İddialaşmak

6.3K 292 50
                                    


                "Selam."

"Selam."

Ali Emre'ye selam verirken, alacağı cevabın bir ağız alışkanlığı olacağından şüphe duymamıştı. Öyle de olmuştu. Emre'nin gözü Mert ve Selin'e odaklıydı. Aslında daha çok, Selin'e odaklıydı.

Ali onu suçlayamazdı. Tüm gözler, hepsi Selin'in üzerindeydi ama Ali kimseyi suçlayamazdı. Hepsi, ona yaklaşan herkes tıpkı Medusa'nın gözlerine bakan tüm erkekler gibi taşa dönüşür, bir gök taşı gibi Selin'in uydusuna girerdi. Selin, erkeklere nasıl yaklaşmasını bilen biriydi. Tanrıçaları kıskandırır bir güzelliği vardı Selin'in. Ama sadece bu değildi herkesin tutsaklığının sebebi. Selin, tabiri caizse damakta kalırdı. Asla kimseye istediği kadarını vermez ve onların insansı egolarını su yüzüne çıkarırdı. Ona hayır demek de, onunla kalabilmek de imkansızdı.

Ali'nin oradan görebildiği kadarıysa, yeni kurbanın Mert olduğuydu. Selin aç bir kurt gibi çevresindeki tüm erkekleri tek tek tüketiyordu. Ve Emre de tüketilmiş erkekler arasında geliyordu. Erkeklik egosuna yediremediği bir hezimet, kalbine yediremediği bir kıskançlık ve tabi aklının almadığı bir saplanmışlıkla duruyordu. Kendi kendini tüketiyordu.

"Sana tehlikeli bir işe giriyorsun demiştim." Dedi Ali sakince Emre'nin baktığı yöne bakarak onunla birlikte olayları izlerken. Ali, neredeyse Selin'in yarattığı halo etkisinin sınırlarını çizecekti. Mert'in başını döndürmek için onu aurasıyla kuşatıyordu genç kız.

"Kaçışım vardı da sanki." Dedi gülerek. Bu ironik gülüş, Ali'yi rahatsız etti.

"At gözlüğü mü takıyorsun sen?" dedi engel olamadığı ve yumuşatmakta zorlandığı bir kızgınlıkla. "Gözünün gördüğü yerden başkasına gidemeyecek."

"Benim gördüğüm şeyi görmüyor olamazsın." Dedi Emre bu defa gülerek başını iki yana sallayarak.

"Görüyorum." Dedi Ali Selin'in çekiciliğinin kastedildiğini anlayarak. Genç kız gerçek bir avcı gibi Mert'in dikkatinin dağılacağı tüm noktalara engel koymayı başarıyordu. Emre bunun nasıl hissettirdiğini iyi bilirdi. Önce dünyada sadece o var gibi hissederdin. Sadece ve en üstün oymuş gibi. Sonra seninle aynı şekilde ilgilenmeye başlamasını isterdin ve sana gösterdiği biraz ilgi, sonunda gerçek anlamda değerli hissetmeni sağlardı. Bu defa hayatta ciddi ciddi bir şeye tutunuyor olurdun. Sanki senin önemin, bu kızın sana verdiği değer kadardı. Sonra ilgin katlandıkça katlanırken, onun hep orada ve seninle olacağı rahatlığı gelmeden hemen önce onun bir anda hayatından bir su perisi gibi kayboluşuna tanık olurdun. Önce yavaş yavaş, sonra bir anda.

Kaçınılmaz son geldiğinde, sen bir hayalet, oysa bir tanrıça olurdu ve bir köşeden sıranın tekrar sana gelmesini beklerdin. İçinden her defasında "Umursama, uzaklaş." dediğinde içinden bir ses sana fısıldardı, "daha fazlası senin hakkın." Ve asla gitmene izin vermezdi. Asla.

"E..." dedi Emre. "Ne hissettiğimi anlaman için illa yaşaman mı gerek?"

Güldü Ali. Sinirle mi, alayla mı o bile bilemedi.

"Asıl sorun bu, gerizekalı." Dedi bakışlarını tekrar Selin'e çevirerek. "Ona kanmak için ya içgüdüleriyle tüketilen bir hayvan, ya da egodan burnunun ucunu göremeyen biri olmak gerek."

"Anlaşıldı." Dedi Emre. "Yaşamadan göremeyeceğinin farkında değilsin. Oğlum bilmiyor musun beni? Ben de aynı şeyleri düşünüyordum."

"Düşün. Bu senin öyle olmadığını değiştirmez." Dedi Ali ukalaca Emre'ye meydan okurken. Küçük kardeşi Melisa'nın erkek arkadaşı Savaş hariç, ki kendisi Selin'in abisi oluyordu, ayartmadığı tek erkek Ali'ydi belki o ortamda. Bu durumun sebebi de muhtemelen abisiyle Ali'nin kız kardeşinin ilişkiiydi. Ama ona fark etmiyordu. Aynı sosyal çevreden olmasına gerek yoktu zehirlemesi için genç erkekleri. Durdurulamaz, vazgeçirilemezdi. Sanki bir canı yanmışlığı vardı da, öç alır gibiydi.

"Saçmalama Ali." Dedi Emre Ali'ye iyice sinirlenirken.

"Saçmalamıyorum." Dedi Ali, başı dik. "Ve sana bunu kanıtlamaya hazırım. Bana iki hafta ver."

"İki haftanın sonunda ne demek istediğimi anladığını duymak için mi?" dedi Emre gülerek.

"Hayır." Dedi Ali sert bakışlarını konudan bir haber, Mert'i iyice kafesine sıkıştırmış ve mutlu mahkumuyla kuklayla oynar gibi eğlenen Selin'e dikerken. "Onun size yaptığını ona yapmam için."

"Ne demek lan bu?" dedi Emre kızgınlıkla. "O kız, bir defa bile ağlamadı. Bir defa bile incinmedi. Duygusuzun teki o. Bir de aşık mı edeceksin kendine?"

"Daha fazlası." Dedi Ali. "Medusa'nın gözyaşlarını çalacağım. Ve yaptığı tüm büyüler bozulacak."

Heyyyy! Yeni AlSel hikayesiyle merhaba. Öncekine devam etmek için zaman bulmuşken, buna da başladım :) Umarım seversiniz... Yorumlarınızı bekliyorum. -Yazarınız, Hazal.

Medusa'nın GözyaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin