(Sınav haftası ...)
-Tamam , babaanneciğim , okudum tüm duaları.
-Aman kızım dikkatli ol.
-Görüşürüz.
Sınava her adımda yaklaşıyordum.Sınav alanına tam zamanında vardım .Sanki hiçbir şey çalışmamışım gibi geliyordu. Sanki hiçbir şey yapamayacak gibiydim. Derin bir nefes aldım ve binadan içeri girdim. Arama yapıldıktan sonra sınava başladık. Bu zamana kadar birçok belge elde ettim , liseden , ortaokuldan birinci olarak mezun oldum.Hatta sınıfta ilk okumayı bile ben söktüm.Şimdi ise kağıda öylece kağıda bakıyorum .Beynim durdu , çalıştığım onca şey bir rüzgar gibi uçuk gitti aklımdan.Artık sürem ne kadar yeterse yapmaya çalıştım .Gözetmenin uyarısıyla kendime geldim ve belgeleri teslim ettim.Başım öyle dönüyordu ki ayakta zor duruyordum.Bir nefeste attım kendimi dışarı.Karşı bankta Emre'nin oturduğunu gördüm.Ne konuşacak halim vardı ne de isteğim.Belki de başkası için gelmiştir buraya deyip yavaşça merdivenlerden indim.Çıkış kapısında kolumdan tuttu:
-Ayça , senin için buradayım.Nasılsın?
-İyi değilim. Annem gelecekti , o nerede?
-Çocukları evde babaannenle yalnız bırakmak istemedi .Sanırım Zeynep rahatsızmış.
-Tamam , teşekkür ederim geldiğin için.
-İstediğin bir şey var mı?
-Beni yine oraya götürür müsün? Hani şu evin birkaç mahalle ötesindeki...
-Tamam. O kadar çalışma boşa gitmiş anlaşılan.
-Sesini kesecek misin?
-Bir şey demedim ,tamam.
Oraya vardığımızda denizin esintisi yüzüme vuruyordu.
-Her şey üst üste geldi işte. O kadar aptalım hiç bir soruyu yapamadım.Yaptıklarım da kesinlikle yanlıştır.
-Nereden biliyorsun? Hep böyle karamsar düşünmek zorunda mısın sen?Bak aklıma ne geldi , ben kontrol edebilirim istersen .
-Nasıl yani?
-Eve giderken bize uğrarız , ben derece yapmıştım. Emin olabilirsin yani.
-Yok , ben rahatsız etmeyeyim şimdi.
-Saçmalama ya , yürü hadi!
Yolda aklımı dağıtmak için saçma sapan hikayeler anlattı.O kadar eğlenceli duruyordu ki ! Önce anneme mesaj atıp haber verdim. Daha sonra da Kemal Amca'ya selam verip odasına geçtik. Her yer fotoğraflarla doluydu. Dünyanın her yerini gezmişti sanırım.Her fotoğrafın altında notlar yazıyordu.
-Sen bu ülkelerin hepsine gittin mi?
-Evet. Sen evde otururken hayat devam ediyor.Her neyse sen koy kitapçıkları masaya , ben mutfaktan bir şeyler alıp geliyorum.
Öyle hayran kalmıştım ki , bir de fotoğrafları kronoloji sırayla yapıştırmış.Hepsine teker teker baktım.Hepsinin altında mutlulukla ilgili şeyler yazıyordu.Son fotoğrafa geldiğimde ise çok şaşırdım.Benim fotoğrafımdı , onlar ilk taşındığı zaman cama çıkıp bağırmıştım , o anın fotoğrafıydı bu.Altında yazı aradım , fotoğrafı arkasına çevirdiğimde "Ona gülmeyi öğret , çünkü o gülünce çok güzel oluyor. Ona sevmeyi öğret , çünkü o sevince çok güzel seviyor." yazıyordu.Şaşırmıştım , bu dostça bir yazı da olabilirdi. Kafam zaten yerinde değildi , birden kapının açılmasıyla irkildim.
-Eee , Ayça kitapçıkları çıkarmamışsın.
-Pardon , ben biraz dalgınım bugün.
Daha sonra iki saat boyunca yaptığım o aptal hatalara göz attık. Her yanlışta nefesim bir daha düğümlendi. Tüm sınavı kontrol ettikten sonra:
-Bu yanlışlarla hiçbir devlet dairesine giremem.
-Devlet dairesine giremezsin ama özelde çalışabilirsin.Sana daha önce de bu teklifi sunmuştum .Bizim şirkete yeni çalışanlar gelecek. Sen de onlardan biri olursun.
-Gerçekten mi?
-Yarın sabah 6.30'da sağlık raporu ve CV'in ile gel. Patronunun bu kıyağını da unutma küçük hanım.
-Ne patronu ? Sen mi benim patronum olacaksın!
-Tam patron sayılmaz ama senden üst kademedeyim , orası kesin.
-Bu kadar emin olma canım!
-Yarın görüşürüz o zaman!
Onlardan ayrılıp eve vardığımda , annem başta olmak üzere tüm ev halkı heyecanla sonucu bekliyorlardı.
-Üzgünüm , yanlışlarım çok fazla . Barajı asla geçemem.
Göz yaşlarımı tutamamıştım , annem sırtımı sıvazladı. Onun için sadece ben önemliydim , bunu bana hissettirmişti. Babaannem ve Zeynep de hemen sarıldılar. Biz böyle birlik içindeyken gözüm bir köşeye sinmiş olan Ahmet'e kaydı. Hemen elimi ona doğru uzattım. Sevgiye , aileye öyle ihtiyacı vardı ki ; koşarak elimi tutup sıkıca sarıldı. Bu anımı hiçbir şeye değişemezdim. Günün ilerleyen saatlerinde Emre'nin söylediklerinden bahsettim . Birden evi bir bayram havası sardı.Annem:
-İyi bak işte kızım, işsiz de kalmayacaksın . Hay Allah razı olsun şu oğlandan.
-Her neyse , benim yukarı çıkıp belgelerimi hazırlamam gerek.
Gece boyunca belgeleri hazırladım .Ama aklımda sadece bir şey vardı : Neden o fotoğraf ve altındaki yazı?
...
(5.45)
-Hadi annecim ben çıkıyorum.
-Tamam kızım ; haberdar et beni.
Sabahın köründe etrafta hiç kimse yoktu. Bense sabahlara kadar sınava çalıştığım için alışkındım bu durumlara. Gerçi hiçbir işe yaramadı ama. Binanın kapısının önüne vardığımda saat 6.25'ti . Zamanında yetişmiştim. Mülakata alındım . Cam bürolardan beni sırıtarak izleyen Emre ; bana nedense öz güven vermişti.
-Yabancı Dil dalında C1 Diplomam var efendim.
-Bilgilendirmeniz için teşekkür ederim .Sizi bekleme salonuna alalım. Tüm mülakatlar bittiğinde sizi haberlendireceğiz, dedi ve çıktım.
Heyecanla beklemeye başlamıştım .Benden sonra iki kişi daha görüşmeye girdi ve benimle beraber beklemeye başladılar. Kırk beş dakika sonra odaya koşarak biri girdi. Üzerini başını aceleyle düzeltip kapıyı çaldı ve görüşmeye girdi. Paşamıza bak ya , hem geç kal hem de yüzsüz gibi içeri gir. Oldu! Kesin bunu işe almazlar diye düşündüm , ilk görüşmeden geç kalmıştı sonuçta. On beş dakika da bu görüşmeyi beklemiştik. Son kişi de sonunda çıkmayı başardı , çıkarken de elindeki deri dosya çantasıyla odanın girişindeki vazoya çarpıp kırdı. Özür dileyerek toplamaya başlasa da yetkili kişi toplamasına izin vermedi. Yanımda oturanlar gülmeye başlasalar da bu yaptığı hata bana ahmakça gelmişti. Emre ise uzaktan tüm olanları gülerek izliyordu .Yetkili gelince herkes ayağa kalktı:
-Öncelikle katılımınız için hepinize teşekkür ederim. Şirketimiz potansiyel açısından Ayça Hanım ve Ulaş Bey'i uygun görmüştür.
İsmimi duyunca gülümsedim .Ulaş Bey'in kim olduğunu merak edip kafamı sağa çevirdiğimde , biraz önce her şeyi berbat eden kişinin seçildiğini gördüm. Şaşkınlığımı gizleyememiştim . Elini uzatıp:
-Merhaba yeni mesai arkadaşım. Ben Ulaş Demirtan.
-Merhaba Ulaş Bey , Ayça Yıldaer. Tanıştığıma memnun oldum.
-Ben de öyle .
Daha sonra asistan yanımıza gelip bürolarımızı gösterdi. Sanırım bu kadar çocuksu biriyle aynı ortamı paylaşmak kadar berbat bir şey olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımı Değiştiren Adam
RomanceHer aşk kalpte yaşanır , kalp atmayı bırakınca son bulur mu? (Hikaye "Kal Ho Naa Ho" filminden alıntıdır.)