O gün sıradan ve sıkıcı bir gündü. Steven çalışmaktan yorulmuş ve içinde bulunduğu rutinden çok sıkılmıştı. Steven'ın hayatı işi annesi ve çok sevdiği abisi Martin ve kendisi gibi cerrah olmadığı için onu her fırsatta küçümseyip aşağılayan babasıyla sınırlıydı. Babasının baskıcı yetiştirmesi yüzünden steven ve martin'in hiç arkadaşı olmamış çocuklukları boyunca bir kere dahi dışarda diğer çocuklarla oynamışlardı. Okula başladıklarında ise hep çekingen utangaç çocuklar olmuş kimseyle bağ kuramamışlardı. Büyümeye başladıklarında çevreye ve insanlara karşı güvensiz yanlız ve mutsuzlardı. Anneleri ve iki kardeş hem aile hem arkadaş olmuşlardı. Babası, abisini doktor olmaya zorlamış ve babasının bu psikolojik şiddet sonucu doktor olmuştu. Oysa o müzisyen olmak istiyordu. Gitar çalmaya bayılırdı. Steven ise mimardı.
Martin henüz ünlü bir cerrah değildi. Dr.Anton Pitt'in oğlu Martin olarak tanınıyordu.
Abisi babasından daha başarılı olacak ve babasını herkes ünlü beyin cerrahi Martin Pitt in babası olarak anacaktı. Steven bundan emindi .Babalarının baskısı ve Steven'ı sürekli aşağılaması annesini de üzüyor ama kocasına bir şey söyleyemiyordu. Çünkü evde herkes babasından korkardı. Annesini Steven'ı şımarttığı ona çok fazla iltimas geçtiği gerekçesi ile aşağılayıp duruyor stevenın'da annesin oğlu işte diyordu. Martin benim oğlum ama steven'ın oğlum olduğundan şüphelerim var diyerek annelerini üzüyordu. Çocukları bu durumdan çok rahatsız olsalar da babalarına karşılık veremezdi. Çünkü o evde kimse mr pitt'e karşılık verebilme cesaretine sahip değildi.Steven ofiste çalışmaktan yorulmuş masaya eğilerek birşeyler çizmekten boynu ve sırtı kaskatı kesilmişti. Aile hayatını düşünerek çizerdi steven çalışmalarını ve hep sert işler çıkarırdı dik yapılar. Değişik odalar. Farklı mutfak ve banyolar. Şekli hayret veren ofisler çizerdi. Birgün hayal ettiği yaşamak istediği hayatın projelerini çizebilecek miydi çok merak ediyordu. Ayağa kalktı ve kalkınca daha fazla hissetti ağrılarını. Kollarını kaldırdı sırtını rahatlatmak için sağa sola doğru döndürdü bedenini boynunu da bir sağa bir sola yatırdı bir anlık rahatlamıştı. Ofisinin penceresine doğru ilerledi ve dışarı baktı. Yoldan geçen insanlara arabalara baktı ve bu ülkenin bu kadar sakin olmasına şaşırdı bu gün ne olabilirdi. İngiltere sokakları hiç böyle sakin olmazdı diye düşünürken, gözleri birden açıldı İki elini dalgalı siyah saçlarının içinden geçirdi. Gördüğü şeye inanmıyordu.
Uzun boyu dahada uzadı iri gözleri dahada büyüdü. Yoldan geçen kızı görünce çok şaşırdı. Aslında tanımıyordu ama hissettikleri kalbinin göğsünü delecek gibi çarpması neydi o zaman. Birşeyler vardı anlamlandıramadığı hızla fırladı ofisten kızı yakalayabilmek için gözlerine yakından bakıp kim olduğunu ona bu duyguları hissettiren sebebi sormak için. Hızla merdivenleri inmeye başladı. Bitmiyordu sanki merdivenler. 4. Kattan değil 40. Kattan indiğini düşünmeye başlamıştı ki sonunda kapıdaydı. Bakındı sağına soluna kimse yoktu koşmaya başladı.Gördüğü kızın buralarda bu yerde olması gerekiyordu. Bu kadar çabuk kaybolamazdı. Kahretsin hayalmiydi yani diyerek ofise geri dönmeye karar verdi. Gözleri hüzünle doldu. Ela gözleri küçülmüş boyu sanki kısalmış iri gövdesi küçük bir çocuk gibi kalmıştı sanki. Omuzları öne düştü. Arkasına döndü ve yürümeye başladı.Birkaç adım attı ağır ağır iç geçirerek. Sonra bir ses pardon bayım birşey sorabilirmiyim dedi. Başını kaldırdı, hüzünlü ela gözlerini eğdiği yerden.Oydu...! karşındaki.......!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASIRLAR SONRA YİNE AŞK "SONA ERDİ "
Romance"O gece felaketimizdi. O gece felaketimizdi. O gece o lanet gece felaketimizdi dedi ve elleriyle yüzünü kapattı mr. Pitt" O gece sabaha doğru alacakaranlık bir vakitte bir ses duydum. Daha doğrusu acı içinde bir feryat. Yataktan fırladım sesin me...