Yapmamalıydım , tüm ailevi problemlerimi ona anlatmamalıydım. Vazgeçtim tokmağı demire değmesin diye yavaş yavaş bırakırken birden kapı açıldı. Hızlıca geri çekildim ve bakakaldım.
-Nereye kaçıyorsun ?
-Bir yere kaçmıyorum sadece bir şey konuşmak istemiştim ama artık gerek yok.
-Ne konuşacaktım ki , hem iyi misin sen? Yüzün sapsarı.
-Sanırım iyi değilim .
-Bekle , dedi ve ceketi üstüne alıp kapıyı kapattı.
-Yürü gidiyoruz.
-Nereye?
-Seninle konuşabileceğimiz sakin bir yere.
Anlatmayacaktım güya , ama benim de ihtiyacım vardı içimdekileri dökmeye.Artık her yükü kendi omuzlarımda taşımaktan , birileri için üzülmekten , yaşım genç olmasına rağmen yetişkin gibi davranmaktan sıkıldım. Her ne olursa olsun Emre'ye her şeyi anlatacaktım.
-Deniz kenarı her zaman bana iyi gelir ,çok klişe olacak ama ben dertlerimin dalgalarla uçsuz bucaksız yerlere gittiğini düşünürüm.
-Çok klişe gerçekten.
-Hadi anlat , ne oldu?
O an yol boyunca yaşanan tüm olayları anlattım ona. Hiç sözümü kesmeden dinledi beni.Sesini çıkarmasa bile desteğini yanımda hissedebiliyordum.
...
-Sonuç olarak böyle , şimdi evde biri kız biri erkek iki kardeşim var. Tabi ona kardeş denilirse.Şimdi ben ne yapayım ? Hangi birine yetişeyim , hangisine destek olayım?Düşünsene halimi , oradan oraya koşturmaktan yoruldum artık anlıyor musun?
Kendimi daha fazla tutamadım ve gözyaşlarım teker teker döküldü. Yolun sonuna doğru bakıyordum o zaman beni izlediğini fark ettim. Kalbini sol eliyle bastırdı. Derin bir nefes aldı sonra , bu hareketine anlam verememiştim ama sanırım benim bu durumum için üzülmüştü.İskelenin sonuna yaklaştığımızda kolumdan tutarak beni kendine döndürdü.
-Sen inatçı , dediğim dedik ve bir o kadar da takıntılı birisin.
-Çok teşekkürler ya , içimi çok rahatlattın.
-Ama güldüğünde şu yanağında çıkan gamzen var ya seni dünyanın en şirin , en uyumlu insanı yapıyor. Bırak kim ne yapıyorsa yapsın , daha fazla kimseye destek olmana gerek yok. Artık sırdaş olduk , ve her ne zaman olursa senin arkandayım .Bu kalp paramparça , her parçası bir kez daha kanatıyor bedenimi. Ben de bir zamanlar güzelliklerle doldurduğum kalbimin parçalarını insanlara mutluluk katsın diye dağıtıyorum. Şimdi bu kalp , bu parçaların hepsi sana ait.Dostluk teslimiyettir , bak ben sana teslim oldum .
-Ölecekmişsin gibi konuşuyorsun , dostumu yeni bulmuşken kaybedemem.
-Belki yarın olmayabilir (Kal ho naa ho) . Ağlama artık , yüreğinin yangınını gözyaşlarınla söndüremezsin.
-Teşekkür ederim Emre , gerçekten çok iyi geldi. Beni kötü olduğum zamanlarda buraya getirir misin?
-Sen ne zaman istersen.
Uzun süre gözlerinin içine baktım , nasıl oluyordu da bir bakışı ile güven verebiliyordu bana? Kimseye şimdiye kadar bu kadar kendimi açmamıştım.Biliyorum , anlattıklarımın her harfi bile onunla güvende , artık sığınacak bir yerim , sıkıntı yağmurlarında başımı yaslayacağım güçlü kollar var. Yanımda benden daha güçlü birinin olması ne kadar da güven verici bir şeymiş. İskelenin sonundan dönüp , evlerimizin yollarını tutmaya başlamıştık .Yoldan bardak mısır satıcısı geçiyordu. Aslında karnım da acıkmıştı.
-Emre , gel mısır alalım , ben çok severim , dedim ve arabanın yanına yaklaştık. İki bardak mısır alabilir miyiz lütfen?
O sırada Emre ceplerini yokluyordu.
-Hay kahretsin ya , cüzdanı evrak çantanın içinde unuttum.Benimkini iptal edelim bari.
-Saçmalama Emre , bu seferki benden olsun.
-İki saattir şurada sana havalı gözükmek için atmadığım takla kalmadı , bir de şu olana bak.
-Sen nasıl bir dostsun ya!
-Tamam tamam , şaka yaptım.Teşekkürler ağabeycim , parayı hanımefendi ödeyecek.
Yüzünde muzip bir gülümseme vardı.O kadar hoşuma gitmişti ki yaşadıklarım , gülümsemeyi unutmuş olan ben , durduk yere etrafa gülücükler saçıyordum.Yol boyunca hem mısırlarımızı yedik hem de sohbet ettik.Eve vardığımızda ayaklarıma kara sular inmişti.
-Sen de ne nazlandın be Ayça , alt tarafı bir iki saat yürüdük.
-Emre , şimdi seninle laf dalaşına girerdim ama emin ol hiç halim yok.
-Hahaha , teşekkürler mısır için.
-Rica ederim.
O kendi evine ben de kendi evime doğru yol aldım. Anahtarı çantadan çıkarıp kapıyı açmaya çalışırken arkamdan:
-Kalbime iyi bak !
Arkamı dönüp gülümsedim.Bu kalbe , gözüm gibi bakacağımdan emin olabilirsiniz. Her neyse , eve girdiğimde evdeki sakinlik beni şaşırttı , Zeynep koltukta çizgi film izliyor , Mehmet de diğer koltukta Zeynep'e eşlik ediyordu. Babaannem mutfakta uğraşırken annem ortalıkta yoktu. Balkona çıkmış olabileceğini düşünmüştüm ki yanılmamışım. Odasının arka balkonunda sırtı dönük bir şekilde oturuyordu. Kapıyı aniden açınca irkildi. Elindeki sigarayı saklamaya çalıştı ama çoktan görmüştüm bile .Annem beş yıldır sigara içmiyordu .Hatta bize şakayla karışık babam için kendi sağlığından olamayacağını söylerdi.Yaşadıkları kolay değildi , ben nasıl derdimi başkalarıyla paylaşarak dağıtacağımı düşünüyorsam o da sigaranın ateşiyle yakıp kurtulacağını düşünüyordu. Yanına gidip yanağına bir öpücük kondurdum.
-Annem , sıkma canını her şey çok güzel olacak. Artık bu evde dört kalp değil beş kalp birden atacak. Böyle daha güçlü olacağız.
Kırık bir gülümsemeyle yüzümü okşadı . Omuzuna başımı yasladım.Bahsettiğim kalp aramıza yeni katılan Mehmet'in değil. Hayatıma yeni katılan Emre'nin emanetiydi. Güneşin batışını izlerken aklımdan onunla olduğum saatleri geçirdim.Baştan ön yargıyla yaklaştığım adam , belki de ışığım olacaktı. Birden çok duygusallaştığımı fark ettim. Ama onunla geçirdiğim şu iki saat o kadar huzur vericiydi ki anlatamam. Sanırım artık , babamla beraber kilit atıp sakladığım kalbimin anahtarını çıkarma vakti gelmişti...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımı Değiştiren Adam
RomanceHer aşk kalpte yaşanır , kalp atmayı bırakınca son bulur mu? (Hikaye "Kal Ho Naa Ho" filminden alıntıdır.)