Geç kaldığım için özür dilerim .
Beril Barkın ın elini neden gereğinden fazla bir samimiyetle tutuyordu?
Önce tepki veremedim. Sanki gündüz biz görüşmemişiz ve onu ilk defa şuan Barkın ın yanında görüyormuş gibi bir yabancılık hisleri bedenimi kaplarken içimdeki tarifi imkansız öfke ve yakalanmışlığı ele almak istemiyordum. Eğer alırsam sadece kendim değil şu anda bunları yaşayan hepimiz nasibimizi alacaktık. Onun yerine sakin kalıp yerimde durdum. Ne Barkın a sahip çıktım ne de yanlış anlayıp terkettim. Çok tuhaftı. Ne ait olabiliyordum zamana ne de çıkıp bir şeye dahil olabiliyordum. Barkın düz bir şekilde kadının elini sıkarken kadının dünyanın en masum şeyini gerçekleştirir gibi gülümsemesini daha hazmetmiş değildim. Bunun hazmı kolay değildi ve bu kadar açık görüşlü olduğumu sanmıyordum.
Kafasını kaldıran Barkın benimle yüzyüze gelmeyi beklemediği gibi elini de çekmeden kalakaldı. Onun bu ifadesi içten içe hoşuma gitse de hala kadının etkisine girdi mi diye düşüncelerim işgal ediyordu beynimi. Ne garip bir insandım. Bir taraftan istiyordum ki gelsin yanıma ve eşi olduģumu ilan etsin. Diğer taraftan da kovmaktan beter etsin o aşağılık kadını. "Füsun."dedi Barkın normal bir ton yakalayarak. "Merhaba."dedim kendime bile buz gibi gelen sesle. Dinlemem gerekir yargılamadan önce ama o kadınla yaptığım konuşmadan sonra tahammül edemiyordum. "Gel canım."dedi ve elimden sepeti alıp beni yanına çekeledi. "Beril hanım. Eşim Füsun."dedi ve gülümsedi. Gülüşündeki kini ve tuhaf tınıyı daha sonra düşünecektim. "Ah öyle mi?" Dedi sanki tanımıyormuş gibi."Evet."dedi Barkın. "Memnun oldum Füsun."dedi kadın. "Bende."dedim ve boğazıma düğümlense bile gülümsedim. "Görüşmek üzere." dedi ve yürümeye başladı. Barkın bana açılacak mı merak ediyordum. Bu saklayacağı ,benimde kabulleneceğim bir durum değildi. Açsa ne derdim bilemiyorum ama içimden bir ses o kadının planına koyulduğunu düşünüyordu. Aslında beni korkutan kısım bu deģildi. Barkın ın bundan ne kadar etkilenecek olmasıydı. Sonuçta ben çok yeniydim burada. Barkın ın adam akıllı üç özelliģini sayamazken adım kadar emindim ki kadın benim bilmediģim binlerce detay biliyordu.
"Füsun hayatım neler yapmışsın böyle. "Dedi ve beraber masaya yemekleri açtık. Toplantı masası yemek masası olmuştu. Barkın büyük bir iştahla yemeğini yerken ben o kadının neden geldiğini düşünemeye başlamıştım. Bir şey söylemediği aşikardı ama bana göz dağı vermek için burnumuzun dibine kadar istediğinde girebiliyordu. Ondan korkmam için bir nedendi ama korkmuyordum. Birde düşündüğüm diğer bir nokta Barkın söyleyecek miydi susacak mıydı? Eğer söylerse ne hissederdim bilmiyordum ama saklamayı tercih ederse bazı şeyleri gözden tekrar geçirmek gerekirdi."Hepsi senin için."dedim cevapsız bıraktığımı farkedince. Gözlerime baktı. Ardındaki sis bulutunu farkettiğini ikimizde biliyorduk ama susmak şuanlık kaçış yolumuzdu. "Hadi sende ye."dediğinde ne kadar kendimle boğuşsamda çatalımı aldım ve yemeye başladım.
Yemek bittikten sonra Barkın birer kahve söyledi ve koltuklara geçtik. Bana düşünceli gözlerle bakınca durdum öylece. Açılmasını istiyordum ama onun ne düşündüğünü bilmezken konuya kendimde giremiyordum. "Bugün tanıştığın kadın hakkında ne düşünüyorsun?"dedi. Ne düşünebilirdim ki? Bir merhaba dan ne çıkarıp ona tanımadığımı belli eden sinyaller yollamalıydım? " Bilmem."dedim. Düşünceli gözlero dahada dumanlandı. Biliyor olabilir miydi? Bilse neden tanıştırma ihtiyacı duysundu ki? "Bugün Beril bana senin onunla görüştüğünü ve psikolojinin normal olmadığını söyledi. Tehdit ettiğini iddia etti. "Dediğinde bravo dedim içimden. Zaman kaybetmemiş. Hiç sesimi çıkarmadan dinlemeye devam ettim. "Bana aramızda büyütmememiz gerektiğini ve haberim yokmuş gibi davranmamı istedi. Senin davranışlarının normal olmadığını görmem için."deyince cidden normal olamyan bir gülümseme yerleşti dudaklarıma. Bu gülüşten sonra ben bile kendimi normal görmüyordum. "Sen neden dediğini yapmadın?"dedim. "İnanmadım."dedi. "Neden?"dedim derin bir nefes alarak. Gözleri dolu dolu oldu ve acı bir gülüş kondu dudaklarına. "SENİN BANA O KADAR DEĞER VERECEĞİNİ HİÇ DÜŞÜNMEDİM."dedi. Ondan ilk defa duyduğum bir özgıvensiz cümle içime dokundu. Böyle tihaf bir yere dokunurda çıkarmak istersiniz olmaz ya. O şekilde içimde kendine barınacak bir yer oluşturan bu cümle beni alt üst edecek kadar etkiliydi. Elim yüzüne dokundu ve şuana kadar cesur olamadığım ne varsa açtım. "O KADIN BİZİ TAKİP ETTİ VE SANA ULAŞACAĞINI BİLİYORDUM. EVET GİTTİM ÇÜNKÜ SEN ..."Bunları söylerken zorlanmak beni yıldırmayacaktı. "SEN ÖYLE TUHAF BİR ADAMSIN Kİ GURURUMUN ÖNÜNE GEÇTİN."
İki ,üç dakika hiç bir şey yapmadan ,konuşmadan öylece kaldık. Ben dediğimi oda anladığını hazmetmeye çalışıyordu. Gözlerimde bir şeylerin ispatını istermiş gibi bakması içimi ferahlatırken o kadın hala zihnimi meşgul ediyordu. "Füsun sen.."dedi ve duraksadı. "Evet. Dünyam seninle dolu artık. Sevgi ağaçlarımızı ,güven topraklarımızı,aşk denizlerimizi iyi koru olur mu?" Dedim.
Bir şey daha izin vermeden dudaklarımı çenesine bastırdım. Ellerim sımsıkı sarmıştı gömleğini ve ciddi anlamda hayata tutunduğumu hissediyordum artık . Sanki fırtına bitmiş ,zararlar telafi edilmiş ve insanlık yeniden umutlanmış gibiydi içim. Barkın şaşkınlığını atmış kontrolü tekrar ele almış ve beni kanepeye uzatmıştı. Yüzümün her santimini tanımak ister gibi dudaklarıyla taramış bizi biz yapan değerlere yenilerini ekliyordu. "Bu günden sonra her şey bambaşka olacak. "Dedi neşeyle. "Buna bende inanıyorum."dedim. "BENİ SEVEN BİR KARIM VAR."dediğinde ikimizde gülümsedik. "Onunla konuşmak istedim. Kim olduğunu hatırlatmak istedim. Hakkım olmasa bile senin benim olduğunu bilmesini istedim."dediğimde gözlerinin içinin güldüğüne yemin edebilirim. "Kıskançlık ne de yakışıyor."dediğinde yüzümü kapadım. "Kıskanç değilim ben."
Eve geldiğimde içimde bir sevinç vardı. Barkın a yalan söylememiştim. Huzursuz hissetmeyecektim yanında uyurken. O kadına ne olduğumuzu kanıtlamıştım. Şuan kazandığını zannedip sevinmesi bile bana kahkaha attırmaya yeterdi.
