne olursa olsun onun suçu günahı yok . Annesinin ve o baba olacak arsızındı tüm günah.İkisini barıştırıp odadan gönderdim .Odaya girerken dip dibe olan Ahmet ve Zeynep odadan çıkarken birbirlerinin yüzlerine dahi bakmıyorlardı. Eminim ki on beş dakika sonra gülüşme sesleri gelecek. Kulaklıklarımı takıp yatağımın üzerine oturdum. Yeni çıkan sakin şarkılara göz atıp en sevdiğimi seçtim .Bana gerçekten huzur veriyordu Emre'nin de dediği gibi. Tam kafamı dağıttığım sırada cama gelen küçük taşlarla irkildim .Pencerenin camına taş atıyorlardı .Mahallenin yaramaz çocuklarıdır diye düşündüm ve her zaman masamın başında bulundurduğum bir sürahi suyu da alıp camı açtığım gibi döktüm .Döküp sürahiyi kaldırdıktan sonra pencereye taş atanların Emre ve Ulaş olduğunu fark ettim .İkisi de sırılsıklam olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımı Değiştiren Adam
Storie d'amoreHer aşk kalpte yaşanır , kalp atmayı bırakınca son bulur mu? (Hikaye "Kal Ho Naa Ho" filminden alıntıdır.)