Steven Meleğin üstündeki tek parça elbiseyi bir çırpıda üstünden çıkarıp aldı. Melek Steven geldiğinde duşa girmek için hazırlanıyordu. Steven'ın sesini duyunca üstüne hemen bir elbise geçirmiş. Ama iç çamaşırı gitmekle vakit kaybetmek istememişti. Steven elbiseyi çıkarıp aldığında ise vücudu bütün güzelliğiyle Steven'in gözlerinin önüne serilmişti. Melek utanmıştı. Ama bu o kadarda arzu ile yanıyordu.
Steven meleğin ayak bileklerinen dudaklarına ulaşana kadar her noktasını öpmüş. O öptükçe içlerindeki ateş iyice tutuşmuştu. Melek doğruldu ve Steven'in gömleğinin düğmelerini açtı. Sonra elleri aşağıya doğru indi. Pantolonunun kemerini açtı ve artık durum eşitlenmişti. Melek ve Steven sabaha kadar aşk'a tutkuya ve ihtirasa kendilerini kaptırmış. Sanki yüz yılların özlemini bir gecede çıkarmaya çalışmışlar dı.
Steven biraz uyuduktan sonra uyanmış üstünü giyiniyordu.Melek gözlerini açtı ve steven'a baktı. Bakışlarında aşk vardı. Ve artık herşeyin açığa çıkmasını istiyordu. Yüzündeki gülümseme bir an için solmuştu.
Steven meleğe doğru eğildi. Alnına bir öpücük kondurdu. Yetiştirmem gereken işlerim var dedi.
Melek işin bitince gelirmisin diye sordu steven'a.
Steven bir an düşündü. Olmak istediği yer burasıydı. Ama eve gitmeli ve geri kalanları öğrenmeliydi. Bana bu gün izin ver bu gün eve gidip ailemle konuşayım dedi.
Melek lütfen buraya gel Will, önce ben bildiklerimi anlatayım. Sonra ailenden öğrendiklerinle taşları yerine oturtması daha kolay olur dedi.
Steven haklısın dedi. İşlerimi halledip dönerim dedi ve sevdiği kadının dudaklarına bir öpücük kondurdu.
Hızla ofisine gitti. Yaşadıkları yüzünden işlerini çok ihmal etmişti. Ve işleri yetiştirmezse büyük tazminatlar ödemesi gerekebilirdi.
Steven iş yerine geldi ve hızla işlerini toplamaya çalıştı. Zihni bu kadar dağınıkken bu hiçte kolay olmuyordu. Steven gece yarısına kadar çalıştı. Ve nihayet yarın teslim etmesi gereken projelerin çizimini tamamlamıştı. Ve çok yorulmuştu. Meleğin yanına gitmek ve kollarının arasında huzurla uyumak istiyordu.
Meleğin evine geldi ve kapıyı çaldı. Melek steven gelmedi diye cok üzülmüştü. Bu saate kadar çalışmış olabileceğini düşünememişti. Hemen kapıyı açtı ve steven'ın boynuna sarıldı. Gelmeyeceksin diye çok korktum Will dedi.
Steven işlerinin yeni bittiğini söyledi. Ona hemen yatmak istediğini söylemek istedi ama Melek anlatma isteğiyle doluydu. Ve bu her halinden belliydi.
Melek içecek birşeyler almak için mutfağa yöneldi. Ve Will bu gün akşam olmak bilmedi. Seni çok özledim. Konuşmak için sabırsızlanıyorum diyerek içecek birşeyler aldı eline ve steven'ın yanına geldi. Ve Steven koltukta yorgunluktan sızıp kalmıştı.
Melek gülümsedi. Steven'ın dudaklarına bir öpücük kondurdu. Ve saatlerce steven'ı seyretti. Melek te diğer koltukta uyuyakalmıştı.
Sabah steven gözlerini açtığında sağa sola baktı. Gözleri meleği aramıştı. Ama göremedi. Sonra doğruldu ve meleğin odasına bakmak için odaya yöneldi. Melek sabaha karşı uyanmış ve yatağına yatmıştı. Steven açık olan kapıdan içeriye girdi. Melek gerçekten adı gibiydi. Melekler gibi uyuyordu. Üstünde ince bir gecelik vardı. Ve steven her noktasını açıkça görebiliyordu. Bu durum steven'ı fazlasıyla uyarmıştı . Yavaşça meleğin yanına sokuldu ve bu narin bedeni bedenine yasladı. Melek te uyanmıştı. Stevena doğru döndü ve bir öpücükle karşılık verdi. İstekle dolu olan sevdiğine. Bir süre sonra kalkmaları gerektiğine karar verip yataktan çıktılar. İkiside giyinip kahvaltı hazırlamak ic1in mutfağa geçtiler. Birlikte kahvaltı hazırlayıp masaya oturdular. Yataktan çıkmanın verdiği pişmanlık yüzlerinden okunuyordu. Kahvaltıları bitince melek masayı toplamak için ayağa kalktı. Steven da doğruldu ve meleğe arkadan sarılıp çiçek kokusunu içine çekti. Melek steven'a döndü ve dudakları yine birbirine kavuştu. Melek steven'ın elini tuttu ve yatak odasına doğru çekti. Stevenın teslim etmesi gereken işler vardı ama bir kaç saat bekleyebilir diye düşündü.
Bir kaç saati birlikte geçirdikten sonra steven gitmem gerek ama öğlenden sonra dönerim diyerek hazırlanıp çıktı.
Matilda, Mr. Pitt ve martin 2 gündür steven'ın eve gelmiyor olmasından çok rahatsız oluyorlardı. Matilda ve mr. Pitt steven'ın ofisine gitmeye karar vermişlerdi. Mr.Pitt artık steven'ın herşeyi öğrenmesi gerektiğini düşünüyordu. Matilda her ne kadar karşı çıksada bunu daha fazla erteleyemeyeceğinin farkındaydı.
Steven ofise gelmiş kalan işlerini toparlamış ve teslim etmişti. Saat 3 gibi meleğin yanına gitmek için ofiste çıktı. Meleğin anlatacaklarını duymak istiyordu artık.
Steven meleğin evine gelmiş ve dinlemeye hazırım demişti meleğe.
Mr. Pitt ve matilda da steven'ın ofisine gelmiş ama ama onu bulamamışlardı. Üzgün ve meraklı ebeveynler olarak geri dönmüşler di evlerine.
Martin eve henüz dönmüş tü. Hararetli hararetli aralarında konuştuklarını duyunca konunun steven olduğunu tahmin etmek hiçte zor olmamıştı. Ve merakına yenik düşmüş onları gizlice dinlemekten kendini alıkoyamamıştı Matilda biz çok büyük hata yaptık. Bu yaptıklarımız öğrenilirse ikimizde mahvoluruz. Bir oğlumuzu kurtarmaya çalıştık. Ama şimdi ikisini de kaybedeceğiz diyordu.
Mr. Pitt;bunu daha fazla saklayamayız.Steven bu işin peşini bırakmaz. Hepsi o lanet olası kız yüzünden diye küfrediyor du.
Martin bu anlatılanların ne anlama geldiği konusunda hiç tahmin yürütemedi. Dinlemeye devam etmek istiyordu ama matilda martin'i farketti.
Hoş geldin tatlım geldiğini duymadık.Dedi
Martin şimdi girdim içeriye. Sizde üzgün görünüyorsunuz bir sorun mu var. Diye sordu. Ve duyduklarını söylememeye karar verdi. Eğer duydum derse daha temkinli olurlar ve bende hiçbirşey öğrenemem diye düşündü.
Martin Steven'ı görmeliydi. Kardeşini tek arkadaşını çok özlemişti. Ve duydukları hakkında onuda bilgilendirmeliydi.
Steven Melek konuşmalarına kaldıkları yerden devam ediyordu.
Adnan bey beni hipnoz etmiş ve anlattığım herşeyi kaydetmiş. Sonra kendime geldiğimde bana anlattıklarını görmek istermisin melek diye sordu. Şu an hazır hissetmiyorum. Siz kendinize gereken bilgileri toplayabildiniz mi? Dedim.
Bana bak Melek sen gerçekten meleksin ve Will adında bir ingiliz askerinin eşisin. İçinde ki ruhla bu taşıdığın bedenin hiç bir alakası yok. Kendini başka yerde bir erkeğe ait hissedip küçük bir kız çocuğunun bedenini taşımak çok zor bir durum. Senin gibi bir hastam daha oldu. Hasta dediğime takılma çünkü seni hasta gibi düşünmüyorum. Ama Will'in yaşıyor olması imkansız. Tabi oda senin durumunda değilse. Eğer öyleyse bile onu bulman imkansız gibi görünüyor. Beni anladığını düşünüyorum. İngiltere de bir doktor arkadaşım var. Ailene bu durumun bizi aşacağını ve seni o doktor arkadaşıma götürmelerini söyleyeceğim. Orda daha once yaşadığın yere gidip biraz ipucu toplayabilirsin. Eğer Will senin durumundaysa bir yerlerde ruhu can bulmuşsa bulmanı temenni edebilirim. Seni İngiltere ye göndermek dışında elimden başka bir şey gelmiyor. Bundan sonrası senin görevin. Umarım bulabilirsin.
Ve doktor Adnan bey ailemle konuşmak için odadan çıktı. Benide hemşireler kendi odama götürdü. Adnan bey ailemi ikna etmişti ve ben sonun da sana doğru yola çıkmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASIRLAR SONRA YİNE AŞK "SONA ERDİ "
Romance"O gece felaketimizdi. O gece felaketimizdi. O gece o lanet gece felaketimizdi dedi ve elleriyle yüzünü kapattı mr. Pitt" O gece sabaha doğru alacakaranlık bir vakitte bir ses duydum. Daha doğrusu acı içinde bir feryat. Yataktan fırladım sesin me...