İpek eve gelince direk boynuma atladı. "Yengemmm."deyince bu kızın huylarının ne kadar da coşku barındırdığını düşündüm. "Sende bir şey var. "Dedim. "Yenge o kadar mutluyum ki."dediğinde salondaki kanepelere oturduk. "Anlat bakalım."dedim."Şimdi ben bizimkilerle dışarıya çıktım ya. Hıh işte yemek yemek için biz Limon a gittik. A ne göreyim? Bora bir kadınla yemek yiyor."dedi. "İpek iyi misin? Senin şuan abini çökertmen gerekir kredi kartlarıyla."dediğimde kahkaha attı. Kız acaba normalliğini mi kaybetti tramva geçirip. "Çok iyiyim. Sonra neyse biz gittik. Ben tabi bozuldum. Ay ağlayacaktım neredeyse. Çağrıcığımda moralimi düzeltmek için bana neredeyse tüm abur cuburları aldı ve beraber deli gibi yemeye başladık. Ama nasıl yiyoruz. Bora şaşkın bize bakıyor garibim. Neyse biz birde üzerine şarap açtırdık. Ya midem ağzıma geldi yemin ederim. Absürdlüğün bu kadarı. Neyse Bora atladı bizim masaya. 'Içemezsin. Abinin haberi var mı?'dedi. Ay Çağrı sandalyemi çok rezil bir şekilde kendine sürükledi ve beni kolunun altına aldı. 'Barkın abi bize bir şey demez. Ayrıca İpek senin kızkardeşin değil. İlgili abi pozlarını bırak. Masadaki çıtır bize çok morali bozuk bakıyor.'dedi ve kadehlerimizi alıp tekrar içmeye başladık. 'İpek saçmalıyorsun kalk şu masadan!'diye bağırınca Bora tabi ürktüm ne yalan söyleyeyim. Çağrı en son kuki sokuyordu ağzıma. Öyle rezilizki sanki milli piyango tutturmuşuzda onun görgüsüzlüğü gibi. Çağrı büyük bir kukiyi agzıma tutuşturup kendide ucundan ısırmaya kalkınca kıyamet koptu yenge."dedi. "Aaa? Ee? Bora?"diye heyecanla sorunca kıkırdadı. "Saki ol şampiyon insanlık kazandı. Bora Çağrı yı itti ve beni elimden tuttuğu gibi oradan çıkardı."dediğinde kahkaha attım. "Ay seni deli gibi kıskanmış. Sonra ne oldu?"dediğimde koltukta resmen zıpladı. "Arabasına bindik ve bana bildiğin yol boyu bağırdı. Evine götürdü. Tırstım abimi çağıracak ve içtiğimi söyleyip beni ele verecek diye."dediğinde sırıttım."Eve gidince biz bir turda orada kavga ettik. Evinde ne varsa fırlatıp bağırdık çağırdık ama ben 'Seni sevmiyorum artık. Hayatıma birini almak için uğraşıyorum neden engel oluyorsun?'deyince adam delirdi yenge. O cam parçalarını yedirecek sandım sinirden. Geldi ve kolumu hayvan gibi sıktı. 'Sen beni sevmiyorsun? Hah?'dedi ve saçlarımı çeke çeke beni öptü."dediğinde çığlık attım ve sarıldık. "Ah sonunda. Sonunda!"diye bağırınca mutfaktaki ablalar İpek le kavga ediyoruz sanmış. Toplanıp gelince bizi sarılırken gördüler ve kahkaha ile şaşkınlık arasındaki tepkileri bize deli olduğumuzu hissettirdi. Geri çekildiklerinde ben neşeyle cıvıldadım. "Sen karşılık verdin mi?"dedim. "Önce dediğimi yememek için vermedim ama 'Sen beni sevmezsen ben nasıl yaşarım güzelim söyle bana?'deyince tüm yelkenlerim suya düştü ve bende karşılık verdim. "Deyince bildiğin sevinçten yerimde duramıyordum. İpek benim en değerlilerimdendi. Onun mutluluğu benim mutluluğumdu. "Yenge bana 'Sana aşığım kızım. Abin kızkardeşin sana emanet dediği günden beri seni unutmak için delirdim ama sen varya. Sen beni dünya ile savaşacak kadar delirttin.'deyince ayaklarım yerden kesildi."dedi. "Bende seni çok seviyorum deyince tabi azıcık ağlamış olabilirim ama yenge. Artık Bora ile birlikteyiz. İnanabiliyor musun? Ben ve Bora. Sen bana çok şans getirdin."dedi ve beni kanepeye devirip dakikalarca sarıldık. "Canım benim. İşallah Barkın ı da ben ikna edeceğim. "Dediğimde dans etmeye başladı. "Bim bam bom. Çatlasın düşmanlar. Benimde artık bir sevgilim var!"diye diye benide kendine uydurdu ve mutluluk bize de gülerken eğlenmeye devam ettik.
