Bölüm 21

7.2K 291 18
                                    

"Dönmeyen sadece ölülerdir..." 

Bertrand Barére


*


Yıl 1992 \ İstanbul - Beyoğlu


Havanın mis gibi çiçek açtığı güzel bir mayıs ayıydı. Bulutlar neşeli halde gökyüzünden gelip geçiyor, insanların içinde tatlı bir mutluluk taşıyordu. Ekin'in babası Cemal Bey elbise dükkanını erkenden açıp dükkanın içindeki giysilerin bir kısmını dışarıya çıkardı. Ardından küçük sarı tabureleri kapının önüne alıp en yakın arkadaşlarından biri olan Özkan Beyi beklemeye koyuldu. 

Özkan Beyin ufak bir kahvehanesi vardı ve öğle araları kahvehaneyi çırağına bırakıp Cemal Beyin yanına tavla oynamaya gelirdi. Birbirlerini çocukluktan beri tanıdıkları için aralarında güçlük bir dostluk vardı. 

Özkan ve Cemal Beyin arkadaş oldukları bir adam daha vardı. Bu adamın adı Salim Kaya'ydı. Kendisi mahallenin en zengin kuyumcusuydu. O kadar çok parası vardı ki, her kapının ona parayla açılabileceğini düşünürdü. Gözü hep yükseklerde olduğu için etrafında hiç dostu kalmamıştı. Aslında o çok yalnız bir adamdı. Bu nedenle Özkan ve Cemal Bey, Salim Kaya'ya ara sıra ahbaplık ederlerdi...

Saatler bir buçuğu vurduğunda temiz giyinimli ve derin mavi bakışlı Özkan Bey sokağın başında görüldü. Hiç bir günü boş geçirmez en yakın dostuna mutlaka uğrardı. Cemal Beyle tokalaştıktan sonra beraberce sarı taburelere oturdular...

"Cemalim yine kurmuşsun tavlayı."

"Eee seninle bir tur oynamazsam günüm güzel geçmiyor."

...

Günler geçiyor ama aynı hızda devam etmiyordu. Her yeni gün, yeni bir hikayeye kapı açıyor ve elimizdekilerin değerini daha çok anlamımıza yardımcı oluyordu. 

Cemal Beyin bir tanecik yavrusu Ekin vardı. 

Özkan Beyin ise biricik oğlu Can.

Fakat Salim Beyin çocuğu olmuyordu. Karısıyla gitmediği doktor, çalmadığı kapı kalmamıştı. Normalde parasına hiç kıyamazdı ama şu dünyada tek istediği şey bir evladının olmasıydı.Servetinin yarısından çoğunu çocuğu olsun diye harcamıştı. Fakat çocuk olmuyordu. Bu nedenle Özkan ve Cemal Beyi çok kıskanırdı. Ne yazık ki bu kıskançlık zamanla büyük bir nefrete dönüştü. Salim Bey istediğini elde edemediği için gün geçtikçe etrafından daha çok uzaklaşıyor ve tek konuştuğu iki arkadaşına her gün biraz daha bileniyordu.

Bu sırada çok sevindirici bir gelişme yaşandı. Cemal Bey zamanında oynadığı bir kuponun tuttuğunu öğrenince sevinçten deliye döndü.  O kadar çok para kazanmıştı ki istese mahallesindeki bütün evleri satın alabilirdi. Lakin Cemal Bey iyi bir insandı ve eline geçen parayla ne yapacağını çok iyi biliyordu. Paranın bir kısmını en yakın arkadaşı Özkan Beye verdi. Büyük bir kısmıyla da İstanbul'un çeşitli yerlerinden evler aldı. Cemal Bey o kadar şanslıydı ki aldığı evler bir ise ona satıldı ve serveti gittikçe katlandı. 

Özkan Beyde şanslıydı aslında çünkü Cemal Bey ona para verirken cömert davranmıştı. Özkan Bey de gidip o parayla mahallesine yakın bir arsa aldı. Buraya güzel ve gösterişli bir apartman yaptırdı. 

İki dostun hayatı bir anda değişivermişti. Çocuklarıyla mutlu, güzel bir hayata adım attıklarını sanıyor her şeyin yolunda gittiğini düşünüyorlardı. 

Lakin bu iki dostu çekemeyen bir adam vardı. 

Salim Kaya...

Mahallede kendisinden daha zengin Cemal Bey olduğunu duyduğunda deliye döndü. Özkan Beyle parasını paylaştığını duyunca ise çıldırdı. Kendi kendine evinde konuşmaya başladı.

FÜME (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin