Bölüm 12

8.7K 265 12
                                    


Fırtına sonrası sessizlik...

Elim beyaz çarşafın üzerinde bir şey ararmışcasına sağdan sola doğru kaydı. Karamel buklelerimi gözümün üzerinden arkaya doğru attım. Perdenin açık kalan kenarından güneş ışığı üzerime düşmüştü. Gözlerimi ovalayıp yanımda yatan adama baktım. Başımı kaldırıp bir süre nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Ardından Can'ı yanımda görünce güvende olduğumu hissettim. Dün gece fırtınadan çok korkmuştum ama Can beni sakinleştirmeyi başarmıştı. Hafifçe başımı tekrar yastığa koyup Can'ı izlemeye koyuldum... 

Can uyurken o kadar masum gözüküyordu ki bir adam nasıl böyle savunmasız olabilirdi bilmiyordum. Dalgalı siyah saçları geriye doğru düşmüştü. Üç dört günlük sakalları ona olgunluk katıyordu. Kirpikleri sanki bir kızın ki kadar uzundu ve mavi gözlerini açıp bana baktığında kendimden geçiyordum. Yakışıklı mıydı? Hayır. Onda çok farklı bir şey vardı. Can'a bakınca yanaklarını okşama isteği geliyordu içimden. Ona şefkat göstermek, ellerini tutmak istiyordum. Korunmaya muhtaç bir çocuk gibi bana doğru döndü. Kaşının üzeri seyiriyordu. Kim bilir kaçıncı rüyasındaydı? 

Kalkmamız lazımdı artık çünkü uçağı kaçırmak istemezdik. Can'ı izlemeye doyamıyordum. Birden kolunu üzerime atıp beni kendine doğru çekti. Uykusunda ne yaptığını bilmiyordu ve beni görse koşarak uzaklaşırdı muhtemelen. Kulağına doğru başımı kaldırıp kısık sesle konuşmaya başladım.

"Can kalkmamız lazım artık. Hava alanına gideceğiz."

"ımmh"

"Can uyanır mısın kolun çok ağır ve saçlarımı eziyor."

Can usul usul mavi güzel gözlerini açtı. Uyanır uyanmaz masum bir bebek gibi gülümsedi. Neye gülümsediğini anlayamadan ben de ona karşılık verdim. Bir anda bana sarılmış bir şekilde kendini görünce bilinci açıldı ve kollarını benden çekip koltuğun en ucuna kadar kaydı. Yatağa fırlatılmış bir kedi gibi hissettim kendimi. 

"Ekin özür dilerim. Bilerek olmadı gerçekten."

"Şey sorun değil, rahat ol."

İkimizde tedirgin olmuştuk ama yapacak bir şey yoktu. Yataktan kalkıp arkasına bile bakmadan odasına gitti. Ben de çarşafları katlayıp bir köşeye kaldırdım. Hazırlanmam lazımdı ve saat artık çıkmamız gerektiğini söylüyordu. Hemen kendimi banyoya attım ve kapıyı kilitledim. Aynada yüzümü görünce biraz şok geçirsem de halledemeyecek bir sorunum yoktu. Biraz saçlarım karışmış, biraz gözlerim şişmiş, azıcık da rengim solmuştu. Bir gün öncesinden duş alıp saçlarımı kıvırdığıma dua ettim ve kafamı önüme attım. El hareketlerimle saçlarımı biraz kabartıp başımın üzerinde sıkıca at kuyruğu yaptım. Önlerden iki tutam saç çıkarıp doğal bir görünüm elde ettikten sonra hafif ama beni taze gösterecek bir makyaj yaptım. Üzerime mavi ekoseli bir gömlek ve dar siyah pantolon geçirdim. Salona doğru geçtiğimde ise son kez etrafa bakındım... 

Can ikimizin bavulunu da eline almış bir şekilde yatak odadan çıktı. Beni karşısında görünce biraz duraksadı, sanki söyleyeceği şey yerine başka bir kelime seçmiş gibi bakıyordu. 

"Taksi çağırdım , birazdan kapıda olur. Hazır mısın?"

"Evet Yaşar Beye kısa mesaj çektim. Hazır olduğunu yazmış."

Sanki tüm gece birlikte uyumamışız gibi soğuktu. Can kırılmaya hazır bir kalp taşıyordu göğsünde. Ben onu incitmekten çok korkuyordum. Eğer istediği uzaklıksa, bundan sonra ona uzak duracaktım.  Kapıyı açıp ayakkabılarımı giydim. Sokakta evine doğru yürüyen İpek'i gördüm ama seslenmedim. Can'ın evinden çıktığımı görürse mahallede tatsız söylentiler çıkabilirdi. 

FÜME (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin