MELEK'İN GÖZÜNDEN
Özür dileyerek başlıyorum.Biliyorum çok çok geciktirdim bu bölümü.Ancak yetiştirebildim kusura bakmayın.Fazla gecikmiş bir bölümü ne kadar beğenirseniz artık *-*
"Günaydın en değerli, günaydın sevgili. Bilmiyorsun iliklerime kadar özledim seni. Gülerken göz çevrende oluşan çizgilerine kadar ezberledim yüzünün her halini. Gülmüyorsun artık, bakmıyorsun bana güzel gözlerinle. Ama ben inanıyorum sevgili bugün yarın kalkacaksın seveceksin yine beni önceki gibi" dedim Emir'in saçlarını okşarken. İstemsizce gözlerimden akan yaşlar koluma damlayınca fark etmiştim ki bir gün daha geçmişti ama Emir uyuyordu. Doktorlar muhtemelen üç ile beş gün arasında uyanacağını söylemişti ama Emir altı gündür uyuyordu.
"Kaptan uyanacak az kaldı, güzel günler göreceğiz" diye söylenerek Cem içeri girdi.
"İnanıyorum Cem, içimdeki inançtı sevgimi yükselten."
"Hem bak ben kaptanı ve seni güldürmek için ne getirdim" dedi elindeki şapkayı göstererek.
"Ne o şapkadan tavşan mı çıkaracaksın Cem ?"
"Çıkaramaz mıyım yenge ?"
Cem, Emir böyle olduğundan beri bana moral olsun diye yenge diyordu. Hoşuma da gitmiyor değil hani. Emir'in seveni çoktu. Herkes seferber olmuştu adeta. Ben yanından hiç ayrılmıyordum. Cem sürekli neşemi yerine getirmek için buradaydı. Bülent Bey, Emir iyileşene kadar ajanstakilere izin vermişti. Aslı da sürekli bizimleydi bütün işlere koştu. Samet ile Seda'ya gelirsek, onlar bir haftaya yakın bir süredir göz altındaydı. İki gün sonrada mahkemeleri vardı. Emir böyle olduğundan tanık olarak Aslı ile beraber ben gidecektim. Samet'in raporu olduğundan büyük ihtimal öncelikli olarak hastaneye kaldırılırdı.
Cem'e baktığımda şapkayla tuhaf bir şekilde uğraşıp duruyordu.
"Çıkaramazmışım yenge" deyip ellerini pes etmiş bir şekilde büktü. Bu çocuk gerçekten güldürüyordu beni.
"Sen gül ben yine severim."
"Ne" diyerek arkamı döndüğümde Emir bana o kadar derin bakıyordu ki tarifi yoktu. Emir'in uyandığını görünce öylece kalakalmıştım. Bu sırada Cem "kaptan uyandı, uyandı" diyerek dışardakilere neşeyle haber verdi.
Öncelikli olarak Bülent Bey geçerken Emir'in baş ucuna oturmak için anlamsızca baktım.
"Gel otur" dedi Emir gözleriyle işaret ederek.
Ellerinden tuttum sımsıkı. Gelenlere dikkatli bir şekilde bakarken bir kez daha anladım ki çok fena özlemiştim onu herşeyiyle.
"Daha ne yatıyorsun kerata? Kalk da işlerimizi bitirelim" dedi Bülent Bey şakayla.
"Stüdyoyu her gün temizliyorum cam gibi her taraf" diyerek gülümsedi Aslı.
"Kaptan sen uyurken ne tavşanlar çıkardım bu şapkadan bir bilsen" diye alaycı bir tavırla konuştu Cem. Herkes Emir'i güldürmek için uğraşıyordu ama onun pek güldüğü söylenemezdi. Gözüme dövmesinin üstündeki yaralı yer çarptıkça biraz daha suçluluk duygusu hissediyordum.
Emir yutkunarak ağır ağır konuşmaya başladı;
"Müsaade ederseniz Melek ile yalnız konuşmak istiyorum."
Herkes onaylayan bakışlarla bakarken ben tedirgin ve korkak gözlerle bakıyordum. Samet konusunu konuşmak istediğinden adım gibi emindim. Odadakilerin hepsi birden çıktıktan sonra Emir derin bakışları arasında beni süzdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANGEL
Teen FictionSıkı sıkıya sarılmanız gereken insanlar var. Ölüm var, yanlızlık var.. Onların kapısını çalan ölüm bir pişmanlık hikayesine dönüşüyor. Zamanınız varken ders çıkaracağınız bir kurgu. Keyifli okumalar. Ölüm var,sarılın. ❤