Akşam Barkın için bir masa hazırladık ve İpek o kadar özen gösterdi ki sanarsın bugün söyleyeceğiz. Daha en azından kendilerini tanımadan yürütüp yürütemeyeceklerinden emin olmadan ben duyurmaları taraftarı değildim. "Abime yalakalıklarımı şimdiden yapayımda sonradan hatırlayamasın benim gıcıklıklarımı."dediğinde kahkaha attım. "Yenge sende de bugün aşırı bir enerji var anlamadım ama neyse."dediğinde cidden aynada kendime baktım. Gözlerim gülüyor,gelmesi için sabırsızlanırken buluyordum kendimi. Kapı çalınca nabzımın hızlanması hiç normal değildi. Ben normal miydim sanki?
Barkın a kapıyı ben açtım. Neden bilmiyorum onh karşılayan her zaman ben olmalıyım hissini durduramıyordum. Yorgun ama gülen gözleriyle bana bakarken her şeyi unuttum. "Hoşgeldin."dedim. "Hoşbulduk birtanem." Dedi ve yanaklarımdan öptü. Bu his ve sıradanlık inanılmazdı. Sevmiştim. "Yemek hazır. Üzerini değiştir hemen oturalım."dediğimde gülümsedi. "Bir duş alayım. On dakika sürmez hepsi."dedi ve yukarıya çıkmaya başladı.
İpek Barkın ın arkasından "Neşeli bu güzel."dedi ve ellerini çırptı. Bu kız cidden işini ihtimallere bırakmıyordu.
"Rakı? Allah Allah? İki cadı naptınız söyleyin hadi kızmayacağım."dedi gülümseyerek. "Aa abiciğim sen neden böyle düşüncelere kapıldın. Her şey sen rahat et diye."diyen İpek abarttığının cidden farkında değildi. "İpek ve üstdüzey yalakalık? Kesin bir şey var. İpek kredi kartın mı doldu bir günde ne oldu? "Deyince ben dayanamadım kahkaha attım. "Ne alakası var ya? Tamam oda dolu ama sen neden ben iyilin yapınca altında bir şey arıyorsun?"dedi üzülmüş gibi. "Alışık olmayınca. Hele de senden."dedi Barkın ve kahkaha attı. "Tamam yarın yok bu masa. Yalvaracaksın İpek senin elinden içki masamı istiyorum diye ama ben işim var diyeceğim."dediğinde hepimiz kahkaha attık. İpek ne kadar sevimli olduğunun farkında mıydı?
Kahve içmek için bahçeye çıktığımızda lokumları unutmuştuk. Ben almak için kalktım. Salondan geçerken telefonum bipleyince duraksadım. Mesajı açtığımda tek cümle ile özetleyecek olursam; Savaş Başlayacaktı.
-KOCAN HALA BANA TAPARKEN NASIL BİR ZAVALLISIN Kİ HALA EVCİLİK OYNUYORSUN?-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRLİ
Ficção GeralGözlerinde gördüğüm aşağılama ,dışlanmışlık ve kirli bedenime kurulan fanteziler içimde açılmayan kapılara bir kilit değil yüzlerce kilit vursa unutmamın imkanı yoktu. Tepetaklak bir hayatın KİRLİSİ bendim ve etrafımda dolanan sözde iffetli insanla...