Bölüm 25

6.8K 241 6
                                    


"Belki, yaşadığını sandığı hayat bir rüyadan ibarettir ve uyandığı zaman o da bütün gerçekleri görecektir, ya da herkes uyumaktadır da onun yaşadıkları gerçektir."

 Tutunamayanlar, Oğuz Atay (Sayfa 242)


*


Mutsuzluğumuzu genelde kendimize borçluyuzdur. Ama hayat öyle bir yerden gelip vurur ki, ne olduğunu anlayamayız.Belki de en sevdiklerimizdir bizi yaralayan. Beni büyüten, bana bakan, beni koruyan, seven babam karşımda oturmuş canilerin arasında gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Bana bisiklet alan, kırmızı rugan ayakkabılarımın bağcıklarını bağlamayı öğreten babam, o değildi. Gözlerim yanmaya başladı ve durduramadan aktı...

Yavuz ve diğerleri kendilerinden geçmiş bir şekilde kahkahalar atarak eğleniyorlardı. Babam beni görünce yüzünü buruşturdu. O sırada odaya uzun bacaklı manken gibi garson kızlar girip tepside meyveler ve içkiler ikram ettiler. 

Gecenin sonunda sarhoş insanlar topluluğu yavaş yavaş dağıldı. Her biri giderken ceplerinden çıkardıkları yüklü miktardaki banknotları Tuna Duran'ın kapının hemen yanında duran kasasına bıraktılar. Misafirler memnun gözüküyorlardı. 

Yavuz misafirlerden bir kaçını uğurlamaya gitti. O sırada babam dayanamayıp yanıma geldi.

"Ekin burada ne işin var?"

"Asıl senin ne işin var bu iğrenç ortamda."

"Kızım bak hiçbir şey bilmiyorsun"

"Hiçbir şey bilmediğim gibi öz babamı hiç tanıyamamışım. Ben bugün bunu öğrendim."

Babam çok gergin duruyordu. Yüzündeki değişimleri anlayamıyordum. Alnında biriken terler zor durumda olduğunu gösteriyordu. Yavuz misafirleri uğurlayıp yanımıza geldi. Hareketleri hala çok sinir bozucuydu.

"Ooooo kimleri görüyorum, Cemal Ran. Hoş geldiniz."

"Yavuz, kızımın burada ne işi var?"

"Kızın mı? Oda kim?"

"Ekin benim kızım ve anlaşmamızda ailemden uzak duracağınızı söylemiştiniz."

Ortam gerilmişti ve Yavuz bana uzaylı görmüş gibi bakıyordu. Odada kimse kalmamıştı. Zavallı kızın cesedini büyük bir torbaya koyup sürükleyerek dışarı çıkartmışlardı. Yavuz'un keyfi kaçmıştı artık.

"Ekin'in senin kızın olduğunu bilmiyordum."

Dış kapının açılmasıyla birlikte hepimizin kafası o yöne çevrildi. İçeriye lacivert takım elbiseli ve epey kilolu bir adam girdi. Adamın yüzü çirkindi ve çok ciddi duruyordu. Yavuz homurdanmaya başladı. Adamın yanına gidip ellerine yapıştı ve büyük bir saygıyla öptü. 

"Hoş geldin babacığım." 

Gelen meşhur Salim Kaya'ydı. 

"Hayırdır oğlum bir sorun mu var?"

Adamın tok sesi içimi ürpertti. Babamın boncuk boncuk terleyen alnını görebiliyordum. Bunun sebebini elbet bir gün öğrenecektim. Bu adam kim oluyordu da ailemize karışıyordu.

"Babacığım tanıştırayım. Ekin, Cemal Beyin kızıymış. Ben de yeni öğrendim. Oysaki yarınki ayinde Ekin'i öldürmeyi planlıyordum."

Basit bir dille bahsedilen benim hayatımda ama Salim Kaya'nın umurunda gözükmüyordum. Babam hemen sohbete atıldı.

FÜME (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin