ARWEN -7-

317 25 7
                                    

Yavaş yavaş asıl konumuza geçmeye çalışıyoruz.Şu büyü işlerine giriyoruz yani.Bu bölümü de sınıf arkadaşımın-Merhaba Dila!- beni 'Eğer o bölümü yüklemezsen seni keserim,parçalarına ayırırım,meraktan ölüyorum burada!' diye tehdit etmesiyle daha erken ekliyorum.Yoksa haftasonunu bulurdu herhalde.Neyse,iyi okumalar.Multimediadaki Adam,şarkıyı da dinlersiniz.İyi okumalar! -Zeynep

Uyandığımda aynı rüyamdaki gibiydim.

Susuzluktan boğazım kurumuş,belim ağrır bir şekilde, lanet bir sandalyeye bağlanmıştım.Lanet olsun! Uzun zaman boyunca beni rahat bıraktıklarında işin içinde bir bit yeniği olduğunu anlamalıydım.Fakat kahretsin,çok salaktım.Adam haklıydı.Tam bir sarışındım.

Boğazım kuruduğu için nefes aldığımda verdiği acıyla öksürmeye başladım.Etrafa bakındığımda ilerideki masada bir şişe gördüm fakat sandalyeye bağlı olduğum için pek rahatladığım söylenemezdi.Yine de şansımı denemekten zarar gelmez,diye düşünüp bağlı olduğum sandalye ile zıplamaya çalıştım.Sonuç;tam bir fiyasko.Yere kapaklandım.

Yerden kalkmaya çalışırken demir kapı açıldı ve içeriye Steve girdi."Seni pislik!Kaldır beni buradan.Ne zamandır buradayım seni lanet olası?" diye bağırmaya başladım.Cevap olarak kıkırdadı ve "3 gündür,güzellik." deyip beni kaldırdı ve ekledi."Su mu istemiştin?" dedikten sonra pet şişeye uzandı ve kapağını açıp biraz içti.Bana yaklaştı ve şişeyi uzattı.İçmeye çalışacakken şişeyi önümden çekip kırmızı duvara fırlattı.

İçimden ona küfürlerimi savururken dışımdan "Ne yaptığını sanıyorsun?Hem ben nasıl 3gündür uyuyorum?" diye tekrar bağırmaya başladım.Boğazım kuruyken bana pek yararı olmuyordu."Bu da benim küçük sırrım,güzellik." "Bana güzellik demeyi kes." Ciddi ifadesi yerini alırken buradan nasıl kurtulacağımı düşünüyordum."Bari saat kaç,hangi gündeyiz onu söyle,ah Tanrım!"Delirmek üzereydim.

"21 Ekim' e son 45 dakika,güzellik" Olduğum yerde çakılıp kalmıştım sanki.Zaten berbat hissettiğim bu lanet yerde,o lanet şeye dönüşmek istemiyordum.Bir yandan ise seviniyordum.Belki bir işe yarardı ve buradan kurtulmamı sağlardı."Bari su ver,lanet olası." Kıkırdayıp içeriye gitti ve bir bardak su ile geri döndü.İçmeme yardım ettikten sonra bardağı masaya bıraktı."Buradan kurtulduğumda seni şikayet edeceğim,lanet olası.Çürüyeceksin." Büyük bir kahkaha patlattı ve bana yaklaşıp eliyle çenemi yukarı kaldırdı."Buradan çıktığın anda,yüzümü unutacağından emin ol,güzellik.Beni fazla hafife alıyorsun." diyerek sertçe elini çekti.

Dakikalar geçmek bilmiyordu.Yorgun düştüğüm için gözlerimi kapayıp kendimi uykuya bıraktım.Nasıl kurtulacaktım buradan?

* * *

Gözlerimi açtığımda duvardaki saati fark ettim.İnsanlık yapıp saat koymayı akıl etmişti demekki.Bileklerimi acıtan ipi genişletmeye çalıştım fakat hiçbir şey değişmedi.Saate tekrar baktığımda son 5 dakikam olduğunu fark ettim.Elimden geldiğince ipi gevşetmeye çalışıyordum ama başıma ağrı girmeye başlamıştı.Vücudum titriyordu.Lanet olsun,burada öleceğim.

İpler biraz gevşediğinde içimde birşeylerin hareketlendiğini hissediyordum.Ciğerlerim yanıyordu,kalbim daha hızlı atıyordu.Gözlerim yuvalarından çıkacakmış gibi hisssediyordum.Ensem yanmaya başladı,daha sonra bu sıcaklık beynime yayıldı.Ölsem daha iyiydi!

Kollarım kasılmaya başladığında iplerle uğraşmaya ara vermiştim.Vücudumdaki tüm kaslar acı içindeydi.Öksürük krizine tutuldum.Ani bir hisle ellerimi hızlıca çektim ve ipleri kopardım.Kendimi toparladığımda demir kapıya doğru koştum.Kapıdaki yansımamı gördüğümde kendimden korkmaya başladım.Gözlerim parlıyordu.

ARWENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin