Bölüm 31

7.2K 184 13
                                    

Kulağıma fısıldayan bir ses "İçim" dedi. Kirpiklerimi usulca kaldırdım. Can'ın mavi gözleri üzerimdeydi. Gülücüğünden öpmek istedim.  

"Ah Ekin seninle olmak çok güzel" derken elleri saçlarımla oynuyordu. Bir an için yeni evimizde olduğumuzu unutmuştum. Etrafa bakıp dün geceki yaşanılanları düşündüm. Yanaklarım kızarsa da Can'a belli etmeden yataktan kalktım. Saten siyah sabahlığımı üzerime geçirip neşeyle gülümsedim

"Bugün ne yapıyoruz?"

Can çapkın bakışlarını üzerime atıp cesurca gülümsedi

"Aslında hiç yataktan çıkasım yok biliyor musun?"

"Imm, çok iddialı" 

Ölümden dönmüş insanlar olarak fazla mutluyduk. Bunun nedeni birbirimizi bulmuş olmamızdı. Can'a göz kırpıp kendimi duşa attım. Banyoda kocaman bir küvet vardı bu kadar güzel bir evi nereden bulmuştu merak ediyordum. Üzerimden sabahlığımı ayaklarımın dibine bıraktım. Tenimden kayıp giden gecelik içimi gıdıkladı. Suyu açıp küvete köpük yapan kapsüllerden attım. Şelale gibi fokurdayan küvet beni içine çekiyordu. Kendimi suyun yatıştırıcı etkisine bıraktım. Gözlerimi kapattığımda her şey daha iyiye gitti...

Kapının usulca açılmasıyla başımı kaldırdım. Can gözlerimin içine bakarak beni delip geçiyordu. Üzerindeki tişörtü ve şortu tek hamlede çıkartıp yanıma geldi. Küvetin kenarına oturup başını yana doğru eğdi ve

"Gelebilir miyim?" dedi.

Bu sahneyi daha önce yaşamıştık. Otelde Can duştayken yanına gitmek istediğimde evli olmadığımız için beni reddetmişti. Şimdi intikam sırası bendeydi. Yüzümü küvete döndüm ve

"Olmaz Can, tek başıma kalmak istiyorum" derken ciddi görünmeye çalıştım.

Can bir süre bana baktıktan sonra ayağa kalkıp kapının yanına gitti ve "Çağırmazsan gelemem ama biliyorsun değil mi?" dedi.

Masum bir kedi gibi kıvranıyordu. Yanımda olmak için deliriyordu aslında ve ben de farklı değildim. Sonunda dayanamayarak 

"Gelirken biraz çilek getirebilir misin?" dedim.

Gözlerindeki ani koyulaşma hala birbirimize doyamadığımızın resmiydi...

*

Günler birbirini kovalarken önemli olan hayatı kaçırmamaktı. Çünkü zaman tutabildiğimiz bir şey değil...

Can'la güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra tekrar yatak odamıza çıkıp eşofmanlarımızı giydik. Evimiz güzel bir ormanın içinde olduğu için beraber koşu yapmaya hazırlandık. Her gün kendimizi geliştirmemiz gerekiyordu. Gerekirse biz de büyü yapmayı öğrenecektik. 

Can hırkasının fermuarını çekerken bende saçlarımı başımın üzerinde at kuyruğu yaptım. Can'ın boynunda öpüp

"Hazırsan çıkalım" dedim.

Can üzerini göstererek gülümsedi "Balayımızda spor yaptığımıza inanamıyorum" 

"Düşmanlarımız uykudayken balayı düşünmemiz doğru olmaz değil mi sevgilim? Zaten yan yanayız ve bizim her ayımız balayı"

"Haklısın galiba. Seninle olduktan sonra sorun yok. Hadi biraz koşalım"

Can kapıyı kilitledikten sonra ormanın içine doğru koşmaya başladık. Düzenli spor yapmadığımdan çok çabuk yoruluyordum, Can beni ara sıra dinlendiriyordu. Koşu yaparken Salim Kaya'nın kitabını çaldığım aklıma geldi. Küçük kitap hala bavulumun içinde duruyordu. Can'a bundan bahsetmem lazımdı. Nefes nefese kaldığım bir ara, sıra sıra dizilmiş ağaçlardan birine tutunup Can'ın uzattığı sudan içtim. Bir yudum alıp 

FÜME (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin