Bölüm 35

5.1K 191 18
                                    


Evimizin salonunda asla görmek istemediğim insanlar sıralanmış bize bakıyorlardı. Üstelik Tuna Duran'ın göğsüne yolladığım kurşundan eser yoktu. Eminim ki bir büyü ile çaresine bakmıştı. Salim Kaya büyüklenerek hem de çıkarmadığı ayakkabılarıyla salonumun ortasına kadar gelip koltuğuma oturdu ve bacak bacak üzerine attı. Hemen arkasında Tuna Duran ayakta bekledi ve adamları da dış kapının yakınında durdular. 

Salim Kaya aşağılayıcı bir tavırla "Otursanıza yahu" dedi. Can tekli koltuğa geçti, ben de yanındaki tekli koltuğa çekinerek oturdum. Arkada duran Tuna Duran çözlerini bana dikmiş yiyecek gibi bakıyordu. Onu alt ettiğimden dolayı bana tavırlıydı. Salim Kaya göbeğini sıkıştıran çeketinin düğmesini açıp arkasına yaslandı. 

"Şimdi gençler siz benim çocukluk arkadaşlarımın çocuklarısınız. Yani bir bakıma ben sizin aile dostunuzum. Bakıyorum da işlerimi bozmak için ant içmiş gibisiniz. Neden?"

Can'ın yanaklarından dişlerini birbirine bastırdığını görebiliyordum. Elimi omzuna koyup sakinleşmesi için yavaşça okşadım. Kendini güçlükle zapt ediyordu. Can daha fazla dayanamayarak

"İnsanlar dostlarına mezar kazmazlar Salim Bey" dedi.

Salim Kaya sanki çok hoş bir sohbet yapıyormuşuz gibi gülümsedi ve "Şartlar bunu gerektirdi. Hayat adaletsizdir, bu nedenle kendi adaletimi kendim sağladım" dedi.

Can sinirli bir şekilde doğrularak "O insanlar size hiçbir şey yapmadı. Sırf kıskançlığınız yüzünden ailemi ve Ekin'in babasını öldürttünüz. Bunun neresi adalet?"

Salim Kaya hala haklı gibi "Peki sizin benim ayinlerimi bozmanıza ne demeli?" diye sordu.

Bu adam kesinlikle ruh hastası olmalıydı. Yüzüne baktıkça tiksiniyordum. Can'ın sabrı tükenmişti. Karşımızda algılarını tamamen kapatmış hasta bir adam vardı. Sakin bir ses tonuyla "Salim Kaya kulaklarını aç ve beni iyi dinle. Hayatta olduğum sürece senin gencecik kızların ruhlarını şeytana satmana izin vermeyeceğim. Ne olursa olsun sizinle savaşacağım" dedim. 

Salim Kaya ilk defa gerildiğini kaybolan gülümsemesiyle belli etti. Bacaklarını düzeltip dik bir şekilde koltukta oturmaya çalıştı. Sağ kaşını havaya kaldırıp 

"Buraya sizi son kez uyarmaya geldim. Dünyanın neresine kaçarsanız kaçın gördüğünüz gibi yerinizi buluyorum. Eğer bir ayinim daha zarar görürse sizi ve sizin soy adınızı taşıyan her insanı tek tek bulup dünya üzerinden yok ederim. Bunu böyle bilin" diyerek ayağa kalktı ve adamlarına el işareti yapıp evden dışarı çıktı.

Salonumuzda esen gerginlik havası kaybolacak gibi değildi. Can ayağa kalkıp açık bıraktıkları kapıyı kapattı. Geri dönerken düşünceli hali beni korkuttu.

"Bu işin tek bir çaresi var"  dedikten sonra eski yerine oturdu. 

Gözlerimi gözlerine dikip cevabı merak ettiğimi belli ettim. Can yumruklarını sıkarak 

"Salim Kaya'yı öldüreceğim" dedi...



*


Sabah uyanır uyanmaz tatsız bir halde kahvaltıyı hazırladım. Can hala uyanmamıştı o yüzden bir de üzümlü kek yaptım. Belki hoşuna gider diyeydi tüm çabam. Dün geceden sonra morallerimiz sıfırlanmıştı. 

Yatak odamıza çıkıp Can'ın yanına uzandım. Saçlarındaki bir kaç sarı tutam kumral yüzüne çok yakışıyordu. Sakallarını okşayıp "Hadi uyanma vakti" dedim. Ne kadar canımız sıkkın olsa da güzel gülüşünden beni mahrum bırakmadı. Mavi gözlerine dalıp gitmiştim ki kollarımdan tutup beni yanına yatırdı. 

FÜME (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin