5-Benim Ediz kokan ruhum

22.9K 774 103
                                    

"ONA DAMI VERDİN?"

Can kırıklarına yalın ayak basa basa ilerliyordum. İlerisinde yaşamımın eksik parçası vardı geriye dönersem hiç tamamlanmayacak yaşamım. Ne zor çizgiydi sessizlikle bakmak. Cevap vermedim. Düşüncelerini değiştirmek gibi bir niyetim yoktu. Ben zaten alacağım yükü almıştım sırtıma ve hiç bir zaman o yükteki çürükleri atmak gibi bir derdim olmamıştı. Bu çürükse gönül rahatlığıyla zehirleyebilirdi beni.

Ellerim kucağımda birleşmiş bu anların geçmesini bekler gibi birbirlerinin soğukluklarını dindirmeye çalışıyordu. Bu anlar son bulsun istiyordum artık. Şu İstanbul a kendimi atayım gerisi gözümde yoktu. Nasıl olsa dini nikahtan başka bir şey yoktu. Kanun önünde benden hak iddia edemezdi. Suçlu bile çıkabilirdi. Çok canımı yakarsa kaçardım ve beni bulana kadar kendi mabedimde sevdiğime yaraşır bir veda ederdim.

Halamların sokağına girdiğimizde arabayı gören herkes çocuklarını çekip duvara siniyordu. Bana okullu orospu,şıllık diyen insanların şimdi bakmamak için zehirlerini içime salmamak için verdikleri çaba gözlerimi onlardan koparamamı tetikliyordu. Yanımdaki adam herkesin bana karşı geri adım atmasını sağlamışken kendi çamurlu ayaklarıyla üzerime basıp geçiyordu. Bir tarafta bir kişinin gazabı vardı diğer tarafta yanlış giderse hayat bu köyün eskisinden beter olacak zulmü vardı. Onları tanıyordum. Patlak gördükleri için beni birde ağanın müsvettesi olacak olmak onlar için bulunmaz nimetti. Bu insanların başka işleri yoktu. Çoğu kaçakçılıkla geçinen insanlardı ve erkekler sabahtan akşama kadar kahvede olan dedikoduları ders gibi ezberlerlerdi. Namus anlayışları çok değişikti. Erkek göz koyduğu her kadına istediğini rahatça yaparken evdeki kadınlar kafalarını bile kaldıramazlardı. Onların deyimiyle erkeği bir ibrik su paklardı ama kadın müsvettesi toprak olmadan bu dava bitmezdi. Beni kurbanlık koyun gibi bekletmelerinin sebebi bu görevi babamın yapmasıydı ama babam neden bana o anda sıkmamıştı onu anlayamamıştım. Benim ölümüm için ceza almamayı planlıyordu sanırım . Burada kolay kolay suç dışarı çıkmazdı ve kanun parası çok olandı. Satın alınan insan sayısı o kadar fazlaydı ki içinizde gezerken ayırt bile edemiyordunuz vatan haini mi koruyucusu mu diye.

Kapıya vurduğumda beklemedik çok fazla. Eniştem sarı dişlerinin el verdiğince sırıtarak kapıyı açtı. Yüzünde öyle bir ifade vardı ki duygu beslemediğim bu adamdan utandım. "Buyurun buyurun. Birsen ,Ahsen koşun annenizi çağırın!" dediğinde avluda bir hareketlilik oldu ve halam ev terliklerini yere vura vura koştu bana doğru. "Kızım.Füsun um!" dediğinde gözyaşının benden sonra dinmediğini anlamak zor değildi. Yaralıyı,kanadı kırığı gözlerinin ferinden bile tanırdım. "Halamm." dedim ve neşeli olmaya çalışarak ona sarıldım. "Kızım benim." dedi ve beni koklaya koklaya sarmaladı. Koklama hala. Ben ben gibi kokmuyorum ki. Üzerimde sefaletimizi kapatacak derecede yabancı kokular var ve ben çok rahatsızım. Eski kızın gibi kokamıyorum koklama !Aradığın koku,senin evinde küçük sığınağımda saklı hala diyememek çok zordu. Gözlerime baktığında ona aldığım gibi zümrüt yeşili gözleri kederle buruldu. Gözlerimde vicdanına merhem olacak en ufak bir umut ararken olmayan bir umudu ona vermek için çabaladım. Kendimde olmayan bir şeyi nasıl verebilirdim ki?

Barkın eniştemi es geçip halama yönelince kalbim küt küt atıyordu. Halamı incitecek bir laf ederse Ediz ile halamı korumak arasında kalmaktan korkuyordum. "Hala ver elini öpeyim." dediğinde ne dediğini anlayamadım sandım. Halamda benim gibi şaşkındı. Koskoca ağa elini öpmek için iznini istiyordu. "Estağfurullah ağam." dedi eniştem aramıza girerek. " Ali sen karışma!" dediğinde eniştem sindi. Halam benim gözlerime baktığında gülümsedim. "O benim helalim artık." dediğinde Barkın onu onayladım ne kadar içim bağırsa da. Derimin altında sanki bir sürü el vardı ve doğrular için sündürüyorlardı beni. Onlara ısrarla karşı çıkıyordum halam için. Halam elini uzatınca koskocaman aşireti yöneten adam eğildi ve halamın sertleşmiş,çalışmaktan bir kadın elinden çok uzak olan elini öptü. O eller nasır da tutsa bana anne eli gibi gelirdi. Saçlarımı okşarken asla batmazdı ve ben o ellerden başka ellere anne eli diyemezdim. Halam hoyrat bir kadındı ama içindeki merhameti saklayamazdı. Barkın a bile açmıştı o sıcacık elini.

KİRLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin