Meleği karşısında gören steven kalbi yerinden fırlamış gibi hissetti. Ama melekle ne konuşması gerektiği hakkında hiç bir fikri yoktu. Hem onu çok seviyordu. Hem de hiç tanımıyordu. Çıldırmış olabileceğini düşünüyordu artık.
Steven'ın endişeli bakışlarının farkına varan melek artık steven'a bildiği kadarını anlatmalı ve onunda birşeyler bilip bilmediğini öğrenmeliydi. Çünkü buraya steven için gelmişti. Ve o artık kavuşmalıydı, yüzyıllardır hasret kaldığı aşkına.
Steven babasının anlattıklarını meleğe anlatmak istiyordu. Ama ona inanmayacağını hatta ailecek delirdiklerini düşünmesini istemiyordu. Çünkü steven'ın duyduğu kendisine anlatılan kadarı bile kendisinin şizofren olduğunu düşünmesine yetmişti.
Melek; Stevena sana söylemek istediğim şeyler var ama nasıl anlatmam gerektiği konusu da hiç bir fikrim yok dedi.
Meraklı gözlerle ve acaba ne anlatabilir. Benim yaşadıklarımı oda yaşamış olabilir mi gibi düşüncelerle gözlerini ayırmadan meleğe bakıyordu.
Seni çok iyi tanıyorum steven. Buraya senin için geldim. İngiltere de olma sebebim sensin. Dedi.
Steven şaşırmış tı. Ama meleğin sözünü kesmek istemediği için sessiz kaldı. Ve dikkatle dinledi.
Melek kendimi bildim bileli hep seni aradım. Hatta bebeklerin konuşmayı öğrenirken ilk sözleri anne ya da dede olur. Benim ki ise Will olmuş. 4 yaşlarında artık iyice konuşabildiğim zamanlarda ise anne ve babama onların çocukları olmadığımı İngiltere de Büyük Britanya adasında yaşayan bir İngiliz askerinin karısı olduğumu ve adımın melek olduğunu söyleyip durdum. Ama bana kimse inanmadı. Benim deli olduğumu düşünüp kliniğe yatırdılar. Çünkü yeni adım yani ailemin bana verdiği isim Derya'ydı. Ve 4 yaşındaki bir çocuğun evli olması mümkün değildi.2 yıl klinikte kaldıktan sonra bir gün doktorum Mehmet Zeynel annemle babamı kliniğe çağırdı. Onlar konuşurken benimde odada olma mı istemişlerdi. Kızınız ingilizce eğitimi aldı mı? Diye sordu. Mehmet bey, Babama yani babam olduğunu söyleyen kişiydi o benim için. Hayır dedi Mehmet bey'e. Şaşırmış bir yüz ifadesiyle.
Mehmet bey benim çok iyi ingilizce konuştuğu mu bir şeye sinirlenince hemşireler've hasta bakıcılara ingilizce hakaretler edip azarladığı mı söyleyince o gün için ailem olan kişiler şaşkınlıklarını yüz ifadelerinde açıkça belli edip,sebebini merak ediyorlardı. Babam bu nasıl olur ingilizce bilmesi mümkün değil diye şaşkınlığını dile getiriyor du.
Mehmet bey devam etti; Derya'ya uyguladığımız hipnoz terapisi seanslarında ağırlıklı olarak ingilizce konuşuyor. Ve ingiltere ye Büyük Britanya adasına kocasının yanına gitmesi gerektiğini söylüyor. Kızınızın Şizofren olduğu kanısındayım. Ama birkaç uzman arkadaşım ve üniversitedeki hocalarıma danışıp fikirlerini almak istiyorum. Tabi bunun için izniniz gerekiyor. Bu nu Derya'la konuştuk ona kendisini birkaç doktor arkadaşımla tanıştırmak istediğimi onlarla sohbet edebileceğini söyledim.
Bu sırada ben söze girdim. Annem babam ve mehmet bey dikkatle beni dinliyordu. Beni kocamın yanına götürecekseniz eğer istediğiniz herkesle konuşabilirim. Dediğimde zaten delirmiş olduğuma çoktan inanmış olan ailem ve doktorum birbirlerine baktı.
Ve babam ne gerekiyorsa lütfen biran önce yapın. Dedi.
Doktorum sözüne devam etti; Eğer meslektaşlarım kabul ederlerse bu terapi seanslarında sizinde yanımızda olmanız ve Deryanın kliniğe yatırılmadan önceki davranışlarıyla ilgili olan sorulara cevap vermeniz gerekebilir. Dedi.
Babam ne gerekiyorsa yaparız lütfen kızımı bir an önce tedavi edin.Dedi.
Benim klinikte yattığım süre içinde bir kız kardeşim olmuş. Ama ben herkes için tehlikeli bir deli olduğum için bana göstermişlerdi.
Steven soluk bile almadan meleği dinliyordu. Ama Will değildi. Ve bir, askerde değildi. Babasının anlattıkları geldi birden aklına. Babasının yaptığını söylediği hiçbirşeyi steven hatırlamıyordu. Melekse herşeyi tüm detaylarıyla hatırlıyordu. Nasıl olabilirdi.
Melek steven'a baktı. Gözlerinin içindeki sorularla dolu bakışları gördü. Lütfen benim deli olduğumu düşünmediğini şöyle steven. Çünkü benim de deli olmadığı mı düşünmeye ve kendime inanmaya ihtiyacım var dedi.
Steven yok hayır şaşırdım yanlızca. Tabiki senin deli olduğunu düşünmüyorum dedi.
...Eğer sen deliysen ben de deliyim diye geçirdi içinden....
Melek devam etti.
Aradan iki hafta geçmişti. Mehmet beyin bahsettiği diğer doktorlar durumu mu merak etmiş ve gelmişlerdi. Annemle babamda çağrılmış ama bir süre dışarda beklemeleri söylenmişti. Önce Murat Şimşek, Abidin Karlı ve benim doktorum Mehmet Zeynel benimle konuşmaya başladı. Nasılsın küçük hanım, hayat nasıl, burda sana iyi bakıyorlar mı gibi sözde beni rahatlatmaya ve ortamı ısıtmaya çalışıyorlardı. Bana bir bez bebek ve çikolata bile getirmişlerdi. Neticede 6 yaşında bir çocukla konuşmak için gelmişlerdi.
Önce Abidin Karlı adındaki doktor söze girdi. Merhaba Derya neden burada olduğunu ve bizim neden seni görmek istediğimizi sanırım biliyorsun. Gördüğüm kadarıyla da sen çok akıllı bir genç bayansın. Dedi.
Bende teşekkür ederim efendim. Tespitleriniz çok doğru, ben çok akıllı bir genç bayanım. Ama ben sizin için aynı şeyleri söyleyemem. Çünkü akıllı bir adam olsaydınız bana bebek ve çikolata yerine bir buket çiçek getirirdiniz . Ayrıca adım Derya değil Melek dedim.
Abidin bey bozulmuştu. Ve bunu çok belli etmişti.
Bu durum Mehmet beyle Murat beyin yüzünde saklamak istedikleri bir tebessüm oluşmasına neden olmuştu.
Murat Şimşek söze girdi. Melek kim Derya? bizi Melek le tanıştırırmısın.
Şu an burada mı? Oda bizi duyabiliyor mu? Diye sordu. Ben öyle bir kahkaha patlattım ki sesimi kapının önündeki annemle babam bile duymuştu.
Neden güldün Derya komik birşey mi söyledim? deyince iyice kızmıştım.
Birden kapıda bir el yavaşça kapıyı tıklayıp içeriye girdi.
Beklenen büyük konuk gelmişti. Profesör Adnan Aydeniz. İçeri girer girmez odadakiler ayağa kalktı. Ve saygı gösterileri, yalakalıklar başladı. Önce hallerine gülsemde bu adamda huzur veren, gösterilen saygı gösterilerini fazlasıyla hakettiğini düşündüren birşey vardı. Doktordan çok, bana şevkatîyle yaklaştı. Merhaba Derya ya da özür dilerim Melek mi? demeliydim genç bayan izin verirseniz sizinle biraz sohbet etmek istiyorum. Dedi.
Bende onaylar anlamda başını eğdim.
Beyler izin verirseniz bu genç bayanla önce yanlız görüşmek istiyorum. Fikirlerinize ihtiyacım olduğunda size haber veririm diyerek, diğer doktorları kibarca odadan çıkarmıştı.
Diğer doktorlar kızsa da belli edemediler. Asık sıfatlarıyla odadan çıktılar. Sonuçta üzerinde deney yapılan bu kobay farenin durumunu inceleme zevkinden mahrum kalmışlardı.
Adnan bey bana lütfen rahat ol derya. Senin 6 yaşında olmadığının farkındayım. Her ne kadar bedenin 6 yaşında görünsede, akıl yaşının bu olmadığını hareketlerinden kestirebilecek kadar bilgi sahibi olduğumu düşünüyorum. Şimdi izin verirsen seni hipnoz etmek ve geçmişini detaylarıyla öğrenmek istiyorum. Doktorun Mehmet bey bana biraz anlattı. Ama benimde duymam gerekiyor.
Tedirgin oldum birden. Hipnoz denen şeyi sevmiyordum. Çünkü ne söylediğimi? nasıl davrandığı mı? bilmiyordum. Ama istemiyosan bunu sana asla yapmam dedi yumsak ve güven veren bir sesle. Bunun sana neden rahatsızlık verdiğini biliyorum. Tüm hastalarım senin gibi; söylediklerini nasıl davrandıklarını bilmedikleri için ilk etapta biraz sıkılıyorlar. Ama ben bu seansı kameraya alacağım seninle daha sonra oturup üstünde birlikte konuşacağız. Tekrar söylüyorum yaşın resmiyette küçük olduğu için ben ailenden bunun için gereken izinleri aldım. Bu yüzden biraz geç kaldım zaten. Ama onların izni kadar senin de bunu istemen gerekiyor. Dedi.
Bana güven verdi. Peki dedim. Benim koltuğa uzanmamı ve ayaklarımı uzatma mı istedi. Lütfen rahat ol Şimdi bana nerede olmak istediğini söylermisin Derya dedi. Elindeki cismi takip etmem gerektiğini zaten 2 yıldan beri üstümde yapılan deneylerde öğrenmiştim.
Steven......!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASIRLAR SONRA YİNE AŞK "SONA ERDİ "
Romance"O gece felaketimizdi. O gece felaketimizdi. O gece o lanet gece felaketimizdi dedi ve elleriyle yüzünü kapattı mr. Pitt" O gece sabaha doğru alacakaranlık bir vakitte bir ses duydum. Daha doğrusu acı içinde bir feryat. Yataktan fırladım sesin me...