•18•

58 3 0
                                    

Yağmur tıkırtıları, yerde su birikintisinin üstünden geçen araba sesleri kulağıma geliyordu. Soğuk etkilemiyordu. Bugün ki soğuk bir başkaydı. Gece bitmek bilmiyordu. Her gün gece olur ama bugün ki gece bir başkaydı. Bitmiyordu, bit artık diye bağırmak geliyordu içimden ama bitmiyordu. Aniden yüzüme aşırı soğuk çarpınca ve arkamda bir kol hissedince geri çekildim ve camdan bakmayı bıraktım. Arkama baktım. Can idi.
"Biraz konuşabilir miyiz?"
Can'a bakmaya devam ettim ve kafamla onaylayarak pencereyi kapattım. Mutfaktaki masaya oturduk. İkimizde susmuştuk ve başımız öne eğikti. Hala şoktaydım. Can benim nasıl üvey kardeşim olabilir ki?
"Bir şey demeyecek misin?" dedi Can. "Sen konuşmak istedin. Konuş bekliyorum." dedim. "Eminim merak ediyorsundur. 'Biz nasıl üvey kardeşi olabiliriz?' diye." dedi Can. Can'a baktım. Sanki içimi okumuş gibiydi. Gözlerine bakıyordum. Şaşkınlığımı belli edercesine. Kafamla onayladım.

"Annelerimiz aynı bizim. Önceden annemiz,benim babamla evliymiş. Ama ben doğduktan sonra ayrılmışlar ve benide babama bırakıp annem gitmiş. Sonrasını bilmiyorum. Açık, açık belli ki sonra senin babanla evlenmiş. Sonra ben haberi duydum. Tabiki de şok oldum, üzüldüm. Ne kadar da beni bırakıp gitse de... O benim annemdi. Sonra seni aramaya başladım ve buldum. Önceden okuduğum lisede yani bu lisede okuuğunu öğrendiğimde şanslı olduğumu hissettim. Hemen sana yakınlaşmaya başladım. Benim senden başka kardeşim yok ve ben sana sahip çıkmak istedim. Bu olanları sana söylemeye cesaret edemedim. Bunu nasıl öğrendin bilmiyorum ama öğrendiğine göre biz kardeşiz ve birbirimize sahip çıkmalıyız." dedi Can. Bu anlattığı her şeyi dikkatlice dinlemiştim. Gerçekten şaşırtıcı bir şeydi. Bunca yıl insanın bir kardeşi olduğunu bilmemesi garipti. Can, merakla cevabımı bekliyordu. Yavaşça ayağa kalktım ve önüne geçtim. Korkak bir şekilde bakıyordu. "Ayağa kalk." dedim ifadesiz bir ses tonuyla. Yavaşça ayağa kalktı. Birbirimize bakıyorduk. Ben ifadesizce, o ise korkakça bakıyordu. Yavaşça tebessüm ettim ve aniden sarıldım. Can bir süre karşılık veremedi şaşkınlığından dolayı.
Bizi dinleyen canım arkadaşlarımız da bizi alkışladılar.

***
Sabah olmuştu ve hepimiz uykusuzduk. Bir gece, bizim için bir haftaydı sanki. Cumartesi günü olmasına rağmen mutlu olamıyordum. Aslında en mutlu günüm olmalıydı ama olmadı. Bugün cumartesi mutluluğunu yaşayamadım. Hepimiz bitkin durumdaydık. Bir anda İpek ayağa kalktı. "Hadi ama böyle olmaz. Biraz kahvaltı edelim ve sonrada Berk'in nerede olabileceğine dair ipuçları arayalım." dedi İpek. Didem de ayağa kalktı ve "İpek haklı. Hadi, hadi." dedi. Buse de ayağa kalktı ve elimden tutup beni oturduğum koltuktan kaldırdı. Sonra erkeklerin hiç hareketlenmediğini fark ettik. "Benim iştahım yok." dedi Ekin. "Benim de." dedi Mert. "Bir şeyler yersem kusarım." dedi Can. Bende oturdum ve "Bende." dedim.
Mert ayağa kalktı "Hadi ipuçları aramaya başlayalım gençler." dedi Mert. Erkekler ayaklandı. Biz kızlarda ayağa kalkınca "Siz oturun. Bir haber gelirse bizi ararsınız." dedi Ekin. Biz de geri oturduk.

***
Mert'ten

Berk'in gittiği bara gittik. İçeri girer girmez Samet bizi karşıladı. "Hoşgeldiniz." dedi Samet. Biz cevap vermedik ve etrafa bakmaya devam ettik. "Berk nerede? Dün hepiniz telaşla çıktınız buradan bir şey mi oldu?" dedi Samet. "Çıkın da geçelim." diye sert bir ses geldi arkamızdan. Caner ve tayfası idi. Sert bir şekilde bakmakla yetindik ve yol vermedik. Onlarda etrafımızdan dolanarak içeri girdiler. "Caner biz dün bardayken buradaydı dimi?" dedi Ekin. "Aynen buradaydı." dedi Can. "Berk buraya gelirse bizi arayıp haber veriyorsun." dedim Samet'e ve bardan çıktık.
Çıkar çıkmaz Furkan'ı gördük. Görmeyeli uzun zaman olmuştu. Tam yanımızdan geçip içeri girecekti ki, Ekin Furkan'ın kolunu tuttu. "Ne oluyor?" dedi Furkan sert bir şekilde. "Berk'i hiç gördün mü?" dedim. "Hayır. Zaten görmeyeyim de. Şeytan görsün onun yüzünü." dedi Furkan. "Düzgün konuş." dedim dişlerimin arasından. Furkan kolunu kendine çekti ve içeri girdi. Nerede bulacağız bilmiyorum ama uzun süreceği belliydi.
Derin bir nefes aldım ve verdim. "Daraldım." dedim. "Bulacağız merak etme." dedi Can. "Ondan değil. Bizden ne istediklerini bilmiyoruz ama birileri hep çevremizde. Bunu bilmemek beni daraltıyor. Bazen nefes aldığımı unutuyorum." dedim. "Aynen kardeşim ama merak etme onları bulacagız ve rahat nefes alıcaz." dedi Ekin. "Aynen kardeşim." dedi Can. "Umarım." demekle yetindim.
 
                              ***
Ecrin'den

Koltukta oturuyordum,her zaman ki gibi. Oturup beklemekten başka yapacağım bir şey yoktu. Polisi arasak kim bilir Berk'e ne yaparlardı? Ama böyle devam ederse polisi aramalıyız bu belliydi. İpek ve Didem salona geldiler. Ellerinde bir tabak vardı ve tabağın içinde patlamış mısır vardı. "İştahım yok." dedim. "Yiyeceksin." dedi İpek. "Boşuna yapmadık herhalde dimi? Hem artık bir şeyler yemelisin. Böyle olmaz." dedi Didem. Buse de salona geldi. "Bencede artık bir şeyler yemeliyiz." dedi Buse. Hepsi oturduğum koltuğa oturdu. Buse'nin telefonu çaldı. Buse telefonu açtı.
"Efendim canım?"
"Tamam hopörlere alıyorum."
Buse hopörleri açtı ve dinlemeye başladık. "Kızlar napıyorsunuz?" diyen Can'ın sesini duyduk. "İyiyiz. Bizi boşverin şimdi. Berk'i bulabildiniz mi?" dedi Didem. "Bulmaya çalışıyoruz. İnşallah yakında bulacağız." dedi Mert. Belliydi ki onlarında telefonu hopörlerdeydi bizim ki gibi. Kapı zili çalınca aniden titredim. "Ben bakarım." dedi İpek ve ayağa kalktı. İpek kapıyı açmaya giderken Mert konuştu. "Biri mi geldi? Zil sesi duydum sanki." dedi Mert. "Evet biri geldi. İpek kapıyı açmaya gitti." dedim ve aniden bir çığlık sesi duydum. İpek'in çığlığıydı bu. Hemen koşarak kapıya gittik. Kapıdaki manzarayı bizde görünce şok olmuştuk. Bende aniden çığlık attım ve sesler kesildi. Sadece telefondaki erkeklerin sesi geliyordu.
"Kızlar iyi misiniz?"
"Cevap verin ne oldu?!"
"Kahretsin! Hemen oraya geliyoruz!"

                          ***
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.. :)

GizemliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin