ARWEN

ARWEN -3-

~~~

Arwen

Ne kadar uzun süredir aynaya baktığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Aslında yeşil olan gözlerim siyaha dönmüştü. Sanki gözlerimin içinde sonsuz, karanlık bir boşluk varmış gibiydi. Korkuyordum. Nasıl oldu da gözlerim bu hale geldiğini bilmiyordum. Daha fenası, gözlerimin bu halini gören insanlara bir açıklama yapamazdım.

Ben ne halt yiyeceğimi düşünürken Eva beni düşüncelerimden uyandırdı. “Arwie ! Aynanın önünde dikileceğine gel ve şu enfes elbiseye bir bak. Tam da sana göre.” Eva’nın sesini duyduktan sonra gözlerim eski yeşiline geri dönmeye başlamıştı. Eva’nın yanına gidip elbiseyi aldıktan sonra doğru kabine geçtim ve elbiseyi astım.

Üzerimdeki çiçek desenli elbiseyi çıkartıp az önce astığım elbiseyi almak için uzandığımda askı üzerinde elbiseyle elime uçup geldi. “Aman Tanrım !” Çığlığı basmıştım. B-bu.. Bu inanılmazdı ! Normalde bir elbise kimsenin eline uçmazdı öyle değil mi ? “Arwie, iyi misin ?”  Eva’nın endişeli bir şekilde bana seslenmesiyle kendime geldim.

“İ-iyiyim. Sadece dengemi kaybedip yere düşmek üzereydim. Ama sorun yok… Merak etme yani.” Ne kadar iyi kıvırırsan o kadar iyi açıklama bulursun Arwie. Aferin kızım. “Pekala, sen öyle diyorsan.” Derin bir nefes alıp Eva2nın verdiği toz pembe, bebe yaka elbiseyi giydim ve kabinden çıktım. Eva bana ışıldayan gözlerle bakıyordu.

“Neden bütün elbiseler sana yakışıyor ? Ben bunu giysem yerdeki karıncalar bile dalga geçerdi !” ikimizde büyük bir kahkaha attık ve seçtiklerimizi ödemek için kasaya gittik. Ödemeyi yaptıktan sonra arabama binip yola çıktık. Eve gittiğimde büyükannemi soru  yağmuruna tutacaktım.

~~~

Steve

Yatağımda büyük bir kahkaha atarak ayağa kalktım. Keyifliydim çünkü o kızı öldürmek için elime harika bir fırsat geçmişti. Eğer o kızı öldüreceksem daha güçlü olmalıydım. Bu yüzden spor salonuna indim. Evimizde bir antrenman salonu vardı çünkü fazlasıyla düşmanımız vardı. Camthalion ırkı her gün kendini geliştiren güçlü ırklardandı.

En az bizim kadar güçlü olan varsa o da sadece Elendil ırkıydı. Onlarla sürekli savaş içindeydik. O yüzden ne olur ne olmaz diye bir lastikle koluma takılı olan bıçağı bile hiç yanımdan ayırmıyordum. Bu kadar tehlikeli bir hayatınız varsa her şeye karşı hazırlıklı olmalıydınız. Elimi sallayarak duvarda asılı olan ok ve yayların bana gelmesini sağladım. Çeşitli güçlerim vardı. Türümüzde en fazla güce sahip olan bendim.

Kralın oğlu olunca bu zaten çok normal bir durumdu. Öyle ki; Elendil ırkının güçlerine bile sahiptim. Bunu nasıl olduğunu hiçbir zaman çözemedim ve açıkçası umurumda da değildi. En güçlü bendim ve bu bana yeterdi.

Eğer gücümü tamamen keşfedersem Elendil ırkında olup, elimizden kaçıp saklanan kişileri kolayca bulup öldürebilirdim. Düne kadar Arwen de o saklananlar arasındaydı. Ama büyük bir salaklık yapıp burnumuzun dibine kadar gelmişti. Bizden kaçmadığına göre ırkı hakkında hiçbir şey bilmiyor olmalıydı. Yoksa hangi Elendil bizim yanımıza gelmeye cesaret ederdi ki ?

Genelde bütün çocuklara doğdukları andan itibaren güçlerini ve neler yapabileceklerini anlatıp onları bilgilendirirlerdi. Fakat hiçbir şeyden bahsedilmezse gücü 18 yaşına kadar kendini belli etmez, 18 yaşına girmesine çok az zaman kaldığında kişi istemese bile güçleri devreye girmeye başlar. Kısacası bunun olmasından kaçış yoktur.

Kişi bundan habersiz olduğundan güçleri sönük kalır. Yaş gününde asıl güçlerine kavuşur. Yavaş yavaş olan bu değişim ilk göz rengiyle başlar. Tamamen güçlerini alacağı zaman acı çekilse de zamanla hissetmemeye başlanır.