"HAYIR ÜNİVERSİTEDE Kİ AŞKI BEN DEĞİLDİM."
Acı ile öfke çok farklı dursalarda bence çok yakın duygulardı. Barkın bana acıyordu bunun bilinciydeydim ama öfkeli olması hem şaşırtıyor hemde hırsının boyutlarına ışık tutuyordu. Ben ona hiç bir zaman bir söze sadık kalacağımın garantisini vermemişken o sanki benden o kadar eminmiş gibi hareket ediyordu. Bu bir yerde yeni kuracağım yaşama gölge düşürüyordu. Kıvrandıracak olan bu ihtimal şimdiden içime soğuk yellerini estiriyordu.
"Ne yazık."dedi adam içli içli. "Oysa ki birbirinizi ezberlemiş bir ifade barınıyor."dediğinde Barkın a bakarsam ezberden çok bilinmeyen denklemli matematik sorusu görecekmişim gibiydi. Ne kadar kurallarını bilirsem bileyim pratikte zayıf düşecektim. Zayıflatıyordu beni emin olduğum gerçeklere karşı. "Ben istediklerinizi hazırlayayım."deyip kaybolan kitapçı beni bilinmeyen pratikle başbaşa bırakmıştı. Derin ve soğuk bakışlar tenimin değen kısımlarını buz ve ateş arası,sinek ısırığı gibi bırakırken ondan bana bakmamasını istemek gibi bir cürrete bürünmüştü. Kalbim yapma desede beynim tahammül sınırlarını test edercesine merceğinden bir kez daha geçirmeye razı olmadı. Olursa oda hata yapacak olduğunu kabul etmek zorunda kalacaktı çünkü. İkileme düştüğüm şu saniyelerde Barkın ın telefonunun çalması büyük şanstı benim için. "Ne var Bora ?Daha yeni ayrıldık?" Karşıyı dinledi ve sinirle arkasına döndü. "Ne demek vazgeçmiş?"dediğinde sesindeki öfke kitapçıyı daha daraltmıştı sanki. "Tamam bak ben bir ofise geçeyim. Sende geç ve Peri de yaptığımız sözleşmeleri alsın. Ne yapıp yapmayacağımıza karar verelim."dedi. Karşıyı dinledi ve telefonu kapattı.
Barkın beni eve bırakırken hiçbir şey söylemedi. Benimle her bir olayın ardından arasına duvarlar örmesi olmayan bağımızın iplerini geriyordu. "Akşam beni beklemeyin.İpek odamı gösterir sana.Alışverişide halledeceğiz şimdilik İpek ten idare et."dediğinden sadece onayladım onu. Diyecek bir şey yoktu."Bir de telefonun açık olsun."dediğinde ona döndüm ve derin bir nefes aldım. "Tamam."dedim ama bu tamam da bir sürü başkaldırı gizliydi.Eve girdiğimde İpek salonda yemek yiyordu. "Yenge hoşgeldin. Aç mısın?"dediğinde yanına doğru ilerledim. "Hoşbulduk sana eşlik ederim."dediğimde görevli hanım mutfağa yöneldi. "Abim nerede?"dedi coşkuyla."Bora aradı. Şirkete geçti."dedim."Biz ne yapıyoruz bugün?"dediğinde bilmem anlamında kafamı salladım ama içimde gezme isteği vardı. " Alışveriş yapalım mı sanada banada?"dediğinde Barkın ın dedikleri aklıma geldi. "Barkın İpek ten idare et dedi. O çıkaracakmış."dediğimde İpek kahkaha attı. "Yenge sen saf mısın?Abim kısalık darlık boyutunda sana kök söktürür. Tabiki de onsuz çıkmamız gerek."dediğinde gülümsedim. Dar veya kısa gibi bir takıntım yoktu. Aslına bakarsan eskisi gibi kıyafet merakım yoktu. İpek telefonunu eline alıp tuşları çevirdi ve kulağına tuttu. "Abiciğim nasılsın?"dedi ve karşıyı dinledi. "Tamam tamam uzun sürmeyecek. Biz yengeme kıyafet bakacağız. Şu değerli kartlarından birini alsak ya."dediğinde sırıtıyordu."Yengemde var mı?O tamam o zaman akşam geç.." yüzü değişiverdi. "Tamam abi."dedi ve telefonu bana uzattı. "Efendim?"dediğimde derin bir soluk aldı."Çok dar olmasın. Götün başın ortada olursa hırsımı senden alırım."dediğinde tamda içimden geçen cümleleri dile getirmişti. "Tamam."dedim ama bu ona yetmedi. "Sana verdiğim kredi kartını kullan.İpek kendininki ni kullansın."dediğinde bu adamın neden İpek in harcamlarına takıldığını anlayamadığımı düşündüm. "Tamam."dedim ama durakladı. "Bana neden soğuksun?"diye sordum birden. Kırıldığımı bile yeni anladığım sesimle. "Güzelim sana değil hırsım. Yolunda gitmeyen işlere."dediğinde kendimden bağımsız bir hah çıktı. "Barkın bu değil sorun."dediğimde arkadan kadının sesini duydum."Hayatım bu dosyaları nereye koyayım?" "Füsun ..." "Kapatmam gerek iyi çalışmalar."dedim ve kapattım. Bu hırs neden bedenimi esir almıştı bilemiyordum ama böyle devam edersem kendimden hoşnut olmayacaktım."Yenge bir sorununuz mu var?"diyen İpek in sesine cevap vermem gerekti. İçim gün ortasında acıyordu. Acının zamanı olmazdı ama bu defa sebebi canımı vereceğim adam olmadığı için tuhag geliyordu."Yok bir şey canım. Hadi çıkalım."dedim toparlanmaya çalışarak.
Avm tercih etmedik. Cadde üzerindeki markaların vitrinleri daha çekici geldi. İpek alışverişte kesinlikle çok zor kontrol edilen biriydi. "Barkın neden sana hep kendi kartını kullandırıyor?"dedim gülümseyerek."Bir günde iki kartınıda boşalttım ondan."dedi sırıtarak. "Tam olarak ne kadardan bahsediyoruz?"dedim."İki yüz bin tl falandı çünkü çok sinirliydim. Bir ayakkabıya kırk bin euro vermiştim." Dediğinde Barkın ın neden tedbir aldığını anlayaniliyordum."Abim paraya acımadı bir ayakkabıya ancak üst düzey gerizekalıların vereceği parayı kendi kardeşi verdi diye sinirden deliye döndü."dediğinde gülmekten elimdeki poşeti düşürecektim ."Ya yenge ya napayım o parayı vermezsem kendime zarar verecektim."dediğinde sesi bulutlandı."Bora yüzünden mi?"dedim. "Bir kadınla birlikte olmuştu. Çok zoruma gitmişti. Ben söyledikten sonra yapmıştı bunu. "dediğinde onun içinde var olan güzelliğin bu şekilde gölgelenmesine içim razı gelmedi. "En azından kendine zarar vermemişsin."dediğimde İpek derin bir nefes aldı ve beni tuttuğu gibi bir mağazanın eşiğine daha sürükledi. "Yenge bu etek ve bluz seni çok açtı." Üzerime giydiğim bordo kiloş etek dizlerimin iki parnak üzerindeydi ve Hatay daki şartlarımı düşününce çok fazla gelmişti bir anda. Üzerine denediğim krem rengi kolsuz bluzun eteklerini içine sokmuştum bordo eteğin. Etek salaşti ama bluzun darlığı aradaki kombini sağlıyordu. Bluz ile aynı renk olan topuklu ayakkabıları da beraberinde getirince İpek kendimi tanıyamadım. Uzun süredir bu kimliğine yabancı olan Füsun sonunda başını kaldırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRLİ
Ficción GeneralGözlerinde gördüğüm aşağılama ,dışlanmışlık ve kirli bedenime kurulan fanteziler içimde açılmayan kapılara bir kilit değil yüzlerce kilit vursa unutmamın imkanı yoktu. Tepetaklak bir hayatın KİRLİSİ bendim ve etrafımda dolanan sözde iffetli insanla...