Yıldızlar çok güzel görünüyorlardı. Ilık esen rüzgar yüzüme çarptıkça ayrı bir hoş oluyordum. Müzik arkadan hafif bir şekilde çalıyordu. Telefonuma peş peşe gelen bildirim sesleriyle irkildim bir an da. Ne olduğuna anlam veremeden telefonu elime aldığımda gözlerim büyümüştü. Doğukan fotoğraflarımı beğenmişti. Ne alaka şimdi derken kendimi evde dört dönerken buldum.
"Oha! Çıldırmış olmalısın. Ne yapıyorsun sen deli kız!"
"Melisaaaaa! Ay çok mutluyum!"
"Ne oldu kızım söylesene, çatlatma adamııı."
"Doğukan tüm fotoğraflarımı beğenmiş. Inanabiliyor musun? Bir iki tane de değil, hepsini beğenmiş."
"Yok artık. Şaka yapıyor olmalısın!"
"Ne şakası ya, bu işin şakası olur mu Allah aşkına. Ne yapacağım şimdi akıl versene bana yaa hadii!"
"Ne demek ne yapacaksın? Tabi ki sen de beğeneceksin."
"Ha kısasa kısas gibi birşey diyosun yani." dedim tebessüm ederek.
"Tam da dediğin gibi. Aklını çalıştır biraz."
"Ahahah,çok fenasın sen ya!" dediğimde ikimizde kahkayı bastık.Melisa'nın dediğini yapıp çabuk çabuk bir kaç tane fotoğrafını beğendim. Çok heyecanlıydım. Bu kadar heyecan saçmaydı belki ama çok heyecanlıydım. Acaba nasıl bir karşılık verecekti? Merakla bekliyordum. Ve beklerken sabırsızlanıyordum. Çok geçmeden beğendiği fotoğraflarımdan beğenilerini çekti ve tekrar aynı fotoğrafları beğendi. Melisayla ben ne yapmaya çalıştığını anlamamıştık. Mesaj atmasını bekliyorduk ama mesaj da atmıyordu. Fotoğraflarımdan beğenilerini çekip tekrar beğeniyordu. Amacı neydiki? Neyin peşindeydi?
Melisa her zaman yaptığı gibi beni gaza getiriyordu.
"Hadi mesaj at! Hadi Ceyda atsana. Hadiii at mesaj da konuşmaya başlayın."
Melisa'nın sesi beynimde çınlıyordu resmen. Ben o mesajı atana kadar susmayacaktı, bunu biliyorum.
"Melisa yeter artık sus ne olursun. Atacağım,ama ne yazayım kiii,utanırım ben,hadi düşün sende."
Kafa kafaya verip cesaretimi toplamaya başladım. Evet kafama koymuştum. Yazacaktım. Neden yazamayayım ki? Hadi Bakalım Ceyda, yaparsın sen.Heyecanla telefonu elime aldım. Profiline girdi ve mesaj attım. Evet kalbim hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Bunu ben mi yaptım? Bu kadarını beklemiyordum kendimden. Kalbimin sesini dışardan duyabiliyordum. Acaba cevap verecek miydi? Ya terslerse? O zaman ne yapacam ben? Aman niye terslesin ki? Benden iyisini mi bulacak. Bulamaz kiii. Aman tanrım bu nasıl kendini avutmaktı böyle. Ve beklenen an.. Mesajıma cevap vermişti. Terslemedi,gayet samimi bir şekilde cevap vermişti. Konuşmaya başladık. Güzelce sohbet ettik. Tanıştık.
Kendisi gibi konuşması da sempatikti. Çok hoşuma gitmişti. Yüzümde gülücükler saçıyordu. Çok mutlu olmuştum. Konu bittikçe konu açıyordu. Konuşmak mı istiyordu benimle? Benim mesaj atmam ona fırsat mı olmuştu? Öyle ya da böyle, konuşuyoruz ya o bana yeter. Çok geç olmuştu. Uykum gelmişti fakat onunla konuşmak istiyordum. Bir an da "Hadi artık uyuyalım,geç oldu." dedi. Beni düşünüyordu. Ve bunu düşünmek beni mutlu ediyordu. Anlaştık ve uyuduk. O gece çok güzel bir uyku çektiğime yemin edebilirim.Sabah kalktıgımda aklıma gelen ilk şey dün olanlar oldu. Acaba rüyamı gördüm diye düşünmekten kendimi alamadım,ama mesajları tekrar okuyunca hepsinin gerçek olduğunu görebiliyordum. Acaba uyanmışmıydı. Uyanınca mesaj atar herhalde. Sonuçta akşam güzel bir şekilde konuştuk ve atmaması için herhangi bir sebep yoktu. Ne zaman uyanırdı ki acaba. Küçük tebessümlerle yatağımdan kalktım. Bugün yoğun bir gün olacaktı. Melisanın çok sevdiği bir ablasının kına gecesi var. Oraya gideceğiz beraber. Ama ondan önce felekten birgün..
Kalktım ve güzelce hazırlanmaya başladım. En sevdiğim sihyah beyaz çizgili elbisemi ve pembe topuklularımı giymiştim. Aynanın karşısına geçtiğim de çok hoş duruyordum. Kendimi bir an öpüp sevesim gelmedi diyemem. Evden çıkacaktım. Son kez telefonuma baktım. Mesaj yoktu. Bir anda yüzüm asılmıştı. Bu saate kadar uyuyor olamazdı değil mi? Konuşmak mı istemiyordu acaba? Bir gecelik sohbet olarak görmüş de olabilirdi dün gece ki konuşmayı. Düşünmemeye çalıştım ve evden çıktım.
Oturduğum semtte küçük, tatlı bir kafe vardı. Orda çalışan bir çocuk benimle görüşüp birşeyler içmek istemişti. Uzun boylu,zayıf,sarışın,renkli gözlü. Yakışıklı ve sempatik bir çocuktu Gökhan. Buluşma teklifini kabul etmiştim. Hazırlanıp yanına gittim ve biryere oturup kahve içmeye başladık. Sohbeti iyi hoştu,fakat arkdaştan öte düşünemezdim onunla. Neden bilmiyorum fakat içimde o konuda hiç bir istek yoktu. Yanından kaçmaya yer arıyordum. Son çare bizimkelere mesaj atmak oldu. Yalanıma ortak olup beni aradılar, ve işimiz olduğunu söylediler.
Nazik bir şekilde karşıladı Allah'tan. Kusura bakma tatlı çocuk, sana yalan konuşmak istemezdim :)Başka bir kafeye arkadaşlarımın yanına gittim. Oturup çok güzel muhabbet ettik. Melisa gelene kadar onlara mecburdum. Artık gelse de gitsek diye düşünmeye başlamıştım ki Melisa kapıdan girdi.
Canım arkadaşım, nasıl da anlar, hisseder derdimi. O da bize eşlik etti fakat sıkıldığımı ve kalkmak istediğimi hissedince bir bahane bulup Kalktık. Kol kola yürüyüp ona Gökhan'ı anlattım."Ya Ceyda sen salak mısın? Neden böyle birşey yaptın. Herkes o çocuk için deli oluyor ve sen onu red ettin öyle mi? Allahım çıldıracağım sana ne oluyor böyle?" dedikten sonra kahkaha patlatması bir oldu.
"Zorla güzellik olmaz ama dimi arkadaşım. İsteyemedim, yani ne biliyim içimden gelmedi. Yakışıklı çocuk. En azından yakışıklı arkadaşım olur, hahahaha."
"Deli kız!"