MELEK'İN GÖZÜNDEN
İki gündür banklarda yatıp kalkıyordum. Havalar soğumaya, kış yaklaşmaya başlamıştı. Partiden kalan kıyafetlerim hala üstümdeydi. Leş gibi koktuğumu hissedebiliyordum. Neyse ki kolonyalı mendille makyajımı silmiştim. Telefonumda kapanmıştı. Açtım ayrıca kalacak bir yer ve iş bulmam lazımdı hem de hemen. İki gündür iki simit ve bir şişe su içmiştim. Kupkuru oldum be.
Bugünde son kez banklarda yatmayı düşünüyordum. Çünkü sabah olunca iş aramaya başlayacaktım. Neyse ki bu halimi kullanan tinerci veya serseriler olmadı. Bir -iki laf atan dışında.
Yine deniz kenarında yürüyor, sakin yatacak bir yer arıyordum. Karşıdan gelen iki genç gördüm. Pek iyi baktıkları söylenmezdi doğrusu. İyice yaklaşmışlardı.
" Yalnız mısın güzelim" dedi sağdaki. Sesinden sarhoş olduğu bariz ortadaydı. Elini uzattı koluma doğru ama ben kolumu çekerek ;
" Rahat bırakın beni" diyebildim sadece. Bir diğeri ondan daha iyi durumda gibi duruyordu ki, o da atıldı;
"Rahatsız olmuş bayan, duydun mu Berk?" dedi. Demek adı Berk'miş , adi pislik . Kim bilir akıllarından ne geçiriyorlar.
Tekrar elini uzatacak iken, başka bir ses daha. Hayır, bir tanesiyle daha başa çıkamazdım.
" Bayan size rahatsız olduğunu söyledi mi ? Söyledi. Rahat bıraksanıza lan kızı!!" diyerek yaklaştı.
"Vayy, kim bu güzelim ? Beyaz atlın falan mı ?"
"Lan şimdi ben gösteririm atı da beyazı da" dedi ve bir yumruk attı. Vay çok sağlamdı bu. Diğeri de atılacak oldu ama pek dik duramadığı için beni koruyan genç ona da vurunca uzaklaştılar.
" İyi misin ?" diye sordu.
"Ben teşekkür ederim iyiyim, sen.."
"Ben iyiyim, sadece vururken elimi çarpmış olmalıyım ki sıyrıldı." (Samet)
"Bir bakayım istersen" dedim ürkekçe.
"Hey sen o kızsın, Emir'in tesadüfü !" (Samet)
"Ne"
"Geçen gün yatılı okuldaki kızsın, Emir çarpmıştı sanırım"( Samet)
"Ha, evet de sen nereden tanıyorsun ?"
"Ben görmüştüm, oradaydım bende" (Samet)
"O öküzle ne işin olur ki senin ?"
"Emir benim kardeşim gibi. Ha bu arada ben Samet, Samet Bolat " (Samet)
"Melek ben, Melek Koçak"
" Memnun oldum tanıştığımıza da sen gecenin bu saati, bu kıyafetler ve elindeki bavulla neden buradasın, tabi özel değilse"(Samet)
" Yoo, o kadar özel bir şey değil aslında, uzun hikaye."
"Yeterince vaktim var. Bak ne diyeceğim, dışarısı biraz serin ve benim bir kitapçı dükkanım var, ha ne dersin bir çaya ?"dedi samimi bir gülüşle.
Hiç tanımadığım birinin evine gitmekle ölümüne kapışırdı bu teklif. Ama mantığımı kullanarak o an bunun daha güvenli olduğunu kabul edip, başımı salladım.
Bir on beş dakika kadar yürüdük. Küçük bir kitapçıydı. Üst üste iki levha vardı. Birinde "BOLAT KİTAPÇILIK " yazıyordu, üstündekinde ise " TUNAY STÜDYO" yazıyordu. Etrafıma bakındım fakat bir kaç market , fırıncı, deniz ve evler haricinde başka bir şey göremedim. Yeni tanıştığımız Samet, elini cebine geçirerek bir anahtarlık çıkardı ve kapıyı açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANGEL
Teen FictionSıkı sıkıya sarılmanız gereken insanlar var. Ölüm var, yanlızlık var.. Onların kapısını çalan ölüm bir pişmanlık hikayesine dönüşüyor. Zamanınız varken ders çıkaracağınız bir kurgu. Keyifli okumalar. Ölüm var,sarılın. ❤