-Süprayz 😁😁 Yeni Bölüm geldi 😂😂-"HİÇ DEĞİŞMEMİŞSİN."
Yanımda dikilen adamı çok iyi tanıyordum ama yabancılaşmışlara karşılık vermemeliydim. Ona bakıp kazanmasına izin mi vermeliydim? Yoksa kazandı sanıp mahvetmeli miydim?
"Ediz?"dedim. Eskiden olsa inanamaz titrerdim. Ama şimdi kendime bakıyorum da ne kadar sakinim. "Füsun."dedi sanki ağzında sevdiği bir şeker varmışta yana çekip adımı fısıldamış gibi. Senin ne işin var burada? Benden aldıkların yetmedi mi demem gerekirdi ama değer görmüyordum . Benden ne aldığını bilmeye bile lüzumu olmayan insanlar kadar değersizdi. Ne tuhaf değil mi? Sen yıllarca öldüğüne inanma hayalini kur,binbir türlü badireler atlat ama o senin fırtınan dindikten sonra birden beliriversin. İstanbul a gelme sebebimken şimdi 'Nasılsın?' bile diyemediğim Ediz karşımdaydı ve canlıydı. Mezarına sarıldığım,yıllarca rüyalarımda hayallerimde tutunduğum adam. Füsun u oluşturan yapı taşı eskiydi gözümde. Eski yenileşebilir miydi? Bana açtığı yaraların izi kalmadığına ikna edebilir miydim? En önemlisi eski Ediz benim için neyken bu midemi bulandıran adamı o Ediz in yerine koyabilir miydim?Değişmiş. Eskiden saf bakan gözleri şimdi bana kirli geliyordu ve koşulsuz şartsız güvendiğim o adam şuan karşımda güven vermiyordu. Gözlerimde kendini arıyordu. Bir açık, bir geriye özlem. Yoktu. Bu duygularımı profesyonelce sakladığım için değildi. Gerçekten ona dair en ufak bir merhamet yoktu içimde. Korkma Ediz bir daha başına kalmayacağım demek geliyordu içimden. İstanbul a senin için gelmiştim ama kalma sebebim yanından bile geçmiyor demek. Ellerinin hayatıma değmesini istemiyorum artık. Soğumuştu içim. Kafamda Ediz i öldürüp okul kaldırımında bırakmıştım ben. Temizken noktalamış ,benim olan kısımlarını almış boktan kişiliğiyle onu baş başa bırakmıştım.
Gözlerimde bir şey bulamamanın verdiği hırsla acımasız hamlesini bir adım daha yükseltmişti. "Bana nasılsın demeyecek misin?"dedi. Bu adamı tanımıyordum. Nasıl olduğunu neden merak edecektim ki? Bir şey söylemedim. Sadece baktım. Tepeden tırnağa geçmişimi süzdüm. Tek cümle ile özetlemek istiyorum geçmişimi. BİR YIĞIN HAYAL KIRIKLIĞI.
Ediz bana adapte olmuşken ben her yere adapteydim ve arkasında onu izleyen kadının sabırsız halleri gözümden kaçmamıştı. "Masadaki bayanı bekletme istersen. Konuşacak bir şey olduğunu düşünmüyorum."dedim. Oysa arkasına bile bakmadı. "Konuşacak çok şey var. Ben senin iyi olduğunu... Bilmem gerek."dedi. Sesinde zerre samimiyet olmayan ,kendi zehirli büyüsüne çekmeye çalışan biri vardı karşımda sadece. Ben kendime şaşırıyordum. Nasıl o kadar tutsak olmuştum? Nasıl bir körlük yaşamışım ki görememişim gerçeği? "Gördüğün gibi gayet iyiyim. Şimdi masana dönebilirsin."dedim. "Peki Füsun rahatsız etmek istemezdim ama ben seni gördüğüme çok sevindim bil."dedi ve Damla ya baş selamı verip masasına döndü.
Damla bana kocaman gözlerle bakarken gülümsedim. "Eski bir okul arkadaşı."dedim. Hikayemi anlatmaya değer görmüyordum. İçi yalanlarla dolu olan hikayemi anlatmayı bırak, kapağını açmaya sinirlerim dayanmıyordum. Kendi zayıflıklarımla dolu hikaye acizce anlatılacaktı. "Peki canım."dedi Damla gözlerimde ne gördüyse. Üstelememesini içten içe seviyordum. Sessizdi. Sessizliği paylaşmak içi boş olan muhabbetlerden daha çok huzur veriyordu bana. Bunu bence oda çok seviyordu. Sevmese benimle paylaşmazdı.
Ediz in bakışlarını üzerimde hissetmek yabancı birinin taciz eden bakışlarıyla aynıydı. Telefonum çalmaya başlayınca dikkatimi ona verdim. Barkın arıyordu. "Efendim aşkım?"dedim. "Nasılsın bebeğim nerdesin?"dedi neşeli bir ses tonuyla. "Damlaylayım. Kafede oturuyoruz. Sesin çok neşeli."dedim. "Üç aydır peşinde koştuğum ihale bizim karıcığım."dedi. "Çok sevindim. E kutlarız bunu."dedim neşeyle. "Kutlamalıyız çünkü iki gün sonra Fransa ya gitmem gerek."dedi. Bu ani haber kaşlarımı çatmama neden oldu. "Kaç günlük?"dedim. "Üç falan. Sende gelmek ister misin? Sınavların var diye bir şey demedim senin adına."dedi. "Yok aşkım. Denemeler falan var. O zaman bu akşam erken gel."dedim. "Ben eve çok yaklaştım."dedi. "Aa o zaman bende geliyorum. "Dedim. "Tamam sevgilim. Seni alayım mı?" Dedi. "Barkın zaten 5 dakikalık yol. Zahmet etme."dedim. "Geliyorum ne zahmeti? Sende hazırlan in aşağı."dedi. "Tamam aşkım."dedim ve kapattım telefonu. Barkın geliyordu. Yeterince güzel miydim acaba? Dersten çıktık. Sınıf kokuyor muydum? Sınıf kokar mı insan? Manyak mıyım ben? "Damla güzel görünüyor muyum?"dedim üzerimi düzeltirken. "Sakin ol gayet güzelsin."dedi gülümseyerek. Sonra bana tekrar baktı. "Çok mu aşıkken evlendin?"dedi. Çok mu aşıkken? Gülümsedim. "Çok aşığım."dedim ve ayağa kalktım.
Ediz bana şaşkınca bakarken ben kendime hiç şaşırmadım. Barkın ın etkisini ilk zamanlardan beri farkediyordum. Kalbim izin verdikten sonra bu kaç katına çıkmıştı hiç bir fikrim yoktu. Evet çok aşıktım ona ve farklı bir biz alanımız varken istesemde o alanın dışına çıkamazdım. Ben ruhumu beynimi her şeyimi katmıştım bu alana. Çıkarsam bir et yığınından farklı bir şey gelmezdi ele. "Süslü düşünme çok iyisin."dedi Damla.
Hesabı ödeyip aşağı indiğimizde Damla ile vedalaştım . O evine yürürken bende Barkın ı beklemeye başladım. Ona Ediz i söylemeyecektim. Fransa dan gelsin işleri bitsin öyle söylerdim. Yoksa kafasına takar ya gitmezdi ya da gidip adapte olamazdı.
Barkın gelince hemen arabaya bindim ve dudağına minik bir öpücük kondurdum. "Hayırlı olsun."dedim. "Sağol güzelim. Çok neşeliyim bugün."dedi ve anayola çıktık.
İpek ile kahvelerimiz yapmış kış bahçesine çıkmıştık. Artık havalar o kadar sıcak değildi. Akşam yemeği olana kadar sohbet edecektik. "Yenge Bora çok tedirgin."dedi. "Neden?" Dedim. "Onu vuranlar bana zarar verir diye sürekli üst düzey güvenlikli yerlerde görüşüyoruz. Abimde hafiyelerini takmış peşine zaten. Deli oluyorum. Sürekli bir bahanem olmak zorunda. Geçen okulun kütüphanesinde oturduk resmen."dedi. Bense kıkırdadım. "E ne güzel işte. Sevgilimi kütüphanede götürmedim demezsin."dedim. "Ay valla haklısın. Oğlanı az mıncırmadım."dedi ve kahkaha attık. "Birde sana bir şey diyeceğim."dedi. "Söyle canım."dedim ama elleriyle oynamaya başlayınca tedirgin oldum. "Bu Tijen. Sürekli telefonda. Sürekli odasından ağlama sesleri geliyor. Anlamadım ne derdi var. Sana sormadan da bir şey yapmak istemedim."dedi. "Aslında bizde eşeklik İpek. Kız İstanbul a yabancı. Biz bir gezdirip hava aldırmadık. Oda insan. Özlemiştir özgürlüğünü. "Dedim. "Haklısın ya valla. Yenge çok sessiz bir tip o. Bana cidden kötü bir insanmış gibi gelmiyor."dedi. "Banada."dedim. "Onu da muhabbet etmeye çağırsak mı?"dedi. "Dur benden çekiniyor. Ben çağırayım."dedim ve ayaklandım.
Barkın televizyon izlerken gözü bana kayınca ona havadan öpücük attım. Gülümsedi ve oda karşılık verip televizyonuna döndü. Bende Tijen in holüne girdim. Buraya o kadar yabancıydım ki evime ait değilmiş gibi geliyordu. Kapısını tıklayınca tiz bir "Gelebilir siniz."sesi geldi. Kapıyı açtım ve kafamı uzattım. "Füsun abla."dedi mahçup mahçup. "Ne yapıyorsun Tijen?"dedim yumuşak olmaya özen gösterdiğim sesimle. "Oyalanıyorum yemeğe kadar. Gelsene içeri."dedi. "Yok seni çağırmaya geldim ben. İpek le muhabbet ediyorduk. Sende katıl aramıza. Odandan çıkmıyorsun."dedim. Üzerine hırkasını aldı ve yanıma yürüdü.
Salona beraber çıkınca Barkın şaşırdı ama tepki vermedi. Onun yanından geçip kış bahçesine çıkınca ardımızdan İpek bir kahve daha almış geldi. "Orta diye biliyordum yanlış mı?" Dedi. "Doğru."dedi Tijen.
Hep beraber oturduk. İlk okullarımızdan konuşmaya başladık. "Ben çok haylazdım. Hocadan hep ceza alırdım."dedi İpek. "Niye şaşırmadım acaba?"dedim gülerek. "Sen nasıldın Tijen?"dedi İpek. "Ben ağaç tepelerinde dolanmaktan okula gitmezdim."dedi gülümseyerek. Elimi elinin üzerine koydum." Benden çekinmene ya da kötü olmamıza gerek yok Tijen. Bizi arkadaşların olarak sevebilirsin."dedim. Ona karşı kendimi çok suçlu hissediyordum. "Füsun abla. Ben inan çok üzüldüm sizin Barkın ağamla kötü olmanıza. Barkın ağam senden ayrı olunca ben mutlu olmam. Aşka saygım sonsuz. Ikinci kadın olmak çok ezici."dediğinde gülümsedim. "Bende sana karşı kendimi çok kötü hissediyorum. Ama inan başka çaremiz yoktu o an."dedim. "Ben Barkın ağama da dedim. Sizler insana değer veren bir aşiretsiniz. Ben eğer bana biçilen aşirete gelin olsam gözyaşım, çilem dinmezdi. Ben burada inan mutluyum."dedi. İpek ve ben cidden rahatlamıştık. "İnan bana çok rahatladım. Sen laf atmayınca bende atamadım." dedim. "Ben sizin aranıza girmemek için kaçtım. Barkın ağama ve sana rahatsızlık vermek istemem."dedi.
"Kız Tijen senin sevgilin falan yok muydu?"dedi ağzına lokum atan İpek. Bazen onun rahatlığı beni mahvediyordu. Şuan cidden normal bir durumdaymışız gibi davranıyordu. Yengesi ,yengesinin kuması ve görümce olarak oturuyorduk. O okul arkadaşına sorar gibi soruyordu. Tijen gülümsedi. "Vardı."dedi.
Aslında gayet net bir insandı. Bu zamana kadar mesafeli kalmamıza kızdım. "E o ne oldu peki?"dedi İpek merakla. "Okuyor.Yurt dışında. Bu olanlardan haberi yok."dedi. Içim acıdı. O çocuk duyduğunda ve bu kız ne durumdaydı. Buna biz sebep olmuştuk ama yine aynısı olacaktı. "Nasıl haberleşiyorsunuz?"dedim. "Haberleşmiyoruz artık. Ondan sudan sebepler yüzünden ayrıldım. Duyduğunda biliyorum yazacak ama..."dedi. "Ama senin için çok geç."dedi İpek ve gözlerinden yaş düşmeye başladı. "İpek ağlama."dedi Tijen üzgünce . "Eğer sen gelmeseydin ben senin abinle evli olacaktım."dedi İpek yaşlarının ardından. "Iyiki Bora abiyle ayrılmamışsınız."dediğinde bizim gözler kocaman olmuştu. "Merak etme kimseye demem."dedi gülümseyerek. İpek ufo görmüş gibi bakarken Tijen bana döndü.
"Füsun abla ben sana bir şey söyleyeceğim. "Dedi. "Söyle."dedim merakla. "Barkın ağama söyleyemem ama söylemezsemde vicdan azabından öleceğim."dedi. "Söyle söyle korkma."dedim. Dediģi şeyle olduğum yerde kalırken tek düşündüğüm şey bundan sonra İpek i ve Barkın ı nasıl zapt edecektim.
"BORA ABİYİ BENİM ABİM VURDURMUŞ."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRLİ
Ficción GeneralGözlerinde gördüğüm aşağılama ,dışlanmışlık ve kirli bedenime kurulan fanteziler içimde açılmayan kapılara bir kilit değil yüzlerce kilit vursa unutmamın imkanı yoktu. Tepetaklak bir hayatın KİRLİSİ bendim ve etrafımda dolanan sözde iffetli insanla...