Bölüm 29

5.9K 215 9
                                    


İşte sana yeryüzündeki görevinin tamamlanıp tamamlanmadığını anlaman için bir test: Eğer yaşıyorsan, tamamlanmamış demektir... -Richard Bach*



*


Neriman Hanımın odalarda yankılanan çığlığı kulağımı deşip geçti. Yine ne olmuştu da bağırıyordu. Yataktan atlayıp hemen salona koştum. Can da kolunu tutarak peşimden geldi. Neriman Hanım elleri dizinde bağırıyordu. 

"İpek yok, İpek gitmiş!"

Yeşil battaniye öylece yerde duruyor Neriman Hanım göz yaşlarını tutamıyordu. O sırada bahçeden bir ses geldi. Hemen mutfaktan geçip bahçeye doğru koştuk. İpek bahçedeki masanın üzerine kahvaltılıkları hazırlamış elinde de birkaç domatesle bize gülümsüyordu. Neriman Hanım koşup İpek'e sarıldı.

"Kızım neredesin sen neden ses vermiyorsun" 

"Anneciğim size kahvaltı hazırlayım dedim"

İpek'in bileği iyileşmişti ve eski haline dönmüştü. Bahçedeki masanın üzerine çok güzel bir kahvaltı hazırlamıştı. Aklı sıra bize sürpriz yapacaktı ama annesini korkudan deli etmişti. Masaya doğru yaklaşıp

"Hadi o zaman güzel bir kahvaltı yapalım" dedim.

Sevdiklerimizin yanımızda olmalarına şükrettim ayrıca Neriman Hanımın yaptığı karışıma da şaşırıp kalmıştım. Bir gece de yaralarında iz dahi bırakmadan geçirmişti. Acaba Salim Kaya'ya verdiğimiz savaşta bizim destekçimiz olmayı kabul eder miydi? Çünkü ön görüsü çok açık ve çoğu konuda bilgisi olan bir kadındı. 

Şimdilik bütün düşünceleri bir kenara bırakıp masada yerimi aldım. Hep beraber güzel bir kahvaltı yaptık. Çayımdan bir yudum almıştım ki İpek

"Hepinizden çok özür dilerim. Sizi tehlikeye soktum ve sözünüzü de dinlemedim" dedi. Başı öne eğilmişti ve çok yıpranmış gözüküyordu.

Sonuçta o gencecik bir kızdı ve biz ne kadar söylersek söyleyelim yaşamadan öğrenemeyecekti. Ve düşündüğüm gibi de oldu. Tuna Duran'ın cani bir katil olduğunu kötü bir şekilde tecrübe etti. Neyse ki hayattaydı da biricik annesini yalnız bırakmamış oldu. Can gülümseyerek konuştu 

"Dün gece yaşanılanları hepimiz unutuyoruz. Bugün yeni bir gün. Toparlanacağız ve yenileneceğiz. Güçlü olmak zorundayız. Karşımızdaki insanlar çok kötü olabilir ama onları yenmemek için hiçbir sebep de yok."  

Can içimize umut tohumları serpmişti. Ama aramızda olumsuz düşünen biri vardı. İpek elindeki bardağı masaya bırakıp

"Güzel söylüyorsun da Can abi nasıl yapacağız bu dediklerini? Adamlarda bin bir çeşit düzen var. Dün az daha ikimiz de ölüyorduk"

Can sıkkın bir ifadeyle elini İpek'in elinin üzerine koydu

"Bu ilk defa oldu ve bir daha asla olmayacak İpek, bana güven. Hepinizi koruyacağım. Bundan sonra her gün onları yenmek için çalışacağım ve dünyadan bir pislik daha temizlenecek" derken mavi gözlerinin içi yanıyordu. 

İpek ve Neriman Hanım kahvaltıdan sonra evlerine gittiler. Can bahçede spor yapmaya başlamıştı. Bundan sonra her gün kendini geliştireceğini ve güçlü olması gerektiğini söyleyip duruyordu. Ben de onu yalnız bırakıp yatak odamıza geçtim. Dün geceden sonra ev çok dağılmıştı. Bütün çamaşırları yıkamaya karar vermiştim ki ceketimin cebindeki bir şey dikkatimi çekti. Dün gece binadan kaçarken odadan çaldığım kitap öylece duruyordu. 

FÜME (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin