21-Duru duygular

13.5K 643 25
                                    


-♡KISA BİR BÖLÜM OLDU AMA ÇOK ÖNEMLI YAZACAĞIM VE DETAY İSTEYEN BİR BÖLÜM OLACAĞI İÇİN KESTİM. FÜSUN VE BARKIN IN KESKİN VİRAJI OLACAK MI? YOKSA GEÇECEK Mİ MERAK EDİYORSANİZ YARİNA YETİSTIRECEĞİM SİZE BU KADAR MERAK FAZLA CANLARIM. GELECEK YARIN MERAK ETMEYİN ÖPÜYORUM. 😘😘😘-

"BENİM SENDEN BAŞKA YERİM YOK

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"BENİM SENDEN BAŞKA YERİM YOK. SENİNDE BENDEN BAŞKA YERİN YOK BUNDAN SONRA. BU KONU ARAMIZDA BU GECE SONA ERECEK. BİR DAHA O GİTME FİKRİNİ DUYARSAM SENİ ÖLDÜRÜRÜM. BENİM DEĞİLSEN BU DÜNYADA İŞİMİZ YOK!"

Yüzümün yaşlarla boğulu olmasını önemsemeden ona döndüm. Ne ölmesi ne gitmesi? Onun daha yaşayacak bir ömrü vardı. Elimi yüzünde gezdirdim. "Bunu yapma Barkın. Neyim için beni isteyeceksin ki? Sana boy boy çocuk veremeyeceğim. Benim için ailenle , aşiretle kötü olacaksın. Ben köyün kirlisiyim. Lekesiz bir yaşam hiç sunamayacağım sana. Yapma. Git beni bırak ve sana tertemiz gelecek bir kadına kocalık yap."dedim içim kan ağlayarak. "Bana bunları söyleme!Her şeyi yap ama beni katil edecek cümleler söyleme! Karım sensin ve benden başka bir yaşam yok sana. Seni bir paçavra gibi halanın kapısına atacağımı mı sanıyorsun? Ölsende mahvolsanda benim kollarımda olacak bu. Sen benim ömür boyu yanı başımda yaşayacaksın. Ağa olsamda aģalıktan alınsamda. "Dedi ve beni göğsüne çekti. "Ben seni nasıl ayırırım buradan?"dedi ve başımın tepesine öpücük kondurdu. İçim hiç rahat değildi. Onun beni sahipleneceğini hele de benden bir gün çocuk yapabilme ihtimalinin olacağını düşünmemiştim. Dahası ona bu kadar değer vereceğimi düşünmemiştim. Tuhaftı. Onu dünyada çoğu şeyden yakın hissederken bu şekilde bencil olmadan geleceğini düşünmem çok tuhaftı. Ediz e bir gün bile olsa düşünmemiştim bu sağduyuyu. O benim suç ortağımdı ve söylemesekte yükünü beraber çekiyorduk. Aslına bakarsan Ediz pek çocuk seven bir yapıya da sahip değildi. Bu dünyaya bir birey getirip pisliğe ortak etmek istemiyordu. Barkın ise ne kadar gizlese de yarası kapanana kadardı onun bu ketumluğu. Emindim ki acısı diner dinmez çocuk isteyecekti. Şimdi ise bana alışmıştı ve sözünü yememek için böyle söylüyordu. Ne olursa olsun onun çocuk sahibi olması gerekti. Onun hayatını bu şekilde baltalamak benim yüreğime ters geliyordu. Onun ihtimali varken bu ihtimali benim gibi birisinin gömmesi reva mıydı ona ? "Gözlerini kapat. Seninle bu dakikaları geride bırakalım."dedi ve geceden beri yorgun olan gözlerim yavaş yavaş kapandı.
Sabah kalktığımda Barkın yanımda yoktu. Yataktan kafamı kaldırdığımda bavulda yoktu yerde. Toplanmıştı ve ben uyanmamıştım. Bazen Barkın ın bu kadar baskın bir adam olması hoşuma gitse de çoğu yerde başıma buyruk hareket etmemi engelliyordu. Onu hoş buluyordum. Her anlamda çekici bir adamdı ama beraberinde bir çok sorumluluk getiriyordu. Onu istemek demek onun bu bağ bozan tavırlarına boyun eğmek demekti. Onu istemek kadınlığınızı defalarca sorgulayıp çok cevaplı bir soruya alternatifsiz yaklaşmak demekti. Barkın karanlık bir adam değildi. Kötü bir adam kategorisinide hak etmiyordu ama keçi gibi inattı. Onu kesseniz bile istediğinden vazgeçmiyordu. Bazen onun karısı olmayı hak etmediğimi kendime hatırlatıyordum. Onun gibi hayata tırnaklarımı geçirmemiştim ben. Ben onu zayıflatıyordum. Korkularımın beni ve onu zayıflatmasına seyirci kalıyordum.
Kalkıp salona indiğimde Barkın bilgisayarı kucağında bir şeylere bakıyordu ve bir taraftanda telefonda konuşuyordu. "Bora bensiz başlat inşaatı. Evde kalacağım ben."dediğinde Bora ne dedi bilmiyordum ama Barkın saatine baktı. "Uçakları bir saat önce alana indi. Alındılar ve otellerine giriş yapacaklar."dediğinde suratı karşıdan sarfedilen ifadeye gevşedi. "Hayta. İçin pis senin. Kadınlarla masumca yemek yiyeceğiz ve kabul ettireceğiz."dediğinde kafam karıştı. Kadın mıydı iş yapacakları ve Bora ne demişti? Yavaşça geldiģimi belli ederek yürümeye başladım. Barkın telefonu kapadı ve bilgisayarı yan tarafına koydu. Ben yan tarafına oturacakken dizlerinin üzerine çekti. Kollarını etrafıma çevreleyince içim kuşlar gibi özgürlüğüne kavuştu ve kollarımı ait oldukları omuzlara sardım. "Dün gece çok yorulduk."dediğinde ne diyebilirdim ki? Haklıydı. "Benim için ne ifade ettiğini bilerek gitmek istemen beni çıldırttı." Dediğinde kafamı kaldırdım ve gözlerine baktım. Gözleri o kadar sahiciydi ki tüm günahları bu irislere bakarak işleyebilirdim. O kadar ben kokuyordu ki bakışları onun için yanmak bana düğün olurdu. "Sana alışmak istemedim ."dedim bana ait sinir kırıntılarına sözlerimi salarken. "Ne demek bu?"dedi dahada katılaşırken. "Çok düşündüm. Senden vazgeçemez hale gelince kalkamayacağım. Elimden tutsan bile paramparça olacağım. "Dedim. Dizlerinde olan beni çevirdi ve sımsıkı kendine çekti. Burun burunaydık ve kollarımı zerre merhamet beslemeyen elleri kendine hapsediyordu. "Kör müsün sen?"dedi dişlerini sıkarak. "Yoksa çok mu safsın?" diye devam etti. Ağlamamak için direniyordum. "GİTTİKÇE SANA KAPILDIĞIMI FARKETMİYOR MUSUN?"dediğinde dudaklarım istemsizce aralandı. Onun bana kapılması ne demekti? Duygularını deli gibi muhafaza eden adam şimdi neden haykırıyordu. Korkutmuş muydum? Kendim korkularımdan başımı kaldıramazken onu gidişimle mi korkutmuştum? En nefret ettiğim duygu şüphesiz korkuydu. Çünkü Ediz i hep kaybedeceğim korkusu önüme bakmamı engelliyordu ve ben en nefret ettiğim hatta yaşadığım korkuyu bu adama yaşatıyordum.
"Bakma bana öyle Füsun!Sana bu kadar savunmasızken bana acıyormuş gibi bakma!"diye bağırdığında bakışlarım dudaklarına kaydı. Onu istiyordum. Beni yakacak yaralayacak biliyordum ama onun olmak nasıl merak ediyordum. Bu itirafı yapmışken kayıtsız kalmak yapabileceğim en umarsız davranış olurdu ve bunu istemiyordum. Onu elimin tersiyle itmek istemiyordum. Çünkü o elimin tersiyle itilecek değil kalbinin avuçlarımın arasında sarıp sarmalanacak bir adamdı. Kötü değil iyilik kazansın ve bu kötülüğe bu eşitsizliğe bir dur demeliydim. Bu yaralanmış adama kabuklarımı sarıp ikimizide serinleteyim istiyordum.
"SANA ACIMIYORUM. SANA HİSSETTİKLERİM ACIMANIN YAKININDAN BİLE GEÇMİYOR."dedim ve ne düşüneceğini bir kenara bırakıp dudağının kenarını öptüm. "Gitmek istemem istediğimden değil yaşanacakların seni üzeceģindendi."Bir öpücük daha kondurdum. Elimi ritmi bozuk kalbinin üzerinde bir süre tuttum. "İstedim ki kalbinde bana ait yara olmasın. Bir çelmede ben atmayayım o sıcacık yüreğine." Ve son olarak bir öpücük daha kondurdum.
Öylece baktı bana. Gözlerime. Yüreģime ezgiler salarak baktı. O baktıkça ben güzelleştim. Ben baktıkça o kederini sildi. Kimse kimsenin kalbinin içini bilmezken o bakışmalarımızda yeminimizi vermiştik biz birbirimize. Kim beni alıkoyabilirdi ki artık bu masaldan?Hangi setten atlayamazdım ki yolun sonunda Barkın varken? Benden bekliyor muydu bilmiyordum ama yuvama sarılmak ellerimin uçlarındayken bunu şansa bırakmayacaktım artık. "KOCAM YUVAM, SIĞINAĞIM,GÖLGEM."dedim tane tane gözlerine bakarak. Gözleri alacaları yok ederken siyahın en koyu tonuna ,şevkin ,şefkatin,arzunun enlerine teslim ediyordu kendini. Dudaklarını ıslattı ve kaderimizin bir kavşağına girmek için bana en keskin viraj soruyu sordu.
"KARIM OLUR MUSUN ?"

KİRLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin