50-Hayatı korkarak yaşama

9.9K 407 34
                                    


Taksi ile şirketin yakınında durduğumda bir karışıklık vardı. Herkes kenara çekilmiş polisler barikat kurmuştu. Anlamadım önce ve ne olduğuna bakmak için yanaştım. Kalbim boğazımda atıyordu. Ne oluyordu burada? "Ne oluyor?" diye sordum yanımda duran adama. Verdiği cevapla yerle bir olurken o an tek düşündüğüm Barkın dı.

"İÇERİDE SALDIRI OLMUŞ POLİS OLAYI KONTROL ALTINA ALMAYA ÇALIŞIYOR. ŞİRKETİN SAHİBİ AĞIR YARALANMIŞ ." 

Önce bir kıpırdayamadım. Onun yaralanmasına bir kez şahit olmuştum. İkinciyi kaldıramazdım biliyordum ve bundan kendimi hayat boyu sorumlu tutardım. Ayaklarıma acımın ulaştığına şahit olmak ve her adımım yakarak ilerlemek ona aslında ne kadar muhtaç olduğumun ilk işaretiydi. Korkmanın ötesini yaşıyordum şuan ve üzerine gidiyordum. "Bayan buraya giremezsiniz!"  Adamın uyarısı bende hiç bir işe yaramamıştı. Tabi kide gidecektim. Orada canıma zarar verilmişken durdurulmak olacak hareket miydi? "Hanımefendi size söylüyorum!" İlerlerken kolumdan tutuldu. "Kocam o benim!" diye bağırdım bir anda. Sanki bedenimde bu zamana kadar Barkın a tuttuğum ne varsa beni önlemeye çalışan adama kusmuştum. "Hanımefendi..." Ağlayan beni sakinleştiremiyordu ve ben çığlıklarıma engel olamıyordum. "Orada yaralanan benim her şeyim!" Çığlıklarımı duymuyordu ve ben şimdiden kalbimin çarpıntısını kontrol edemiyordum. Kulaklarım uğulduyor çenemin kasılması canımı yakıyordu. Böyle oluyormuş sanırım. Canın oradayken arkasından bakakalmak...

  "Füsun?" 

 Kulağımda Barkın ın sesi dolanıyordu. Sanki beni duyuyormuş gibi çağırıyordu. Deliriyordum sanırım. Aklım sonunda ebedi olarak vücudumu terketmiş suların arasına karışmıştı. "Size sesleniyorlar!" diyen adama aptal aptal baktım. Beynimde dönen sesleri insanlar nasıl duyabiliyordu. 

"Füsun!" 

Ardıma baktım. Yolun karşısından bana koşan Barkın a. O ana kadar çığlıklar atarak ağlayan ben ona koşmaya başladım. Bu kadar kısa zamanda Allah bana çok güzel iki ders vermişti. Bebeğimin ve kocamın değerini bilmeyen ben anlamıştım artık. Ondan ve sahip olduklarımdan özür diliyordum. Bencillik yapan bendim ve ellerimden kayıp gidince ne olacağımı bir kaç dakika da olsa bana yaşatmıştı. Ben onlarsız bir hiçtim. Beden yığınından başka bir şey olmazdım. 

  "Barkın!" dedim ve ona ulaştığım anda sımsıkı sarıldım. "Füsun neden oraya koşuyordun? Deli misin sen!" dedi beni sımsıkı sararken. Onu içime çektim doya doya. O kadar özlemişim ki farkında olmadan şuan doyamıyordum. "Senin yaralandığını söylediler." Yüzümü elleri arasına aldı ve dikkatle bakmaya başladı. "Bu  şirketin tamamı bizim değil. Diğerlerinin kısmında oldu patlama." dedi ve ben derin nefes alırken endişeyle beni seyretti. "Ben ,ben aklımı kaybettim sandım biran. Sana bir şey olacak olması..." dedim ve hıçkırdım korkuyla. "Olmadı sakin ol canım." dedi gülümser bir şekilde. İçimde tutmayacaktım artık. Ne anlamı vardı ki o olmadıktan sonra? Ellerine yüzümü bastırdım ve gözlerinden milim ayrılmadan konuşmaya başladım kalbimden nasıl geçiyorsa.

 Ne anlamı vardı ki o olmadıktan sonra? Ellerine yüzümü bastırdım ve gözlerinden milim ayrılmadan konuşmaya başladım kalbimden nasıl geçiyorsa

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KİRLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin