Bu bir başlangıç fakat neyin başlangıcı.Ölmedik ki daha, ya da acıdan öldük orası muallak...
İyi ki var diyebileceğimiz birilerinin yanımızda olması galiba bizim bu hayata tutunabilme halimiz.Eşiminde dediği gibi, birileri için hayat devam ediyor. Ve yanımızdakiler için yaşamamız gerekiyor. Ve bundan sonrası benim ve oğlum hayat mücadelesi.
Adı Umut. Çünkü bu hayatta bir umut olması gerekiyor en azından hatıraları sıcak tutup yeniliklere yelken açmak için.
Oğlum ve ben annesini ölümünden sonra birbirimize prangalarla bağlanmışcasına tutunduk. Yeni bir hayata başladık. Onun sabaha karşı ağlaması bana âdeta huzur veriyordu. Hayatta bu sesden başka güzel ne olabilirdi ki. Sanki şiir gibiydi. Hayat şiiri gibi.
Yüzü,sesi,kokusu göreseniz ona bebek diyemezsiniz bambaşka birşey bu. Ve iyiki benim , iyiki olmuş. Çünkü benim gücüm kuvvetim o.Baba oğul çok iyidik. Ya da çok iyi olmalıydık. Ahhh doğanın kanunları gözün kör olsun.
O daha çok ufak olmasına rağmen sanki benim dertlerimden anlıyor gibiydi. Onun için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırdım. Onun çok iyi yetişmesi için tüm herşeyin en iyisini alıyordum. Ve en iyi süt anneyi onun emrine âmade etmiştim. Kereta cok cok emiyodu kadının memesini.Onu her gece uyurken seyrederim ,sanki baba; benim annem nerede,ne yapıyor ,şimdi beni görüyor mu? diyecek gibi hissediyorum. Peki büyüyünce ne cevap verecektim ki ben. Ona annesinin onun için hayatının feda ettiğini söyleyemezdim,kim olursa olsun, kaç yaşında olursa olsun, bu insan için çok ağır bir durum. Oğlumun kendini katil gibi hissetmesini istemem. Çünkü değil. O, beni bu hayata tekrar bağlayan tek kişi. O kurtarıcı, o tanrının meleği âdeta. Çok masum o. Bu kirli dünyanın en masumu...
Hem sevinç hem üzüntü...
Bugün lavinia'nın ölüm yıldönümü ve bugün oğlumun doğum günü. Hem acı hem sevinci bir arada yaşıyorum. Önce oğluma bir parti organize ettim. Fakat davetli olarak sadece o ve ben vardık. Çok düşündüm acaba ona ne hediye verebilirim diye. Ve sonra düşündüm ki onu hiç annesinin mezarına götürmemiştim. Onu annesiyle tanıştırmamıştım ama artık tanıştırmalıydım.
Daha doğrusu o öldükten sonra ben bile gitmemiştim lavinianın mezarına ve halâ teretdütteyim, korkuyordum, ama neden korktuğumu bilmiyordum. Hatırlamakmıydı beni korkutan, hatıralarmıydı yoksa...Bir casaret hazırlandık. Oğlumla ben damat gibi giyindik. Sonuçta bir prensesin yanına gidiyorduk. Sanki umut benden heyecanlıydı. Galiba ona en iyi doğum günü hediyesi bu olacaktı. Hem annesininde onu görmeye hakkı vardı. Hatta annesi ona aşık dahi olacaktı. Çünkü benim oğlum çok yakışıklı olacaktı. Keşke lavinia da bizimle olsaydı...
Oğlumun pusetini arkaya koymadım biliyorum bu iyi birsey degil ama onun yanımda olmasını istiyordum. O yüzden öne yanıma oturttum onuda. Mezara vardığımızda ise sanki ayaklarım geri geri gidiyordu. Heyecanlıydım. Hemde çok...
"Biz geldik karıcım, biz geldik aşkım, kocan geldi, oğlun geldi. Biz seni çok özledik, biliyorum daha önce gelmediğim için bana çok kızgınsın ama yapamadım Lavinia, gelemedim. Bu çok zordu. Seni bu şekilde görmek çok zoruma gidecekti.
Umut annesinin mezarını görünce sanki kucağımdan fırlayıp mezara gitmek istedi. Sanki yaşam tekrar durmuştu. Annesini çok özlemişti galiba, çok ufaktı ama bu özlem şimdiden hissediliyordu.
Bak Lavinia oğlumuz 1 yaşında, doğum günü hediyeside sensin senden daha iyisi olmaz ki. Tam bir sene önce bu meleği kucağıma sen bıraktın, lâkin sen uçup gittin lavinia,neden gittin lavinia neden. Şimdi kesin bana kızıyorsundur, neden hâla yargılayıp, sorguluyosun diye, özür dilerim doğanın kanunlarını unutmuştum. Hayat bir sekilde devam ediyor, etmeli de demi Lavinia etmeli de..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEKİZ: ÖLÜM ÇİÇEĞİ
Genç KurguSekiz diye isim mi olur? Oluyor işte peki neden sekiz, sizce kader bilerek mi seçiyordu sekizi. Bunu ancak okuyarak anlayabiliriz. Hem eş, hem baba, hem de anne; olmak zorunda kalan bir sekiz. Her düşüşünde tutunacak bir dal bulan sekiz. Bazen min...